yazılariktibasYerel seçimler ve sonrası - Beyza Üstün

Yerel seçimler ve sonrası – Beyza Üstün

Orjinal yazının kaynağıyeniyasamgazetesi5.com
diğer yazılar:

Bugünlerde siyasi partiler yerel seçimler için adaylarını belirliyor. Ön seçimlerle adaylar belirlenirken, ekoloji örgütleri yerel yönetim adaylarına, oyları kime neden verilmesi gerektiğini duyurarak taleplerini açıklıyor. Yerellerde özgün ekoloji inisiyatifleri yaşamın özgürlüğünün temel politik ideleri olduğunu duyuruyor.

Yaşadığımız, sömürünün siyasi iktidar tarafından giderek arttırıldığı süreçte, seçimler her dönem bir öncekinden kritik uğrak olmaya devam ediyor. İdari yapılar kamu yapısı olma işlevini siyasi iktidarın 22 yıllık çabası ile kaybetti, gün gün devlet yapısı sermayenin gereksinimlerini sağlamak için yapılandırıldı. Şirketlerin bir kısmı bakanlıklara bağlandı ya da bakanlık yetkileri ile donatıldı. Böylece AKP- MHP ittifakı ile güçlendirilmiş ırkçı yapı, kapitalizmin taşeron çatısı olarak siyasetini sürdürmekte. TOKİ, MUÇEV vb. şirket yapıları doğal ormanları tek tip betonarme yapıları, cami, AVM konseptleri ile “nitelikli nüfusa” uygun kentlere dönüştürme yetkisine sahipler. Ormanlar, dereler, göller, lagünler, tarım alanları, kentler hızla inşaat şirketlerinin enerji, maden işletmelerinin el koyduğu alanlar olarak sermaye birikimine sokulmakta.

Yerel seçimler öncesi; siyasete İstanbul büyükşehir başkanı olarak başlayan, AKP başkanı olarak sürdüren ve bu kimlikle Cumhurbaşkanlığı yürüten, R.T. Erdoğan 1045 kişilik şirket ve şirket taşeronu bürokratla katıldığı COP 28 AE iklim zirvesinden tarım, sağlık, yerel yönetimlerle iklim eylemlerinin güçlendirilmesi açılımlarında verdiği sözlerle döndü. BAE’ye gitmeden önce enerji bakanı olarak yerli kömür yatırımlarına devam edileceği açıklanmıştı, BAE’den kömür dayalı işletmelerde azaltım sözü vermeyerek geri geldi. Gene Enerji Bakanı tarafından maden yatırımlarının arttırılacağı belirtilmişti. O yüzden AB yeşil mutabakatına ve Kritik hammadde deklarasyonuna uygun olarak yenilenebilir teknolojilerin temel dayanağı madenler ve enerji yatırımları her ilde ve ilçede hızla doğal alanlar, tarım alanları üzerinde konuşlandırılacağı açık sözler bakanlar tarafından 2023’ün son günlerinde sarf edildi. Tüm bu hedefleri seçildikleri il ve ilçelerde yerel yöneticilerin desteği ile sürdürecekler.

Çünkü Türkiye BAE’de Aralık 2023’te imzaladığı üç deklarasyondan birinde uluslararası iklim zirvesinin hedeflerine ulaşması için gereken organizasyonun yerel yönetimler aracılığı ile güçlendirilme sözünü verdi. İklim Eylemi için Yüksek Hedefli Çok Düzeyli Ortaklıklar Koalisyonu (CHAMP) deklarasyonunu imzaladı. Deklarasyon ile imzacı devletlerin, kent ve ilçe yerel yönetimler ile birlikte iklim eylemi kararlarının en üst düzeye çıkarılması, bunun için Ulusal Uyum Planları (NAP’ler), Ulusal Biyoçeşitlilik Stratejileri ve Eylem Planları (NBSAP’ler) ve Uzun Vadeli Düşük Emisyon Kalkınma Stratejilerini yapma ve uygulaması hedeflenmekte.

Türkiye’de bu siyasi rejim devam ettikçe, kapitalizmin taşeronluğunu 23 yıldır eksiksiz sürdüren siyasi iktidar ve bu perspektifte görev yapacak diğer partilerin yerel yöneticileri BAE’de taahhüt edilen tüm sermaye uygulamalarını arkalarına siyasi gücü ve uluslararası desteği de alarak yaşamı yok ede ede uygulayacak. Bugüne değin uygulandığı gibi maden işletmeleri de kapitalist diğer üretimler de (enerji üretimlerinden, sağlığın, suyun ticarileştirilmesine, fosil yakıta dayalı üretimlere kadar), BM organizasyonlarında alınan “temiz” tanımlı “yeşil”, “mavi” alan projeleri için doğal alanları, kentleri, doğal varlıkları sermaye birikimine sokacak.

Bu iklimde AKP tarafından Çevre, şehircilik ve İklim değişikliği bakanı, TOKİ’leştirme yetkilisi İstanbul adayı olarak açıklandı. Bu kişi Savaş araçlarıyla Diyarbakır Sur İçinde, Cizre’de yıkılan kentlerin yerine kentin belleğinden uzak yeni TOKİ tasarımlarının yapımcısı. 6 Şubat’tan beri yaşamın normale dönmediği, yağmurda karda halkların sokakta yattığı bölgede hala depremler sürerken ölümle burun buruna yaşamı sürdürmeye çalışılan bölgede Antakya’da, Adıyaman’da vd. illerde yapılmayan deprem konutlarının, çözülemeyen su ve kanalizasyon sorunları nedeniyle atık su karışmış suları içmek zorunda kalan halkların fıtratını belirleyen kişi. Bu kişi Türkiye’de imar barışı adı altında kaçak yapılarla halkları ölüme mahkûm eden kişi. Bakanlığın yetkisi ile Türkiye de ne kadar dere varsa enerji şirketlerinin yapılanmasına ve suyun ticarileştirilmesine onay veren bakan. İda dağlarından, Mezopotamya’ya, Latmos dağlarından Zilan havzasına Diyadin’e kadar maden işletmelerinin saldırısına açan ÇED onayı veren bakanlığın yöneticisi. İstanbul Kuzey ormanlarına, doğal alanlarına Yenişehir ve kanal yapımı için rezerv alan ilan eden kişi. Millet bahçesi adı altında Aydost ormanlarından, Munzur dağlarına, Mardine kadar 81 ilde 81 milyon metrekare millet bahçesi yaptırdık diye doğal alanları kentleşmeye açan bununla öğünen kişi. Tarihi dokuları yok ederek Mardin’de olduğu gibi kent belleklerinin izi siline siline, halkları evlerinden barklarından ede ede bu dönemi inşa eden TOKİ’nin önce memuru sonra müdürü, kent yıkımı ve TOKİ’leştirme misyonu ile 5 yılı aşkın bakanlık yetkisini yürüten kişi. Bu kişi, AKP başkanının siyasete ilk başladığı kulvarda yerel yönetici koşusuna başlıyor, İstanbul’da. Bir yandan CHP’ye seçim ittifakı ile kaptırdığı İstanbul’da siyasi rövanşı almaya çalışıyor AKP diğer yandan istediği hızda yapımını gerçekleştiremediği Küçükçekmece Lagün, Kilyos ve Durusu Havzalarında planladığı 2. lüks İstanbul kenti inşa etmeye geliyor. İş cinayetleri, yaşam alanlarının sömürüsü ile tamamladığı Havalimanının, kuyruğuna bağladığı 3. Köprü ve otobanların etrafına, kalan orman alanlarına, tarım alanlarına, sucul sistemlerin, halkın yaşadığı yerleşkelerin üstüne lüks konutları kondurmaya, ortadan kanal geçirmeye geliyor. Şirketlere daha fazla alan aça aça İstanbul’u bugüne kadar kimliğini yok ettiği tüm illerde olduğu gibi inşaat şirketlerine, enerji şirketlerine sunmaya geliyor.

Bu yerel seçimlerden sonra AKP’li ve sermaye siyasetini güden parti adaylarının her birinin yapacağı bu TOKİ yetkilisinden farklı olmayacak.

Biz mi yaşamı, yaşam alanlarını şirketlerin, şirketlerin siyasetinin gazabından korumaya devam edeceğiz. Sömürgecilerin önlerinde bariyer, duvar olacağız. Onların adaylarının değil yaşamı koruyanlarla yerelde yolumuza devam edeceğiz. Kararlıyız. Sömürü yıkım düzenine göz yummayacağız.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
352AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin