iktibasGözde Bedeloğlu%99’un yeni hastalığı: Eko-Anksiyete - Gözde Bedeloğlu

%99’un yeni hastalığı: Eko-Anksiyete – Gözde Bedeloğlu

Orjinal yazının kaynağıbirgun.net
diğer yazılar:

Beş yıl önce, New York’taki Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi’nde yaptığı etkili konuşmayla dikkatleri üzerine çekmişti Greta Thunberg. 16 yaşındaki çevre aktivisti, iklim değişikliği konusunda duyarsız kalan dünya liderlerini sert bir dille eleştirirken oldukça öfkeliydi. “Boş laflarınızla rüyalarımı ve çocukluğumu çaldınız” dedi. Okulunda, derste olmak varken neden BM’de konuşma yapmak zorunda kaldığının sorgulanmasını istedi. “Hepiniz umut almak için biz gençlere geliyorsunuz. Hangi yüzle yapıyorsunuz bunu?” Her şeyden önce geniş bir yüzle yapıyorlar bunu, özellikle de oylarını isterken. Gençlere geleceğin sahibi olacaklarını söylüyorlar ama bu yolculukta güven duyabilecekleri pek az şey sunuyorlar.

***

Küresel ısınma ve iklim değişikliğine karşı dünyadaki öğrenci eylemlerine öncülük eden Greta Thunberg’i bir adım öne çıkaran, yüksek sesle doğruyu söyleme cesareti kadar çağın ortak korku ve kaygısını da çarpıcı bir şekilde görünür kılabilmiş olmasıydı. Bu yeni psikolojik rahatsızlığın adı eko-anksiyete olarak literatüre girdi. Kuraklık, sel, orman yangınları, suya toprağa kimyasal zehir taşıyan sanayi tesisleri, maden ocakları ve enerji santralları, bio-çeşitlilikteki düşüş, dondurucu soğuklar, öldüren sıcaklar, okyanuslarda biriken çöp adaları, toplu hayvan ölümleri, ağaç katliamları… Bütün bunlar, gezegenin geleceğiyle ilgili insanların kaygı seviyesini artıran ve belirsizlik duygusunu besleyen olaylar.

***

Betonlaşma ve ormansızlaşma gibi çeşitli sebeplerle her biri felakete dönüşen doğal afetlerdeki peşi sıralığın insan psikolojisindeki olumsuz etkisi bir süredir tartışılıyor. Dünya çapında örgütlenen çocuk ve genç aktivistlerin eylemlerinde görüldüğü üzere, bu ağırlıklı olarak geleceklerinden endişe eden yeni kuşağa ait bir kaygı gibi görünse de gün kurtarmacı popülist politika ve liderliğe mesafeli duran, çevresinde olup bitene duyarlı herkeste görülebilen bir duygu bozukluğu. Gezegenin adım adım yok oluşuna şahitlik etmenin insanı daimî tehdit altında hissettiren bir yanı var, ki uzmanlara göre bu da depresyonu tetikliyor. Olanlar karşısında kendini güçsüz hissedip içe kapanmak da mümkün; korkuyla büyüyen öfkeyi aktivizme yönlendirmek de…

***

Bireysel olarak daha az tüketebilir, hayvansal gıdayı kısmen ya da tamamen hayatımızdan çıkarabiliriz. Fakat milyonlarca insanın çabasını, bir saatlik yolu özel uçağına atlayarak giden zenginlerin saniyeler içinde heba ettiği de bir gerçek. Dolayısıyla ne zaman ki ‘küçük çevreci tatlı kız’ Greta, zenginlerin tüketimini eleştiren ve yaşamı yok eden savaşlara karşı bir tutum sergiledi, işte o zaman şimşekleri üzerine çekti. O saatten sonra şöhret ve ilgi peşinde koşan, lobicilik faaliyetleri yürüten şımarık bir genç olarak etiketlenmeye başlandı.

***

Veriler açık, dünyaya en büyük kiri pası zehri, zenginler yayıyor. Bunlar yeri geldiğinde vergileri affedilen şirketler, kişisel menfaat peşindeki işbirlikçi siyasetçiler, yöneticiler ve diğer sermayedarlardan çıkıyor. İklim değişikliği, küresel ısınma, ekolojik tahribat adına ne denilirse densin, bunun bir zenginler düzeni krizi değil de yanında su termosu taşımayanların sebep olduğu sorun gibi algılatma çabası büyük bir kandırmaca. Nitekim, iklim aktivistleri ne zaman bu açık gerçeği dile getirse, genci, çocuğu yetişkini fark etmeksizin, zenginler ve siyasi temsilcileri tarafından kıyametçilikle, korku yayıcılıkla suçlanıyor. Dünyanın en zengin %1’i için işler her zamanki gibi tıkırında, geri kalan %99’u ise yeni kaygı bozukluklarını anlamaya çalışıyor.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin