Yılı Gazze katliyamıyla ilgili haberlerle geçirdik. Yeni yıla Gazzeden gelen çocuk çığlıkları ve yeraltı imdat çağrılı çaresiz kadınların sesiyle geldi. Dünya kapitalist sistem eğlenirken, Gazze de kendi devletlerinin yardımıyla nasıl yasa kural dinlemeden son dönemin en büyük katliyamının gerçekleştiğine tanık oluyoruz. Hem de kocaman kendine hukuk devleti diyenierin de destekleriyle. Tabi Türkiye tip.i tutumlar da oluyor. Hem de yeni yılın başında. Bilal Erdoğan devlet gücüyle eylem düzenliyor. Boykot çağrısı yapıyor. Ama, dünya alem bilir ki Türkiye limanlarından israile gemiler gidiyor. Petrolden teknolojik desteğe dek mavzemeler de akıyordu. Ama, iki yüzlülük ifadesiyle “boykot” diyor. Kimin gemilerinin gidişatına ise dokunmuyor. Hem hamasi hem de ticari cep doldurlamın paradoksal ppolitiği belirtiliyordu.
Yeni yılda yine Gazze yerlebir edilme hedefinde. İsralm ülkelerinden pek de ses gelmiyor. Husilerin Kızıl deniz hareketliliği veya Lübnandaki Hizbulahla olan şimdilik kontrolü savaş olmasa, Müslüman alemindeki durum da ibretliktir. Ama, Latin Amerikadan gelen diplomatik tavırın de ötesinden eskiden israilin en kutsal ortağı Güney Afrikadan geldi. Daha doğrıusu devam ediliyor.
Irkçılık döneminde İsrail ile en sıkıfıkı ilişkisi olan Apartak rejimi yıkılınca, yerine demokratik sistem kurulunca, ilk bozulan ilişkiler de ayni eksende oldu. Güney Afrika bundan önceki yine israilin Gazze katliyamında en sert tutumu aldı. İlişkileri dahi kesme aşamasına taşıdı. Şimdi Güney Afrika önce israilden elçiliğini çekti. Daha sonra parlemento kararıyla diplomatik ilişkiler sıfırlandı. Bunlar bir anlamdaki pratiksel tutumlardı.
Son haber daha da önemli. Güney Afrika, Gazzedeki soykırımı Uluslararası Adalet divanına taşıyor. Yanlış okumadınız: AB şakşaklı şaheser demokrasiler değil, Güney Afrika konuyu Adalaet divanına taşıyor. Laheydeki bu girişimin de önemli anlaşma ilkelerine de bağlıdır.
Adalet divanı ilkelerine göre, üye olanlar üye olup da soykırım yapan ülkeği divana verebilir. Dokuzuncu madenin bir fıkrasına dayalı kuralı, hemen Güney Afrika yorumlayıp, hemen israilin de üye olmasını da kulanarak, soykırım ve katliyama has ilkeği hukuki yönden harekete geçirdi. Elbet bir anda sonuç alınmaz. Ama,
Ateşkeste dahi tıkanan Güvenlik KOnseği durumunda Güney Afrika işi Uluslar arası Adalet divanına getiriyor. Bunu pek de düşünen olmadı. Hem ilişkiği kesiyor, ticari fırsatı düşünmüyor ve olayı uluslararası hukuka taşıyor. Burada ANC gerçeğini görmezden gelmemek gerekir. Hernekadar senelerdir yeni demokratik ülke konusunda gelinen aşamada yeni sistem tartışılırken, özellikle birçok konuda Güney Afrika resmen kendine has duruşuyla da hala prim yapıyor. Son israilin Gazze katliyamının günlerce sürmesinin önemli hamlelerinin ilgili ülkeden gelmesi elbet tesadüf olamazdı.
İsrail vuruyor, yıkıyor. Çocuk katilikte dünyada görülmez bir “başarısı” tarihe çoktan kaydedildi. Dar alandaki milyonlarca sürgüne durmadan en moderin silahlarla vuruyor. Başta “özgür” batı da desteğini veriyor. Solun zayıflığı ise probaganda denkleminde dahi hissediliyor. Zaten direk tavır koyan birkaç örgüt ile sol eylimli devlet olduu. Bunlar da devletlerde Müslümanlık veya hamasilik deyil, deyer olarak sol düşüncenin yansıyışı temel oluyor. Filistin sömrgeceliğine karşı çıkan olayı Filistin gerçeği ile yaklaşan düşünce yerleri oluyor. Güney Afrika herkesin şakşakçı kesilen İsrail dünyasında ilerici olmanın öteki tutumlarını sergileyen nadir ülke oldu. Bu önemli tutumları da aklın bir yerine koymak da bize kaldı.