Sosyal medyada kullanıcıları büyük olasılıkla bu fıkrayı biliyorlar. Haber sitelerinde köşe yazısı yazanlar da bu fıkrayı çeşitli sebeplerle köşelerine taşımışlardı.
Fıkrayı bir de ben yazayım. Bilmeyenler öğrensinler. Daha önce okuyanlar da hatırlamış olsunlar.
Bir gün ağa ve marabası (Maraba: Türkiye’de başkasının toprağını işleyen ve ürüne ortak olan kimseye derler) öküz arabasıyla kasabaya gidiyorlarmış. Öküzler arabayı çekerken bir an gelmiş dışkılarını yola bırakmışlar. Yolculuk sırasında ağa marabasıyla eylenmek istemiş. Yoldaki öküz boklarını göstererek bir teklifte bulunmuş:” Bu boku yersen bu arabayı sana veririm” demiş. Maraba kısa bir sürede kararını verip arabayı almak için yoldaki boklardan bir parça alıp yemiş. Ağa sözünde durmuş ve marabaya: “Araba senindir” demiş.
Kasabadaki işleri bitince dönüş yolculuğu başlamış. Bir yandan da ağa arabanın elinden gitmesini içine sindirememiş. Maraba bunu fark etmiş ve o da ağaya yoldaki bokların yanına geldiklerinde bir teklif yapmış: “Ağam, belli ki bu arabayı bana vermen seni çok üzdü. Kalan boklardan sen de yersen arabayı sana geri veririm” demiş.
Ağa bunu kabul etmiş. O da yerdeki boklardan bir parça yemiş ve arabayı geri almış.
Köye vardıklarında maraba ağaya dönerek şöyle demiş:” Ağam, köyden çıkarken bu araba senindi. Kasabaya gittik ve şimdi köye döndük. Bu araba yine senin. Peki biz bu boku niye yedik?” demiş.
Türkiye’de Erdoğan yönetiminin aldığı birçok karar sonrası yapılan U dönüşler için bu fıkra çokça hatırlanır.
Şimdi Erdoğan’ın son günlerde yaptığı U dönüşünü hatırlatayım:
Haziran 2012’de Muhammed Mursi, cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanarak Mısır’ın demokratik yollarla yönetime gelen ilk cumhurbaşkanı oldu. Seçildikten sonra uygulamaya koyduğu İslamcı politikalar laik kesim tarafından kabul görmedi ve baskı artırıldı. Bununla birlikte Mursi’ye karşı isyan hareketleri başladı. Dönemin genel kurmay başkanı bu ortamdan yararlanarak darbeyi yaptı ve Mursi’yi devirerek iktidarı eline aldı.
Bu olay Müslüman Kardeşler hareketine sempati duyan Erdoğan’ı kızdırdı. Demokratik yollarla iktidara gelen Mursi’yi bir darbe ile deviren Sisi’ye çok kızdı.
Oysa kendisi de aynı demokratik yollarla iktidara gelip uygulamaları ile siyasi İslam’ın yerleştirilmesi amacındaydı. Erdoğan ve siyasi İslamcılar için demokrasi hedefe giden bir trendi. Gerektiği yerde ve zamanda bu trenden ineceklerdi.
O yıllarda Erdoğan Sisi’yi düşman ilan etti:
Birgün Gazetesinin yaptığı bir araştırmaya göre Erdoğan Sisi için şunları söylemişti:
(19 Haziran 2019 – İstanbul Belediye Başkanlığı seçiminin tekrarı öncesinde)
“Darbeyle başa geçen şu andaki zalim Sisi, 50’ye yakın kişiyi idam etmiştir. Batı bu idamlara sessiz kalmıştır. Avrupa ülkeleri idamı yasaklarken, katil Sisi’nin davetine icabetle oradaki toplantıya iştirak etmişlerdi. Bu ikiyüzlülük değil çok yüzlülük.”
(17 Haziran 2019)
“Beni Sisi ile çok barıştırmak isteyenler var, asla kabul etmiyorum, etmem de. Neden? İşte bunlardan dolayı. Neden? Halkının yüzde 52 oyunu almış olan bir Mursi’yi ve arkadaşlarını cezaevine mahkum eden bir anti demokratla karşı karşıya gelmem, onunla aynı masada oturmam”
(13 Mart 2019)
(Sisi ile görüşüp görüşmeyeceği sorusu üzerine) “Şaka yapıyorsun herhalde. Böyle bir şey arkadaşlar söz konusu değil. Bizim gündemimizde böyle bir şey asla söz konusu değil. Böyle bir şeyin olabilmesi için çok ciddi bir defa olumlu istikamette adımların atılabilmesi lazım.”
(1 Mart 2015)
Ben uluslararası platformlarda şu anda darbeci Sisi’yi Cumhurbaşkanı olarak kabul etmediğimi söyledim. Yine söylüyorum. Benim için Mısır’ın Cumhurbaşkanı Mursi’dir. BM’de aynı masaya onunla oturmadım. Oturursam, kendimi inkar ederim. Oturursam demokrat olmam”
Erdoğan’ın seçim meydanlarında veya medya önünde söylediği tüm bu sözler unutuldu.
Katar’da oynanan Dünya Kupası sırasında Sisi ile bir araya gelip el sıkıştı ve fotoğrafları ajanslar tarafından tüm basın yayın organlarına servis edildi.
Erdoğan, kendini ekonomist olarak tanıtsa da uyguladığı İslami inanç eksenli politikalarla bir çıkmaza girdi. Ülke adete uçurumun kenarında geldi ve buradan kurtulmak için her türlü tavizi vermeye, söylediklerinin tersini yapmaya başladı. Kahire’ye gitti.
Erdoğan’ın söyledikleri ve yaptıkları arasındaki bu U dönüşleri Cumhur İttifakına oy verenler tarafından sorgulanmaz. Hatta bir başarı hikayesi olarak anlatılır.
Ne yazık Türkiye’deki Seçmen kitlesinin yarısı fıkradaki maraba kadar cesur olup Erdoğan’a: “Madem Sisi’nin ayağına gidip elini sıkacaktın bizi niye Sisi’ye karşı dolduruşa getirdin” diye soramıyor. Erdoğan’ın en büyük başarısı bence budur.