2024’te, çivisi çıkmış dünyamızın her yanında seçimler yapılacak. Rusya Federasyonu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin yanı sıra, birçok Avrupa Birliği üyesi devlette seçimler var.
Bu seçimlerin sonuçları AB’nin gidişatını yakından etkileyecektir.
Ayrıca, bu yıl Avrupa Parlamentosu için de seçim yapılacak ki, bu seçimlerin apayrı bir önemi vardır. Hem Kıbrıs için, hem de genel olarak AB için…
Jeo-politik rekabetin hızlandığı, işsizlik ve hayat pahalılığı gibi ekonomik açmazların büyüdüğü, devam eden savaşlar ve bu savaşlara yenilerinin eklenme tehlikesi, ciddi bir huzursuzluğa ve tedirginliğe yol açıyor.
İsrail’in Gazze’ye saldırısı insanlığın vicdanını yaralarken, Çin ile Tayvan arasında gerilimin artacağına dair işaretler vardır. Çin, nükleer silahlar kapasitesini ikiye-üçe katlamaya hazırlanıyor.
Rusya Federasyonu başkanı Putin’in göreve devam edeceği konusunda kimsenin şüphesi yok. Bu, Ukrayna savaşının devam edeceği anlamına geliyor.
ABD’de ise Biden’ın koltuğunu koruyup koruyamayacağı meçhuldür. Özellikle Gazze savaşında takındığı kabul edilmez tavır, ABD’nin ciddi prestij kaybına uğramasına yol açmıştır.
Bu durum Rusya ve Çin’in uluslararası politikada daha aktif rol oynamalarına yardımcı olurken, bu konjonktürde Trump’ın geri gelip gelmesi kimseyi şaşırtmayacaktır.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinde ise aşırı sağın yükselişi neredeyse kaçınılmaz görünüyor. Kamuoyu yoklamaları, aşırı sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) grubunun 720 kişilik Avrupa Parlamentosunda, ana akım sağ (EPP) ve sosyalist/demokratlar (SND) gruplarının ardından üçüncü büyük grup olabileceğini gösteriyor.
Ayrıca, aşırı konservatif ve popülist sağcı ECR grubu da oylarını artıracağa benziyor.
Fransa’da Marine Le Pen, İtalya’da Georgia Meloni, Macaristan’da Victor Orban halihazırda kendi ülkelerinde büyük siyasi güç haline geldiler. Ayrıca, Hollanda’da aşırı sağcı Geert Wilders’in, Belçika’da da Tom Van Grieken’in son seçimlerde yakaladıkları başarının AP seçimlerine de yansıyacağına kesin gözüyle bakabiliriz.
Aşırı sağın yükselişinin ciddi tedirginlik yarattığı ülkeler arasında Almanya ve Kıbrıs da var.
Almanya’da “Alternatif für Deutschland-Almanya için Alternatif partisi (AFD) kamuoyu yoklamalarında ikinci parti olarak görünüyor. AFD %20’lere dayanmış durumda. Özellikle Almanya’nın üç Doğu eyaletinde AFD birinci parti konumuna yükseldi. Bir eyalette ise oyları %37’ye dayandı.
Almanya kamuoyunda partinin kapatılması konuşuluyor. Özellikle son zamanlarda basına düşen bazı haberler gerçekten kaygı vericidir. AFD kadrolarının “Remigration”, yani “göçmenleri geri gönderme” üzerinde durdukları, bunun için bir master plan hazırladıkları iddia ediliyor.
“Alman Kültürüne Yabancı” olanları ülkeden kovmayı tasarlayan partinin, Almanya’nın anayasal düzeni için bir tehdit oluşturduğu ileri sürülüyor ve Anayasa Mahkemesinin devreye girebileceği iddia ediliyor.
AFD’nin kapatılması çare mi, emin değilim. Sonuç olarak ülkede çok ciddi bir aşırı-sağcılaşma yaşanıyor ve bunun şu ya da bu şekilde devam edeceği görünüyor.
Aşırı sağın yükselişi, Avrupa Parlamentosu’nun çalışmalarını ve genel olarak AB’nin gidişatını olumsuz yönde etkileyecektir. Bunda kimsenin şüphesi yok!
Bu arada, Kıbrıs’ta ELAM’ın da AP’ye bir parlamenter gönderme ihtimali vardır. Maalesef, geçtiğimiz dönemde ELAM’ın aktif olarak sergilediği yabancı düşmanı ve ırkçı tutum, partinin oylarını artırmaya yaramıştır.
ELAM’ın halihazırda Avrupa Parlamentosu’nda yer alan aşırı sağcı gruplarla temasta olduğunu biliyoruz. Nitekim, son iki yılda aşırı sağcı ID ve ECR grupları, AB’nin Kıbrıslı Türklere yaptığı yardımların kesilmesi yönünde girişimlerde bulunmuşlardır.
Bu çabaları göğüsleyerek bu yöndeki önerilerin parlamentodan geçmesini engelledik ama aşırı sağın güçlü olduğu ve bunlara ELAM’ın da katıldığı bir parlamentoda, işlerin çok daha zor olacağı aşikardır.
Bu yüzden, 2024 yılında yapılacak Avrupa Parlamentosu seçimlerine Kıbrıslı Türklerin kitlesel olarak katılmaları gerekli ve anlamlıdır. Kıbrıs Türk toplumunun AB nezdindeki haklarını korumak için yoğun ilgi ve katılım elzemdir…