Bana birileri, Bayramcıklar adıyla singelenen kişilerin ölümünü haber değeri olacağını söyleşselerdi, oldukça ters tavır gösterirdim. Gerçi, yaşantıları bence yorumlanmaya değer derecedeydi. Ama, bilgi geldiği andan beri hep şaşkınlık ve sesizlik karışımlı dalgalanmalar olup gidiyor. Bazısı konuyu önemserken, kendince yorum yaparken, kimisi de sanki yokmuşçasına davranıp geçti. Fakat, olanlar ve gelişmeler, ayrıça benim de Dİlirgalı olma gerçeğim, haberleşmesiyle de eklenince, birkaç söz yazmam da dayatılan öteki duygu haline geldi.
Birkaç gün önce Yeni Erenköyde, tam da kış yağışıyla geldi diueceğimiz anda, elbet yağmur yağışıyla birlikte sel korkuları da oluştu. Yeni Erenköyden gelen haber ise iki yurtaşın öldüğü bilgisiydi. Jeneratörü Konteynere koyuup yakmak isterken olayın gerçekleştiği ek bilgisi de ekleniyordu. Birileri hemen konuyu “kaçak işçi veya benzeri” kesmden olduğu algısını da kulandı. Doğrusu, her konuşandan kaçak veya nülteci ifadesi kondurtuluyordu. Alışkanlık haline gelen düşüncenin ta kendisiydi. Ben de olayı duyarken, Yeni Erenköy derken, belkide deniz sahilindeki kurulan yerlerden de olma olasılık aklına geliyordu. Karavan oldukça yaygındı. Ama, yine de konuşmalar yayılınca, üstelik göçmen gibi algılarla da yorumlar gelince, telefona sarılıp köyden tanıdıklardan direk bilgi aldım. Duyduğum andaki ilk kelime”Bayramcıklardıra” peşinden onlarınn yaşamı da ister istemez beynimde uyarı yaptı.
Tekrar edecem: Bayramcıkların böylesi ölüm konusuyla haber olacağı aklımdan geçmiyordu. Bayramcık köydeki bir aylenin simgeleştirilen ismiydi. Babalarından dolayı onlaran verildi. Yoksul ve sefildiler. Sürünüyorlardı ifadesi sanırım ne demek istediğimi anlatmaya yetiyor. Büyüdüler ve dördü de işsizdi. Küçük yaştan beri yoksuluk ve sefil yaşam nedeniyle bazen babalarının da zoruyla dilencilik veya hırsızlık da yaptılar. Öyle ki bölgede her hırsızlıkta polis onlardan şüpelenip tutukluyordu. İdiyalara göre de dövülüyordu.
Benim yakınımın başından geçen bir olayı da aktarayım: onun, köyde olmadığı dönemde bazı eşyaları çalındı. Polise gider. Polis hemen Bayramcıklar denilen ayleden birkaçını içeri alır. Tanıdığım ısrarla “Bayramcıklar bunu yapmaz” diyordu. Onlardan şikayet edemeyeceğini, gerçek suçlulalrın yakalanmasıjnı istedi. Sonuçta şikâyetçi olmadığı için Bayramcıklar serbes brakıldı. Sonradan gerçek hırsızn yakalandı. Nemi oldu: malum partili kimliği ve birileri arkasında olduğu için yargılatılmadı..
Bayramcıklar böylesi bölgesel algılarla yaşadılar. Bir de hatırlandıkları seçim dönemleri vardı. Önce birkaç kuruşla oylarını satarken, sonradan onlar da akılandı! Fazla para ve birlikte davranmaya başladılar. Onların hayata en mutlu dönemlerinden biri de Ersin Tatarınn kazandığı başkanlık günleri oldu. Aldıkları parayla yaklaşık yirmi gün mangal yakıp, yediler, içtiler ve yüksek sesle açılan ratyo müzikleriyle de dans yaptılar. Köyde herkes bu paranın kaynağını biliyordu. Ancak, zaman zamann yüksek müzik sesinden dahi rahatsız oldular.
Gelelim en utanç olaya: Bayramcıkların yoksuluk sefaletine bundan önceki Belediye başkanı Emrah, bir yerleşim yapmak istedi. Konu olan konteynerdi. Eski bir müsteşar ve yüksek kseviyede bazı birokrat bu yapının kendilerine yakın yapılmamasını istedi. Merkezi de zorladılar. Kendi loş hayatlarının yanında “pislik” olmasını istemiyorlardı. Pekçok eleştirdiğim ve şimdi de vekil olan Emrah Yeşilırmak direterek bu yapıyı yoksul Bayramcıklara yaptı.
Bunların toplamında Yeni veya Eski Erenköylerde yaşayan yoksul ve sefil Bayramcıkların hayatıdır. Bir anlamda kısa yazıda da okuyacağınız gibi değişikn düşüncelerin, kültürleşmiş acı durumlarıyla doludur. Sefil ve yoksul yaşadılar. Sanki tüm suçların da simgeleştirilen algıyla karşılaştılar. Yapılanların yanlışn olduğunu bilip de susan çok insan var. Ama hayatınn cilvesine bakın: Kemal ve Ali, ölürken ölümleri haber oldu. Bilip bilmeden konuşanlar da malumlar halindedir. Kimse gözlerinin içine sokulan gerçekleri görmek hala istemiyor. Yeni Erenköylülerdenn kaçı gelişi güzel ilişip alay etikleri veya yapmadıkları halde suçlanıp dayak yiyen bu insanlar üzerinden söz ediyor. Ama, dördü de yoksuldu. Hiçbiri işe alınmadı. Ölürken de yoksuluğun ve bilinsizliğin adeta esaretinin davranışıyla gerçekleşti. Sisistemin acı gerçeğidir. Son olarak Sosyal Çalışma uzmanı olarak, belki bu ölümle oldukça kolayca dıştalama yapıp alay edenlerin biraz yüreği sızlamıştır dileğini vurgularım. Hele ilk haberde hemen yabancı yoksul göçmen aramanın da kolay kaçışın ta kendisi olduğu yeniden tekrarıdır. Görüyorsunuz: Bayramcıkların ölümüyle söylenecek çok ders de braktı. Hayata suçlanıp dıştalanırken, şimdi nedenleriyle kitap yazacak olgular oluştu.