Artık kış ayıını hisetmeğe başladık. Özellikle de geceleri. İklim bozulmasının etkileriyle de yağışların nasıl kısırlaştığını da anlıyoruz. Anlıyoruz da koşullar yerine kurgu veya ilgisiz olunca da hayat bakışımıza hiç katgı sunmak gibi önemli bütünsel değerlendirmelere katmamaya hala direnme refleksindeyiz. Ufak gerçekle hep kaçarak görmezlik sürüyor. Anormal koşullara karşın sankilik mişlik cendresinde devam deniliyor. Anormal koşullarda olup da normalmışla basitleşince de savrulmanın ötesine geçememe düşüncesinin de esiri oluyoruz.
Tekrada yarar var: anormal koşullarla kağoslarda dolaşıyoruz. Hayat bulmaya uğraşıp veya sesizce duruyoruz. Bu koşulları normal koşul algımızla da gündemleştiriyoruz. Olanı yok sayıp tüm karmaşaları ret edrek, kendi dar sınır normallikte konuları ya konuşşur veya ilgisizlikle “siyasetle ilgilenmem” kültürüyle savuşturmakla meşkuluz. Nitekim, en basit olguda ve net nedeni ortadayken, biz yokmuşçasına başlayıp dilediğimizi veya bize brakılanı suçlama veya övmeyle günü geçirmeğe devam ediyoruz. Karmaşalı dünyamızda bir normalikmiş algısıyla savrulmaya hızla tırmanıp fırtınaya doğru gidilmektedir.
Gerçekten, geneldeki krizleri tekrar sıralamadan, anormal koşullar diyarımıza şöyle bakalım. Bakalım ki en ufak sözle beklenti kurmakveya ilgisiz duruşta olmakla bunlardan kaçınılamayacağını anlayalım.
Bölgemizde savaşlar şu veya bu şekilde sürüyor. Bazen Gazze katliyamı gibi sert ve soykırıma varan nitelikten Kuzey Suriye Irak eksenindeki karşılıklı misillemelerden, dış işkal müdahalelerine varan şekileriyle her an bölgesel tehlikesi işarat etmektedir. Savaşın sonuçları da zaman zaman adamıza dek net şekilde geliyor. Denizden çıkan cesetlerle savaştan kaçan mülteci sonuçları, insan kaçakçılıklarla Kuzeyden Güneye geçişlerin olup mafyalaşmanın uluslararsılaşan bir yüzünün çarpmaları da burada yaşananın yansıyışları oluyor. Yetmiyor, Ağrotur üstünden uçaklar kalkıp genel emperyalist katgı yapılmalar da oluyor. Bizimkiler zaten öyle yetki ve gücü olmadığı için sadece kendi kendileriyle tatmincilik oynamaları bir yana Kıbrıs Cumhurieytinin de artık direk emperyalizimle bütünleşme politik duruşlarını görüyoruz. Bunlar, bölgenin kaynayıp buharlaşmasının adaya gelen dümanı gibidir.
Bizi daha da ilgilendiren: artık Türkiyeleşme gerçeğimiz durumuyla resmen direk buranın da işin içinde olması, sonuçlarıyla da etkilenmesidir. Örneğin Türkiye kamuoyu Kuzey Suriye Kuzey ırak ve Libyada Türkiyenin varlığı sorgulanmazken, orada olan gelişmelerin de haber yapılmama tutumu normalleştirildi. Ek olarak Türkiye yerel seçimlere doğru iki ayı kaldı. Normaldeki yerel seçimler değil de resmen yine devlet ve ötekiler ayrımlı her makamın müdahalesi gerektiğinde yargının sopa gibi kulanan koşulalrda yapılacağı kesin. Dahası, hemen sonra bazı yerlerde eğer karşıt kazanırsa da kayum denilen uygulamanın da olacağı kesin. Bunlar normalin seçimleri gibi algılatılıyor. Tabi K. Kıbrısta bunun haberi dahi şimdilik yok. Günlük gazete mahşetlerini veya ekrandaki yayınlara bakarsınız. Bunalrın hiçbiri yokmuşasına gelişmeler aktarılmaktadır.
Tüm bunların üstüne bir de anormal koşulların yok sayılması yolunda beklentilerle de normal davranışlar umudu ponpalanıyor. Son açıklanan Güney Kıbrıstan gelen paket de somut örnektir. Örneğin kuzeydeki makamlar neyi bekledikleri veya olanı değil, resmen ayni çizgide sövgü yarışmasıyla yetinilmektedir. Çünkü anormal koşullar yok sayılırken, beklenti ne olduğu bilinmezken, sadece rol, arşıta söverek güncel politika yapma siyasetinin alanı kendilerine brakıldı. Nitekim, öyle laflar denildi ki olayın içeriği değil onların koltuklarını koruma refleksi ve gerçeklerin yok olduğu noktasından karşılık günü görevlendirme açıklamalar geldi.
Bir de gerçeğin başka itirafı var: biz anormal kaçakçılık, yasa dışılığa da alıştık. Öyle alıştık ki demeğin gitsin. Son günlerde Güneyden yolcu alan taksiler sorunu konuşuluyor. Tetbirler deniliyor. Hemen hamasi söylem başladı. Salt kuzeyden değil Türkler le yetinlmeyen LRusların ve öteki kesimlerin de izni olmadan, güneyden hava alanında yolcu aldıkları gerçeği var. Ama, hemen izni olmayan konusu deilince hemen maduriyet hamasiliği ve mesleki aşk ayağa kalktı. Ama, ne paradokstur ki ayni kesim kuzeyde taksicilerin kaçak taksiciler anlatısı da burada oldu. Aynen burada da izni olmadan yolcu taşıyan taksilerden şikayet ediliyordu. Bu defa bizim makamcı hamasiler pek de ses vermedi. Nede olsa alanları değil! Onlar sadece koltukta cepleri doldurma, yalan söyleyerek atıp tutmak, yolsuzlukların ayuka çıkmasını sağlamaktır. Etrafta ki gelişmeler, KIbrısta olanlar değil kendi yasadışılık zeminini korumak ve uygulanan anormal koşullarla yarının KIbrısına çanak tutup ceplerin dolmasıdır.