iktibasGözde BedeloğluBir seçim hikayesi: Ah İstanbul - Gözde Bedeloğlu

Bir seçim hikayesi: Ah İstanbul – Gözde Bedeloğlu

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net
diğer yazılar:

AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum oldu. Seçim çalışmalarına “heyecanımız var, gençliğimiz var, enerjimiz var” diyerek başladı. İki yönden talihsiz bir start oldu bu. İlki, en güçlü rakibi Ekrem İmamoğlu’nun sözlerinin benzerini tekrarlayarak etkili, özgün bir mesajı olmadığını gösterdi. İkincisi ve bence daha önemlisi, 2019’da “yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var” diyerek seçim sonuçlarını kabul etmeyen iktidar karşısında vazgeçmeyeceğini ilan eden İmamoğlu’nun azmini ve başarısını hatırlattı. Yüksek Seçim Kurulu’nun iptal ettiği 31 Mart’taki sonuçlara göre Binali Yıldırım’ı 13 bin 729 oyla geçen Ekrem İmamoğlu, yinelenen 23 Haziran seçiminde farkı 800 binin üzerine çıkarmıştı.

***

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belediye başkanlığından itibaren tam 25 yıl boyunca AKP’li başkanlar tarafından yönetildi İstanbul. Bu, kenti ‘Türkiye Yüzyılı’na yakışır hale getirmek için oldukça uzun bir zaman. Dolayısıyla Murat Kurum, önümüzdeki dört yıl için ne vaat etse, daha önce neden yapılmadığı sorgulanacak. Resmi rakamlara göre 6 Şubat 2023’te 50 binden fazla insanın öldüğü depremin acısı taze. Davalar görülmeye başlandı. İhmallerin ve kaçak yapıları ruhsatlandıran imar affının (barışı) sonuçları ortada. 20 milyona yakın insanın yaşadığı İstanbul, 99’dan beri her an şiddetli bir sarsıntıyla yıkım tehdidi altında. Deprem vergileri çoktan çift şeritli yol oldu. Kentsel dönüşüm projelerinin üzerine rantsal dönüşüm giydirildi. Eski bakan, yeni aday Kurum’un övündüğü Fikirtepe’ye mutlaka turlar düzenlenmeli. Distopik filmlerin çekilebileceği bir plato oluşturuldu orada.

***

İstanbul’un yıllar içinde büründüğü hal içler acısı. Bunda elbette koskoca ülkenin geçimini tek bir merkezde toplayarak, kaldırabileceğinin çok çok üzerinde göç almasına sebep olan idarecilerin, siyasetçilerin katkısı büyük. 60’lardan 90’lara kadar çarpık kentleşmenin bin bir örneği yaşandı. Ancak son 25 yılın da adeta bir ustalık eseri olduğu inkâr edilemez. Gayretimiz, güzel İstanbul için, bu güzellikleri daha da zenginleştirmek için olacak, dedi Murat Kurum. Ama biz dört yıl önceki yerel seçimde söylenenlerden hatırlıyoruz ki bu güzellikler yerli ve milli olan ve olmayan diye ikiye ayrılıyor. 23 Haziran’da tekrarlanan İstanbul seçiminden önce, şehrin fetih yıldönümü kutlamalarında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “burası İstanbul, burası Konstantinopolis değil, burayı böyle görmek isteyenler var. Böyle görmek isteyenlere karşı 22 günümüz var” demişti. Eski Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de “Fatih’in torunları Bizans’ın torunlarına müsaade etmeyecek” diye eklemişti. Ya bu sözler seçmene ulaşmadı ya da halk Konstantinopolis bu kadim şehrin ta kendisi diye düşündü ki 22 gün sonra İmamoğlu 800 binden fazla oyla yeniden başkan seçildi.

***

Murat Kurum da benzer bir yol izleyerek başladı seçim çalışmasına. “İstanbul öyle bir şehir ki dünyada eşi benzeri yok. İstanbul’da Mekke ve Medine emanetleri var. Kudüs’ün emaneti var. Bu derece kıymetli, özen gösterilmesi gereken bir şehirde hep birlikte yaşıyoruz.” Doğru diyor, birlikte yaşıyoruz, sorumluluk büyük. Ama ya Roma’nın Bizans’ın emanetleri? Onlara ne oldu? The Guardian’da Ruth Michaelson ve Ayça Aldatmaz imzalı habere göre İstanbul’da Bizans döneminden kalma surlar bakımsızlıktan yok olmaya yüz tuttu. Mimar Zeynep Ahunbay, İmamoğlu’nun Bizans mirasına sahip çıkmak istediğini fakat bu alandaki restorasyon çalışmalarının çok maliyetli olduğuna dikkat çekerek, iktidarın bu konuda kısıtlı hareket ettiğini söylüyor. AKP’nin, Mersin’deki tarihi kale restorasyonunda PVC pencere ve mermer kullandığını hatırlayacak olursak ilgisinin de en az ilgisizliği kadar tahrip edici olabildiğini söyleyebiliriz.

***

25 yıllık AKP belediyeciliğinden sonraki 4 yıllık İmamoğlu başkanlığını İstanbul’un duraklama dönemi olarak isimlendiren Kurum’a göre, eğer kendisi başkan olursa, şehir yeniden dirilip yükseliş dönemine girecek. Oysa ormanları, bostanları, koruları, yapıları, kültür mirasıyla İstanbul’u bir bütün olarak algılamakta zorlandıkları, yürüttükleri kesim ve yıkım faaliyetlerinden anlaşılıyor. Türkiye Yüzyılı’nın en ihtişamlı önsözünü İstanbul’da yazacaklarını söyleyen Murat Kurum, kazanırsa filmini de distopik Fikirtepe platosunda çeker belki.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
351AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin