AKP’nin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı adaylarının seçim çalışmalarını takip etmeyi severim. Doğup büyüdüğüm şehirde ne olup bittiğine dair merakımdan değil sadece, genel seçim sonuçlarının da gösterdiği gibi İzmir, AKP’nin vaatlerinin çoğunlukla karşılık bulmadığı bir şehir, dolayısıyla adayların, yönetmeye talip oldukları şehrin sokaklarına çıktığında kendilerine yönelik olumsuz bakışı tersine döndürme çabaları daha da ilgi çekici bir hal alıyor. Aynı durum pek tabii AKP’nin güçlü olduğu bölgelerde seçim çalışması yürüten diğer partilerin adayları için de geçerli.
***
AKP’nin adayı Hamza Dağ, seçim çalışmaları için geçen hafta İzmir’in Alsancak semtinde Gül Sokak’taydı. Burası genel olarak gençlerin toplandığı kafe, bar ve eğlence yerleriyle bilinen bir bölge. Dağ, çıktığı gece turunda barda içki içenlere “afiyet olsun” dedi, kadınlarla fotoğraf çektirdi. Sosyal medya hesabından paylaşılan görüntülerde, alışılmışın aksine ne içkiler ne de kadınların kolları sansürlenmişti. Öyle ya, mesaj açıktı; kimsenin yaşam tarzına karışılmayacaktı. Oysa, Dağ’ın ziyaret ettiği barlarda insanlar AKP iktidarının vergi politikası sebebiyle içtikleri içkinin üçte ikisini devlete ödüyordu. Fotoğraf çektirdiği kadınlar için hayati öneme sahip İstanbul Sözleşmesi de AKP lideri Erdoğan’ın tek bir imzasıyla iptal edilmişti. Dahası da var.
***
Filmi biraz geriye saralım. AKP Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, üç yıl önce İzmir’de çocuklara dağıtılan süt kutularının üzerindeki gökkuşağı resminden rahatsız olmuş ve İzmir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i halka subliminal mesaj yaymakla suçlamıştı. Dağ’ın ‘renk hassasiyeti’ hız kesmeden devam etti. Bu defa hedefinde İzmir Büyükşehir Belediye binasının kolonları vardı. Dağ’a göre, Tunç Soyer kamuya ait olan bir binayı LGBTİ’yi simgeleyen renklere boyayarak pedofili ve ensest ilişkileri meşrulaştırmayı amaçlıyordu. Her nasıl oluyorsa, dünyadaki bütün komploları görebilme yeteneğine haiz olduğunu iddia eden bütün sağ, muhafazakâr, popülist siyasetçiler gibi Dağ da büyük oyunu görmüştü işte. İzmir’in yüksek menfaati adına merak ediyordu; Soyer bu renklerle İzmir’e nasıl bir fayda sağlamayı amaçlamıştı?
***
İzmir’i önümüzdeki yıllarda yönetmeye talip olan ve barlarda halkı selamlayarak yaşam tarzına müdahale edilmeyeceği mesajını veren Dağ’ın, milletvekili olarak üzerinde durduğu konuları hatırlayınca, İzmir halkı için gök kuşaksız bir gök arzuladığını düşünmemek için bir neden görünmüyor. AKP’nin, kimliği ne olursa olsun, bu ülkede herkesin eşit vatandaş olarak yaşamasının önünü açtığını söyleyen Hamza Dağ’ın, LGBTİ hareketini sapkın olarak tanımlayarak nefret suçu işlemiş olması ise artık eylem ve sözleriyle AKP siyasetinde sıklıkla şahit olduğumuz çelişkili, tutarsız hal ve tavırların sıradan örneklerinden biri.
***
Gökkuşağına savaş açmak yoluyla toplumun bir kesimini dışlayan, düşmanlaştıran ve hedef haline getiren bu söylemlerin halka hizmette ne gibi bir faydası var peki? Zerresi yok. Tersine çok büyük zararı var. Ne vak ki mesele halk değil. Burada korunması ve devamının sağlanması gereken şey toplumsal huzurdan ziyade sağ popülizmin sürekliliği ve bunun için gerekli araçların düzenli kullanımı. Bu kurguda huzur içinde ve bir arada yaşayan insanlar işlevsel değil. Popülist muhafazakâr sağ partiler için bir yanda ‘gerçek halk ve milli-yerli değerleri’ var karşı tarafta da ‘komplo tezgahlarında kurgulanmış, milli ve yerli değerleri aşındırmak için konuşlandırılmış kökü dışarıda iç mihraklar var.
***
Toplumu bizler ve ötekiler olarak bölmekte kullanılan en işlevsel söylemler inanç ve cinsiyet üzerinden inşa ediliyor. Böylece hem yoksulluk ve güvencesizlik üreten politik ve ekonomik tercihler görünmez kılınıyor hem de yaratılan düşmana karşı savaşan lider ve siyasetçiler topluma birer kahraman gibi sunuluyor. Özetle, birinin varlığı diğerininkine tehditmiş gibi gösterip insanları düşmanlaştırmadan; herkesin aşkına, herkesin rengine, herkesin inanç ve değerlerine karışamayacaksa nasıl çıkacak bu sağ popülistler sandıktan?