Soğuk savaşın bitmesiyle var olan otoriter yapılar çöker. Daha doğrusu devlet kurumsal şekileri deyişmeğe başlar. Bu narada var olan ve soğuk savaş döneminde örtülen sorunlar da yeniden günün koşullarıyla karşımıza yeniden gelir. Buna sistemin yeni stratejileriyle şekillendirmeler de hemen yürürlüğe sokulur. Bazı konularda da Oslo tipi yeni dengeler aranır. Birçok ülkede ortaya çıkan sorunlar kadar, gidrek ikili ilişkilerde de sorunlar yeniden tetiklenir. Devletler arası ilişkiler tekrardan tek emperyalist bblokta yaşatılmaya girişilir. Elbet çağ Emperyalist olunca da iş gericilik ve oldukça kanlı durumlar da yaygınlaşır. Bir de sistem yeniden pazarı şekillendirme adına direk güvenlik ihracı adına müdahalelerle milyonlarca ölümler ve yıkımlar yaratı.
İkibinsekizde ise ekonomik finansman krizi ABD dek vurmasıyla sistemde hegemonya da arızalanmaya daha da hız verdi. Bu durum devletlerin de göreceli davranma fırsatlarını geliştirdi. Tabi ki Rusya ve Çinin de yeni konumlarını buraya eklemek gerekir. Farklı yapılar dahi oluştu. Bu durum sistemde daha da gericileşme ve krizlere oynamayı artırdı. Devletsel olarak faşist liderlerin seçilmesi yoğunlaşırken, etnik azınlıklar adeta imha konumunda deyerlendirilme açıklığı olurken “son Gazze gelişmesi gibi” en son da devletler arası krizler de artıyor. Bunlar milliyetçilik tetiklemesi ile krizi saptırma idolojik olgular olarak kulanılmaktadır. İşte, son Venezuela Güyana krizi de ilgili koşulların sonucudur. Hem kalsik kapitalist kuralların işlemesi ve Maduronun milliyetçi oyunu ile resmen ilgili bölgedeki yeni maden zenginlik hesapları konuyu tetikledi.
Venezuela lideri ilerde çok konuşulacak. Çavez tipi olup da aslında uygulamalarıyla epey deyerlendirilme durumunda olacak. Bir örnek sonrası iktidara gelişi, ABD direk baskıları ve hat da devirme için çabalarla iktidarda kalan Madurodan söz ediyoruz. Fakat, onca baskı yanında örneğin, Amerika gelinen aşamayla uyguladığı petrol gibi anbargoların sırf bazı sıkıntılar nedeniyle hafifletme karşısında aldığı tavırlar gibi siyasal tutumlar hep konuşulacaktır. Venezuela bir anlamda Latin Amerika Bolivarist sosyalizmle tarihte yerini alırken, konuşulacak çok yönlü bilgi de braktı.
En son Güyana ile gelişen krizde resmen işin içinde zengin petrol ve öteki altın gibi madenlerin olmasıdır. Güyananın bu kaynakları olan yeri için tarihi bir kurala baş vuruyor. Epey eski zamanlarda, bölgeği kontrol eden ingiltereğe dek gidiyor. İkiyüz yıl öncesine dayanıyor. Çizilen sınırlar hikayesi gündeme getirildi. Aslında bukadar geriye gitme durumu eğer Adalet divanında Venezuela haklı bulunursa, yeniden uluslararası hukuk “varlıığı zaten tartışmalı” yeniden emsal konularla birçok kriz tekrardan tetiklenecektir. Herkesin kendini bulma olasılığı ortayan çıkacak. Onun için uluslararası kurumların karar verirkenki durumları epey önemlidir.
Güyana İngiliz söm ürgesidir. Kısa dönem sol kooperatifçilik yapılı yönetimler de gelip geçti. Bulunan zengin kaynaklarının lisanslarını dağıtmaa başladı. Bir analamda uluslararası sermaye daha da yoğun şekilde Güyanaya girdi. Yeni sömürge Güyana ile Maduro dönemli Çavzliğin adeta geleceği ikileminde Maduro krize oynadı. Meclisten yasa geçirip bir bölgenin Venezuela toprağı olduğunu a ilan ediyordu. Halk oylamasıyla resmen bunu ülkedeki milliyetçi duygularla da taşlandırdı. Önümüzdeki yıl Venezuelada seçimlerin de olduğunu ekleyelim. Ama şu koşul önemli: Venezuela Latin Amerika sol dalgasının Penbe sosyalizmin ilk yönetimde uygulanan ülkesidir. Hat da Çavez döneminde daha solda söylenen devlet yelpazesindeydi. Maduro dönemleri ise hep baskılar ve bazen Maduronun da epey eleştirilen tutumlarıyla geçti. Maduro batıyla yaptığı anlaşmalarla işinin kolaylaşacağı inancına geçti. Küba ile olan bazı ekonomik ilişkilerini dahi ikinci sıraya dek indirgedi. İktidar hesabı ve baskılar, buna Güyanadaki bir bölgedeki zengin madenler de gelince, birden tarihi sınırlar tartışma konusu oldu. Brezilyanın müdahale şekli de düşündürücü. Bu nedenle tutumlar kadar, eğer alınacak uluslararası kararların da gelecekte çok konuşulacağı kesin.
Şimdilik Maduronun tutumları ile yeniden ikiyüz sene öncesi sınır tartışmaları krizle gündeme geldi. Burada oyuncular nasıl rol alır bilinmez. Ama işkal veya geri alma seçeneği de konuşulmaktadır. Güyana ise lisansları için güvence veriyor. Bir analamda Latin Amerika klasik sömürgecilik ile günümüz hesaplarının siyasal krizle taşlandırılan yeni alan açtı. Bu Latin solundaki kırılmaya döner mi onu da yakında anlarız. Fakat, kesin olan Maduro Çavez gibi bölgenin önderliğini yapamadığı anlaşılıyor. Üstelik bu krizler ve gelecek yılki seçimleri de birlikte düşünmemiz şart. Bakalım bu tür krizin de kronikleşme veya çözümü nasıl olacaka?