Belirli bir sayıda olsa da ülkemizde de bazı kişiler Güney Afrikanın uluslarası adalet divanına israilin soykırımını taşıdığını biliyor. Bu girişim adeta dünyadaki belirli ezberlerin de bozulmasını da getirdi. Nitekim, davanın ilk aşaması sonlandı. Yapılan idiyalar ve tuhaf İsrail savunmaları adeta dünyanın net siyasal resmini çektirdi. Buna ek olarak sokaklar da devletlerin aksine, resmen filistin lehine ve İsrail soykırım idiyalarıyla çınladı. Bunlar olurken de bazı devletlerin de tutumu ek sorgulama da yaratmaya yetip artı. Almanyanın israilin yanaında olması, Gazze katliyamlarının soykırım olmadığı savunusu ise Afrikadan başka bir ses yükselti. Namipyanın çıkışı adeta yeniden yakın tarih güncel oartaklığını da anlatıyordu.
Namipya Afrika kıtasının güneyinde. Yakın tarihte çok duyulan ülkedir. Hat da özellikle doksanlar ve ikibin başlarındaki Kıbrıs tartışmalarında, Namipya ile alakalı uluslararası kararlar da epey örnekleştirildi. Gerçi, şimdi Namipya desek birçok kesim yerini dahi bilmediği öteki noktanın da acı sonucunu işaret edecektir.
Yeniden konumuza gelelim: Almanyam hem de kualisyonda büyük ortak Sosyaldemokrat ve dışişlerinin Yeşilerin elinde olan hükümet, Güney Afrikanın israili soykırımla suçlayan Uluslarası adalet divanı baş vurusuna karşı çıktı. Tarihi acı bir sayfanın da yazılımıydı. Almanyaya göre,
İsrail soykırım yapmıuor. Gazze saldırısını resmen savunuyor. Umulmadık ses ile yine Afrikanın güneyinden geldi: Namipya. Namipya devlet başkanı yaptığı açıklama resmen zehir zemberek gibi hatırlatmaydı. Almanyanın Yahudilere karşı soykırım uygulayan, şimdi de israilin Filistinlilere karşı soykırımı savunan ülke olarak isimlendirdi.
Namipya konuyu kendi düzeyine de çekti. Yirminciyüzyıl başında Namipya Almanyanın sömürgesi iken, Almanyanın bazı halklara karşı uyguladığı imha hareketinin de soykırım olduğunu hatırlatı. Yirminciyüzyılın ilk soykırım uygulamasının olduğunu da belirtmekten çekinmedi. Bu konuda son dömnemde görüşmeler yapıldı. Almanya özür diledi. Ancak, Almanların soykırım idiayalarının olduğu dönemde soykırım tanımı ve uluslararası yargı kurumları olmadığı için, olay sadece Namipyanın vurguları ve kanıtlarıyla konu tarihsel yerini aldı.
Namipyanın da bu tututumunda yakın tarih yaşananlarının siyasal önemi çoktur. Namipya ozamanki ırkçı faşist Güney Afrika tarafından işkal edildi. Sömürgeleştirilip ırk ayrımlı idari şekli uygulamaya çalışındı. Namipya halkı direndi. Sivapo örgütünü atmışlardan ağımsızlığa dek hep dünya sol kamuoyu duydu. Bu konuda yetmişlerde Kıbrıs solu da Namipyadaki işkal ve ırkçılığa karşı mücadeleleri örneklem olarak öğrendi. Namipya mücadelesiyle hem bağımsız hem de ırkçı rejim sonlandırma aşarılı siyasal tarihi vardır. Çok bedel ödediler. Ancak, bloksuzların ve sosalistlerin de katgısıyla uluslararası alanda birçok önemli kararı da emsal olarak kaydeti. İkibinlerdeki Annan planı döneminde benim gibi uluslararsı durumla alakalı yazanlar, Namipya ile alınan kararlar da önemli katgı yaptıydı.
Özetlenen bu birikim, şimdi Ortadoğuda yankısını buldu. Namipya adını dahi bilmeyen önemli kesim varken, israilin Gazze katliyamına tepki veren ve onu savunan Almanyaya siyasal karşılık duruşunda ülkeği bulduk. Tesadüf değildir elbet: Güney Afrika konuyu uluslararası adalet divanına getiriyor. Önemli idiyalar sunuyor. Almanya israilin yanında yer alınca da Namipya onlara eleştiri yanında yakın tarih yaşananı da hatırlatıyor. Ne acı, foncularımızın hep AB destekli ırkçılık karşıtı ve soykırımı koruma nutukları çekerken, Gazze katliyamının yüzüncü gününde tepki Afrikanın güneyinden geldi. Olayı hem hukuk zeminine taşıyanlar hem de nazizminden siyonizme varan soykırınmları, bir zamanlar bunun karşısında duranlar tepkiği pratiğe koyuyor. Dünya böylesi bir eksene oturdu. Tabi sokaklardaki tepkileri de eklemeden olmaz. Onlara da biraz değersizleştirme yapmış oluruz.