Dikate çekmekle başlayalım: bizde hep karıştırıldığı için, bazı kuramları yeniden hatırlatmakta fayda oluyor. Eleştiri yapmak ile gerçekleri yazma hep karıştırılır. Oysa bilgi vermek demek gerçekleri aktarmanın aracıdır. Eleştiri ise var olan olgu üzerine yapılann teknik düşünce bakışıdır. Hele de günümüz gerçekleri ile başlayıp ileride olacakları da öngörme yapma hiç de eleştiri değildir. Yaşananlarla, bunun devamınea olası durumların birlikte aktarılmasıdır. Fakat acıdır, genelikle bilgi eksikliği veya gerçeklerin ters gelmesi sonucu, sizi kolayca eleştirimyapmakla başlayan suçlama ilerde kendine karşıt olma drecesinde düşmanlaştırmaya dek de taşır. Onun için makale başında hemen uyarıyla ikili farkı anlatma ihdiyacımduydum.
****
Son gelişmeler en azından yakında ayni gerçeklerin olduğu gbi devam etmeyeceğini işaret ediyor. Genelikle de ya Türkiyedeki otuzbirmmart sonrasını veya ısınacak mevsimler belirtilerek, ayni koşulların devam değil başka hamlelerin olacağı tahminleri söyleniyor. Fakat, öngörüler ne derecede olur net değilken, günmüzdeki kağosşarla resmen dengeler mümkün oldukça sarsıntıların olacağı kesin.
Bu defa konuya ıraktan başlayacam: son günlerde ırak ziyaretleri iyice ısındı.. peşinde bazı kararlar da duyuldu. Fakat kararlarda esneklik ve güç denklem durumu da sırıtıyor. Örneğin son ziyaret sonrası PKK yasaklanması ırak cepesinden gelse de istewnen ifade olmaması ise esneklik le ülk dengelerinin durumu rol alacağı kesin.
Türkiyenin Fidan, Güler ve Kalının sık sık Bağdat ve Erbile gidip görüşmeler haptığı arada duyuldu. Üstelik sepetin içine “havuç ve sopa” koydukalrı da anlaşıllıyor. Ekonomik ile askeri siyasal iki paketle görüşmeler yapıldığı da kesin. Irak yönetimi ülkedeki dengeleri, komşşu ülkeler durumu ile genel ösistem etkilerini de göstetmek konumunda masada oluyor. Üç konuda mezhepselikten etnikliğe olan parçalanma farkılaşması ile koltukta kalma hesabı da var. Türkiye yeniden Bağdat kapılarında hesabın dönüp dönmeme geleceğine yoğunlaştı. Bu djkefa sepet içine kendi hegeonya gücüne ek olarak ekonomik fırsatla Basra limanından Avrupaya açılma koridorunu da koydu. Ama Türkiye fırsatla hem ekonomik eksene konuma hem de kuzey ırakta şu veya bu isimle kontrolü toprak kazanma peşi de. Bu defa da güvenlik alanı olarak koydu. Hedef ise başta PKK olsa da genelde toprak ve Kürtler denklemi ile hareketmetmektedir.
Bu defa hesap bağdatdan dönermi yoksa Bağdat temasları ana diyar eksenine mi oturur. Bu tek gelecek etkeni olarak ısınmanı devam edeceği ve kürtlerden irana varan yeni sıcak ilişkilerin de şu veya bu şekilde ırakta oynanacağı mesajları veriyor.
****
İkinci yer Kuzey Suriyedir: nedense her an tetikletrin ge el savaşa doğru kaydırma tehlikesine karşın şimdilik Kuzay Suriye pek de haber yapılmıyor. Kuzey Batı Suriye veya Fısatın batısının Türkiye kontrolunda olduğu, yeni işirlikçi yömetim oluşturulduğu, idlip gibi yerde Türk askeri koruyuculuğunda Emilik şeryatla yönetilmeğe çalışınıldığı onca aşanana karşın pek de gündemde yok. Suriye konusu aslında gündemden düşürtğldü.
Türkiye fırsat bekliyor. Halepe doğru ilerleme veya doğu Fıratda Kürt kontrolunu kırıp kendi kontroluna almak istediğini zaten iç gizlemedi. Ama Kuzey Batı Suriye kontrolü K. Kınrısa benzemiyor. Türkiye yandaşları dahi bazen ayaklanıyor. Guruplar arası çelişkiler veya Türkiyenin bazı politikalarına karşı, Kuzey batı Suriyede ayaklanmalar, protestoların olduğu hep biliniyor. Başka bilinen de bunlarım hiç türkiye kamuoyuna duurulmadığı. Ama bu defa Kuzey Batı Suriye için Şama gidilmiyor. Tam aksine Suriye yönetimi görüşmeler için hep Türkiyenin kontrolunda olan topraklardan çekilme talebi birincil olarak durmaktadır.
Bu ikili yaşamırlıktan geçenlerde yine Kuzey Batı Suriyede protestolar olduğu öğreniliyor. Kurulan Türkiye işirlikçi yönetim tepkileri hala kontrol edemiyor. Ayakta kalma nedeni Türkiyenin varlığı olmaktadır. Bu arada gerek sorunlar, gerek şeryat yanlısı emirlik gerçeği ile guruplar arası çelişkiler protesto ve çatışmalara neden olmaktadır.
Bu konuda geniş bilgiği Duvar Gazetesinde Fehmi Fehim Taştekin yazdı. Öyle bilgiler verdi ki kaynayan Kuzey Batı Suriye ve onu kontrol edip ihdiyaçlarını da karşılayan Türkiye içinde kamuoyu bilmeme ekseni oluştu. Hat da yerel seçimin genele sıçramasına rrağmen tıpkı öteki yerler gibi Kuzey batı Suriyedeki olaylar ve ordularının müdahalesi konusunda bir destek veya eleştiri kelimesi hala yok.
****
Türkiye bu gelişmelrei güney komşularıyla yaşarken, yaşananlar en başta doğu komşjusu da olmak üzere direk etkileneceği kesinken, seçimlerde bu konuda pek de tavır yok. Kimse bu yerlerde ne işleri olduğunu veya orada neye göre devamedecekelrini sormuyor. Kürtlere karşı hareket olacağı da açıkça işaret ediliyor. Boşuna değil hep Bir Nisan tarihi konulmuyor. Ama Türkiye seçim döneminde. Sadece gelen şehit haberleri ile probaganda hamasilikle durum geçiştiriliyor. Kimse Kuzey Suriye veya ırakta işimiz ne sorusuna gündemsileştirememe nedeniyle sorulamıyor.
Türkiyede bir de ekonomik belirsizlik daha daşimdiden sinyalleri çakıyor. Onca müdaaleleri dahidurdurulamıyor. tL tepetaklak şimdiden yuvarlanıyor. Sıkrak resmen TL düşüşü engelenme hamleleri bekleneni veremedi. Öylesine veremedi ki fayiz yükseltme seçim sonrasına brakılmaya yönelilirken, olmadı. Onca dökülen paralar ise açık verme ve döviz daralma dışında da bir iişe yaramadı. Ama bunlar sonuçta birçok beklenti seçim sonrası denilirken, şimdiden şimşekler çakarak kendini yarının geleeğine oturtuor.
***
Tüm bunlar olur da K. Kıbrısa yansımazmı: örneğin para düşüşü veya fayiz yükseltmesi hiç durulmadan K. Kıbrısa da gelecek. Ama K. Kınrıs kendi çirkefi i üretirken hep içinde Türkiye gerçeğini de buldu. Nitekim son patlayan STB ünüversitesi gelişmesinde K. KInrıs işbirlikçileri ile Türkiyeli ülkücü sahipli kırılma adeta onca övülen ünüversite hikayesinin masal oluşunun kanıtının gözlerin içine sokulmasını oluşturdu. Fakat alışılan normal kültür bakışı yine de tüm sisteme arşı muhalefet eksenine dönüşmesine engel duvarı olmayı yeterli kıldı.
Ramazan ayı olayı ikili ilişkilerde de yansıdı. Buradaki elçi kumandasında dört makamcı istanbulda Murat beye destek iftarında birlikte oldular. Bu resmin hiçbir ikili ilişkide görülecek durum değildir. Tabi arada STB krizi de kulanılırıp ünüversiteler YÖK kontroluna daha da sokuldu. Hem de överek. Bu dahi yakalanamadı. Her kriz veya eksiklikte hemen Türkiyeleşme daha da artırıldı. Narenciye ve şimdi de ünüversiteler. Bakalım bu gidişat nereye..
Kısaa, size son gelişmelerle yarına odaklanılan bazı değişik gelişmelerden kısa notlar yazdım. Zaten daha geniş bilgileri daha önceki makalelerde epey geniş yazdım. Tabi bu yazıda son olanlar ve çoğunun otuzbir mart sonrası beklentiyle damıtım. Bunalrı bilerek gelişmelere bakmak, daha kolay en azından deyerlendirme yapma şansı olacaktır. Belirleyecek olan, siyasal duruşlardır.