Bilmem, kaç K. Kıbrıslı Erzincanın iliç yerleşimindeki maden felaketini doğrudürüst izledi. İzeyip de kendilerini aynada gördü. Dahası, çok kısa zaman önce Çevre makamından TC elçiliğine, bizim yerel şaheser yabancı yatırım çığırkanlarından lefke yöresi ahalisine, Erzincandaki altın madeninde olanlarla kendilerini hiç sorguladılarmı. Erzincan felaketi bazı ekranlarda acı acı akıp insan çığlıklarıyla dolu oluyorken, kısa zaman önce tıpkı iliç ilçesindeki yalan makinesi gibi işleyişi dikaten kaçtı mı: benzer söylenecek çok uyarı bilgisi Erzincan acı yaşananla Lefkelilere başta olmak üzere “dikat ediniz” denip, bizde yaşandı örneği acılarla demet demet gerçeklerle dünyaya dek yaylıyor. Romanyanın son halk direnişi de gösterilerek, nasıl engelendiği dersi de akla getirilmektedir.***
Çok değil, ben daha Mayıs TV ve ratyosunda prokram yapıyordum. Ozaman lakabıyla hak ederek kazanan Marsilyalı Lefkelilere bir “müjde” veriyordu. Türkiyeden bir şirket gelip Lefkede altın çıkaracaktı. Öyle ki Lefkeliler iş bulacak, evleri kiraya verilecek, maden çıkarıldığı için da yoldan başlayan yeni yatırım ile yabancı işçiler gelecekti. Tuhaflığa bakın, seneler öncesi Lefke ve yöresi hala CMC pisliği altında bedel ödüyordu. Acı olan, Lefkeliler buna alıştırıldı. Dha kötüsü bu pislikten de gelip giden başta yabancı şirketler araştırma yaptı diye milyonlarca dolar para tırtıklıyordu.
Lefkedeki altın arama süreci içinde iki net konuyla alakalı prokram yaptım. Başta dostum Enver bıldırla oarada olanları anlatmaya çalıştık. Buna karşılık parayla gözleri yumdurtulanlar da yatırımla para gelecek propagandasına girişti. Önemli tartışmalı süreçti. Bu arada araştırma yaptım diyen şirket, adeta buradaki araştırma belgelerini toparlayıp milyonları da kaptı. Ayni dönemde ilgili makamın Marsilya ziyaretinin de heybeti ona Marsilyalı ismini verdirti.***
Konu bir anda dondurtuldu. Ama, önemli tehlike de ikili olarak ayakta. Hem belirli kesim değişik rantlarla desteğe çekilirken, kimisi de bilgisizce arkalarda sıralandılar. Ama, oluşan ikilem sonuçta olayı dondortu. Bu olay Lefkede herhalde hafızadan sildirtildi. Oysan CMC gibi önemli tarihi maden yaşanmış gerçek vardı. Pisliği hala sürmektedir. Doğaya verdiği tahribat ise sanki konuşulmadığı zamann yokmuş algısınan tutsak kılındı.
Aradan fazla geçmedi, yedi yılı ya tamamladı veya tamamlamak üzere olan dilimdeyiz. Bu defa hem de içeleşip oradaki olanlarla övünen konumdayız. Bu defa Erzincanda altın madeni kazısı değil de yapılan uygulaman sonrası oluşann felaketle karşıkarşıyayız. Oluşan sorgulama adeta Lefke tartışmasının yaşanmış gerçeğidir. Üstelik konu gündeme gelen koşullar şimdi lefkenin olanlarıyla örtüşmektedir. Bir arkla, Türkiyede soruşturmayı sürdüren ilhan Chanerin başına gelmedik kalmadı. Orada şimdilik bizde konuşturulmayan yargının da nasıl sermaye tarafından alındığı gerçeği de hatırlatlıyor. Çünkün önemli felaketle epey bedel ödetildi. Bir bakıyorsunuz ki Lefke maden izni tartışmasında olacaklar Erzincanın iliç yöresinde oluyor. Önce insanlarınn kandırılma hikayeleri, burada başlayan gerçeğine çok benziyor. Gezdirtme, daha iyi konut vermekten tutun işe girmelere dek lefkedeki olası anlatı iliçte yapıldı. Ama, gerçeklerden kaçılınamadı. Sonunda kaza geliyorum dedi. Geliyorum olan kaza artık kaza yerine felakete doğru evrildi. Çünkü olası değil resmen olup da felaket olacak düzeye sıçradı. İliç altın madenlerinde resmen çok yönlü felaket yaşandı. Öyle yaşandı ki altı işçinin yarık var, işe gitmeğiz demelerine rağmen, işveren işe gönderdi. Bu dahi sermaye karı ile insan değeri kıyası açısından basit acıtan gerçektir.
Hep unuturdular, bir yere dış sermaye gelirse, kalkındırma değildir. Yabancı sermaye gelince kar amaçlıdır. Daha az denetim, daha ucuz emek ven talan edip yargılanmadan tüm sorumluluktan kaçma olmasıdır. Sömürgeciliği, sınıfsal gerçekliği unutursak, madenciliğin kritrlerini bilimsel yok sayarsak, kaçınılmaz sonuç daha baştan felaketdir. Altın konusu da bununn bir parçasıdır. Önemli yıkımda ise birkaç birokrat ve mesleki kişiyle sınırlatılır. Hiçbir zaman dış sermaye direk suçlanmaz. Yasaklama yerine de algı oyunu ile zorunlu kalınca para cezası denilip de işe devam konumu sürdürülmektedir. Bilmem Lefkelilerin meşur örgütleri AB fonu dışında Türkiye Erzincan örneğini de inceliyorlarmı. Tam da gündemleşip acı söylenen sonuçların da yaşandığı anda.
Erzincan altın maden faciyası devleti de işaret ediyordu. Jandarma olaya karşı çıkan halkı jopladı. Mahkemelern çevre sorununu aktarıp mücadele eden çevrecileri sürdü veya hapse atı. Bakanlar bile bile sürece izin verdiler. Yeri geldi vergi aflarını da yaptılar. Doğının durumuna bakmaksızın resmen çevre katliyamını da tetiklediler. İliç depreminde yığılan kirlilik tepesinin tortuları şimdi Fırat nehrinin de kirlenmesi zehirlenmesine dek tehtitler taşımaktadır. Oysa Lefkelilerin bunlara ihdiyacı yoktu. CMC artıklarının neleri yaptıkları hala sürüyor olmalarını yaşayarak bedel ödüyorlar. Ama, lefkede normalleşti. Hat da maden aramadan pisliği temizleme araştırması adına uluslararası fonlardan onmilyonlarca dolarlar alaınıyor. Sadece çalıştığım dönemlerde uluslararsı dört büyük şirket bu yol ile epey dolar tırtıkladılar. Bir anlamda lefkelilerin Türkiyeye anlatacakları yerde, şimdi felaketle Erzincanın iliç yöresi Lefkeye uyarılarla tehlikelerin yaşandığı resimlerini gönderiyor.
Peki, alan varmı? Sanırım yok. Bunu birkaç gün içinde daha net anlayacağım ilişkiler olacak. Ama, değişmeyen gerçek, sermaye ve insan veya sermaye ile doğa gerçeği Erzincandan dünyaya yayıldı. Akla Romanyadaki direniş geldi. Zamanında bazıları eleştirdi. Şimdi konu uluslarrası adalet divanındadır. Ama iliç herkese öyle bir yaşanan acı gerçekle yanıt verdi ki içinde tekelerden devlete, hukuktan güvenlik kuvetlerine, ek olarak aldatılarak veya parayla satılan n insanların ortak doğa insan katliyamının gerçeği yaşandı. Artık önlem de alınamaz. Ama, gerçekler ortaya çıkıp yargılansa daha nnet başlarkende sonuca tam bir resim tamamlanır olacaktır. Lefke ise pek duymadığı iliçle yeri geldiğinde eğer altın arandığı zaman başına geleceğini de öngörmeğe başlaması gerekmektedir.