Hayvanı sevemeyen insanı da sevemez. Bir canlının yaşamasını sağlayamayanlardan insan sevgisi beklemek boşunadır.
Evcil hayvanlar içinde en çok kediler ve köpekler sahiplenilmektedir. Bazısı para ile satın alınıp bazısı sokak hayvanlarından sahiplenilmişlerdir.
Bir aile ile yaşamaya başlayınca kısa sürede ailenin bir parçası olurlar. Beslenmelerine ve sağlıklı bir yaşam sürmesine büyük önem verir hayvan dostları.
Ömürleri insan ömrü ile kıyaslandığında hepsinin de kısa ömürlü olduğu bilinir. Onları sahiplenildiğimiz gün sevgimizi kazanırlar. Ölecekleri gün hiç aklımıza gelmez. O günü hayal etmeyiz. Edemeyiz.
AB ülkelerinde sadece evcil hayvanlara için değil bütün hayvanlar için geçerli haklar vardır. İnsan sağlığını tehdit etmeden alınacak tedbirlerle yaşam hakları yasalarla korunmaktadır. Kötü muamele ve onlara zarar veren davranışlar caydırıcı cezalarla cezalandırılmaktadır.
Bu can dostları bir gün öldüklerinde tüm aile bireyleri üzülürler. Hayvanın boşluğu günlerce aile içinde hissedilir. Ölüm elbette hayatın sonudur. Geriye dönmek olmaz.
Evde beslediğimiz ve hayatımızı güzelleştiren, neşelendiren bu hayvanların ölümlerinden sonra onlarla olan duygusal bağlarımız ne kadar güçlü olduğu ortaya çıkar.
Ölen can dostumuz hiçbir şey hissetmese bile onu sahiplenen bizler ona olan sevgimiz ve güçlü duygusal bağlarımız nedeniyle ona bir çöp gibi davranılmasını içimize sindiremeyiz. Acımızı, üzüntümüzü hafifletmek için ona olan sevgimizi göstererek bir davranış gösteririz.
10 Ocak günü on beş buçuk yaşına gelen köpeğimiz Maya hastalandı. Tedaviye yanıt vermedi. Kendimi en kötü duruma hazırlamak istedim. Lefkoşa Türk Belediyesi’ne telefonla ulaştım. Beni önce Köpek ruhsatlarının olduğu bölüme bağladılar. Belediyenin böyle bir hizmet vermediklerini söylediler.
Belediye Başkanı’nın Sekreteri ile görüştüm. Sorumu Başkan Mehmet Harmancı’ya iletmesini ve verdiğim telefonla bana bilgi verilmesini söyledim.
11 Ocak sabahı köpeğimiz öldü. Belediye’den bana kimse ulaşmadı. Köpeğimizi köyüme götürüp gömdük.
15 Ocak günü diğer köpeğimin ruhsatımın çıkarmak, ölen köpeğim için de kayıttan silinmesini sağlamak için Belediye’ye gittim. İşlemleri yaptıktan sonra Başkanın sekreterine uğrayarak bilgi almak istedim. Sekretere konuyu söyleyince telefon konuşmamızı hatırladı. Mehmet Harmancı’ya konuyu iletip iletmediğini sorduğumda ilettiğini söyledi. Çok yoğun olduğu için bana ulaşamadıklarını söyledi. Telefon ile iç hatlardan birini aradı ve ölen köpekleri ne yaptıklarını sordu. Ona verilen yanıtı bana söyledi: “Ölen köpekleri alıp Güngör çöplüğüne götürürler.” Bir çöp muamelesi yapıldığını öğrendim. Köpek sahipleri bunun bilincinde mi bilmiyorum. Ölen bir hayvana veya insana altından mezar yapılsa bile sonuç elbette değişmez. Buna rağmen insan vicdanını rahatlatmak için ona verilen değerin ve sevginin göstergesi çöp mu melesi olmamalıydı.
AB’de birçok ülkede, Türkiye’de bazı belediyelerde hatta Kıbrıs Cumhuriyeti’nde hayvan mezarlıkları olduğunu biliyorum. En azından LTB olarak bir proje çerçevesinde bedeli ödenerek bu hizmeti alma hakkımız yok mu?
Elbette bu bir vizyon ve sevgi meselesidir. BU vizyonu olmayan hayvanlarla duygu bağı kuramayan kişilerden bunu beklemek pek de olası değildir. Ama gerçeklerin ortaya çıkması açısından önemlidir.