Tatildeymişim. Ama tatilde olmam, beni gerçeklerden koparamıyor. Hem de tam da arife günün Salı salanışındayken, karşıma kaçınılmaz gerçeklerin ta kendisin gelip oturdu. Türkiye muhalif medyası önemli gerçeği hem de bayram öncesinde kanıtlanan şekliyle açıklıyordu. Kaynak kendisi değil bizat yalanla gerçekleri örtmeye çalışan iktidarın itirafıyla oluyordu. Tekrardan basit gerçek ifadesi anlamı beynimde oluştu. GERÇEKLER MUTLAKA BİRGÜN GELİP KARŞIMIZA ÇIKAR. Nekadar örtülürse ölrtülsün, birgün gelip hem de daha acıtan şekliyle kanıtlanır. Böylesi tarihsel düşüjnce durumu vardır.
Türkiyenin muhalif medyası durmadan tekrarlıyordu. Üstelik örneklere rağmen iktidarın yalanlladığı, daha ileri gidip suçladığı durum artık gizlenemez halini anlatıyordu. Konu yine İsrail. Türkiye durmadan Filistin desteği haykırışı yaparken, öteki bilgi de Türkiyenin isfrail ile hemde birçok önemli alanda ticareti artırdığı kanıtları da dolaşıyordu. Hükümet, kabul etmiyordu. Değişik isimler buluyordu. Filistine yardım deniliyordu. Enazından kendinin en büyükn yalanına dahi onay veren potansiyeline güveniyordu. Buna karşın göstermelik bazı İsrail kökenli madeleri boykot çağırısı da yapıyordu. Kavram fetişizmi kulanılıyyordu. Örneğin, ticari ihracat ile yardımı birbirine karıştırıyor. Filistine yanin olayın olduğu Gazzeye yardım gönderiliyordu. Ama ulaşılamıyordu. Fakat, zaman zamann Filistinli tücar dâhin çıkartılıp Türkiyenin Filistine yardımn yaptığı algısı da yapılıyordu. Yardımlar Filistine uzlaşamazken, İsrail ile ihracatın artığı ise pratikte karşılık buluyordu.
Gidişat ikili olurken, protestolarla İsrail ile olann ilişkilerin ihracat bölümünün durdurulması isteniyordu. Algılarla gerçekler giderek gizlenemez hale geliyordu. Ek olarak Gazze ve özde Filistine dayanışma eylemleri artınca ve eylemlerde ihracatın durdurulması da gelince, devlet kendini gösterdi. Tutuklama ve baskılar uygulandı. İkilem artık gizlenemez hale doğru yoluna çoktan girdi. Bazı gazeteciler aylık rakamlarla israile yapılan ihracatları açıklıyordu. İşin önemi, bu ihracatın önenmli bazı şirketlrin, hükümet eksenli oluşuydu. Bu tepkisel gidişat ile ortaya saçılan kanıtlara, ek olarak Gazze katliyamları da da artıyordu. Artık gerçekler kendi gerçeği ile devleti zorluyordu.
Sonuçta dayanılamadı. Gerçekler acıtarak gizletenlerin itirafınba dek geldi. Devlet, İsrail ile olan ihracatın bazı madelerine engel koyacağını belirti. Azaltma veya durdurma ikilemli açıklama oldu. Ama yine de net sonuç yok. Olan, Türkiyenin tüm çabasına karşın sonuçta İsrail ile ticari gerçekleri ve ihracatının kabul edilmesiydi. Düyüm çözülünce de boşalma hızla devam eder. Üstelik baskı yapılan bazı kişilerin geçmişteki Filistin uygulamaları madurları olmsaı da olaya daha da anlam katıyordu.
Elbet bu durum karşılığı da bulacaktı. İsrail karşı hamle yapacağını açıkladı. Türkiyede ise devletin söylediklerinin güvenirliği daha da zarar vermeğe noktasında ilerlemektedir. Çünkü Filistin konusu seçimlerde dahi politikleştirildi. Ama birçok olgu gibi Gazze konusu da iflas ediyordu. Söylenen ve yapılan yine tam tersiydi. TC devletinin adeta başlayan peşpeşe gelen çelişkilerine yeni birtanesi daha ekleniyordu. Hem de kulanılan nidolojikn probaganda siyaseti olması da önemliydi. Gazze probagandasi ve İsrail ihracat ikilemi yakın tarih Türkiye Filistin gerçeğinin bir tekrarıydı.
Nedemiştik girişte: gerçeklerin kaçıhılmjaz durunudur. Gerçekler birgün gelir kendin gerçekleriyle karşımıza gelir. Gerçekler engelenemez: sadece ertelenir. Son Türkiye İsrail ilişkisindeki yaşanan, sadece bir tekrarrdır. Fakat kaybedilen yrel nseçimler ven önemli filistin idolojikn aygıt oluşu, birbaşka etki yaptı. Buda K. Kıbrıslılara da ders verecek olaydır. Enazından AKP aşkı ve Annan planı durumunu yeniden gözden geçirmenin önemini dayatıyor. Ayni benzer hikaye o dönemlr de yazıldı. Fakat, hala gerçekler ortaya net çıkarılamadı. Çıkarılamadı çünkü herkes hala hamasisinden yararlanmaktadır.
Kısaca, bir gerçek daha kanıtlandı. Daha doğrusu ortaya çıktı. Türkiye İsrail eksenli oluşu, Filistin idolojikleştirme alanından oluşması, herkese resmi idolojik bakııışlarda sadece söyleneni değil söylenenin yalan olma olasılığını da gözetmesini yeniden hatırlatmaktadır.