Altyapı eksiklikleri bulunmasına rağmen ihtişamlı bir şekilde kullanıma açılan ve “Kıbrıs’ın en büyük havalimanı açıldı” manşetleriyle basında yankı uyandıran Ercan Havalimanı’nda tam anlamıyla kaos yaşanıyor.
Ercan Havalimanı’nın ihale sözleşmesinde alanda yapılacak tüm yatırımların giderinin görevli şirketin sorumluluğunda olduğu belirtilmesine rağmen devletin bunun ihtilaflı olduğunu öngören Ek Sözleşme 5’e imza koyması büyük tehlikeleri de beraberinde getiriyor.
Giderlerin kimin tarafından karşılanacağının ihtilaflı olduğunun kabul edilmesi sonucu yapılmayan yatırımlar havacılıkta güvenlik zafiyeti yaratırken, yeni açılan pistte altyapı eksikliği büyük sıkıntı oluşturuyor.
Hava Trafik Kontrolleri Sendikası Başkanı Cem Kapısız Murat Kanatlı’nın hazırlayıp sunduğu Yeniçağ Güncel’e konuk olarak, Ercan Havalimanı’nda yaşanan sorunlara dikkat çekti.
Kapısız, sözleşmede giderlerin görevli şirket tarafından karşılanacağının açık bir şekilde yer almasına rağmen bunda ihtilafa düşüldüğünü belirterek, devletin de bunu kabul ettiğini kaydetti.
Kapısız, yeni pistin altyapı eksiklikleri nedeniyle Lisanslandırma Kurulu tarafından onaylanmadığını ancak Bakanlar Kurulu’nun tüzükte değişiklik yaparak lisanslandırma yetkisini bakana verdiğini ifade ederek, bu durumun da sorunlara yol açtığını vurguladı.
Yeni pistte kasım ayında kara gün yaşandığına işaret eden Kapısız, elektrik kesintisi nedeniyle sistemin çöktüğünü, iki uçağın tehlikeli duruma girdiğini hatırlattı.
“Havacılık sorunlarıyla uğraşmaktan sendikacılığı unuttum”
Hava Trafik Kontrolleri Sendikası (HTKS) Başkanı Cem Kapısız, Ercan Havalimanı’nda yaşananları buranın özelleştirildiği günden itibaren bir örgü şeklinde örülmeye başlandığını belirterek, elektrik, meteoroloji ve havacılık konularındaki öne sürülen tehlikelerin doğru olduğunu kaydetti.
Kapısız, bu sorunları birebir yaşamış ve 13 yıldır sendikacılık yapan bir kişi olarak sendikacılığı unuttuğunu dile getirerek, nasıl düzgün havacılık yapılacağı ve insanları hayatlarının tehlikeye atılmayacağıyla uğraşmakta olduklarını ifade etti.
Çalışan hakları, çalışma ortamı, havacılık çalışanlarının nasıl çalıştırılacağı gibi konuların bir kenara atıldığına işaret eden Kapısız, bunlarla uğraşılsa insan hayatındaki tehlike, havacılık ve Ercan’ın getirdiği durumun üzerinde durulamayacağını vurguladı.
“Ercan’ın özelleştirilmesi bir sömürge politikası”
Kapısız, Ercan Havalimanı’nın özelleştirilmesinin ülkedeki sömürge politikasının bir sonucu olduğuna dikkat çekerek, “Ekonomik olarak muhtaç et, muhtaç olan sana avucunu açsın, sen de onun ukdesinde olan bir işletmeyi kendi yeşil sermayene mal et, buraya da ekonomik muhtaçlığı gidermek için gönderdiğin para da dönsün senin yeşil sermayene tekrar gelsin. Aslında bu, buraya gönderdiği parayı kendi kapitalini merkezleme tekniği” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin buraya çok defa para gönderdiğini belirten Kapısız, bu paraların nerelere gittiğinin düşünülmesi gerektiğini kaydetti.
Kapısız, bu paralarla elektrik ödendiğinde, otelde kalındığında, alışveriş yapıldığında Türkiye’nin sermayesine katkı yapıldığını dile getirerek, buradaki politikalarla kooperatiflerden kurumlara kadar özelleştirilmesiyle Türkiye’den gönderilen paranın tekrar Türkiye sermayesine dönmesi şeklinde bir politika yürütüldüğünü ifade etti.
Bu politika kapsamında elektrik, telefon –ki farklı farklı operatörler var-, kooperatiflerin durumunun görüldüğüne işaret eden Kapısız, Ercan Havalimanı’nın durumunun da 2012’de özelleştirilerek görüldüğünü vurguladı.
“Sözleşmede giderlerin kime ait olduğu belli; devlet ihtilaflı olduğunu kabul etti”
Kapısız, Ercan Havalimanı’nın 13. maaş için peşkeş çekildiğine dikkat çekerek, 2012 yılında Ercan Havalimanı’yla ilgili bir ihale şartnamesi hazırlandığını anımsattı.
Sözleşmedeki bazı maddeleri ihtilaflı olduğunu ve bunların sorumluluğunun kimde olduğunun bilinmediğini belirten Kapısız, bu nedenle maddelerin gerektirdiği harcamaların yapılamadığını ve bunun sonucunda da havacılığın teknik olarak eksik kaldığını kaydetti.
Meteoroloji, elektrik ve hava kontrolörlerinin eksik ve tehlikeli oldukları beyanında bulunduğu maddelerin bunlar olduğunu dile getiren Kapısız, bunların “Kimin ödeyeceği belli olmayan –aslında bellidir-, geçen sene de ek sözleşme yapılan ve harcaması eksik kalan maddeler olduğunu ifade etti.
Kapısız, ilgili sözleşmenin “her türlü giderin kimin tarafından karşılanacağı” başlıklı 11. maddesinin altında “Tüm harcamalar ilgili firma tarafından karşılanacaktır” ifadesinin yer aldığına işaret ederek, bu maddede devletin giderleri karşılamayacağı ve bunları karşılayacak olanın ilgili firma olduğunu ortaya koyduğunu söyledi.
Geçen yıl Ek Sözleşme 5 ile birlikte firmaya 59 milyon Euro bağışlandığını hatırlatan Kapısız, Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın kendi talepleri nedeniyle ortaya çıkan masraflardan dolayı böyle bir yola gidildiğini söylediğini anımsattı.
Kapısız, sözleşmenin 13. maddesine bakıldığında ise “İşletme döneminde hava seyrüsefer aksaklıkları, bakım, onarım, ilave inşaat ve ilave güvenlik tedbirleri ve benzeri tedbirler nedeniyle oluşacak gelir kayıpları, zarar ziyan idareden talep edilemez” ifadesinin yer aldığını bildirerek, bu maddeye rağmen ek sözleşme yapılarak halkın parasının 59 milyon Euro olarak ilgili firmaya verildiğinin altını çizdi.
Ek sözleşmedi ihtilaflı maddeler arasında sözleşmenin ne zaman biteceğinin belirtildiğini belirten Kapısız, şöyle devam etti:
“Sen bana 25 yıllığına bir şey kiraladın. Ondan sonra bana tam devredemediğin için 4 sene uzattın. Ödememi istedim ama ben meydanı tam olarak devralamadığını mazeret göstererek ödemedim. N’için devralınamadı? Oradaki apron devredilemedi, asker çıkarılmadı, hangar İstanbul Havayolları’nındı. Yani meydanı bir şekilde devredemedin. Sana paranı vermedim. Sen de paramı ver de ben sözleşmeyi 4-5 sene uzatacağım dedin.”
Kapısız, bunun gibi sebeplerden dolayı sözleşmenin 2 sene daha uzatılması gerekildiğini ancak uzatmaya yerine 2 senenin satın alındığını kaydederek, hem 2 yıllık sürenin satın alındığını, başka bir deyişle sözleşmenin süresinin belirgin olduğunu hem de Ek Sözleşme 5 ile sözleşmenin ne zaman biteceğinin ihtilaflı olduğunun kabul edildiğini vurguladı.
Hem iki senenin satın alındığını ve sözleşmenin ne zaman biteceğinde uzlaşı sağlandığını hem de başka bir sözleşmeyle bunun ihtilaflı olduğunun kabul edildiğini yineleyen Kapısız, bunun nasıl bir usulsüzlük olduğunu sordu.
Kapısız, meydanın alınmasından ve ihaleye çıkılmasından sonra imzalanan sözleşmenin başka bir yerinde de “Havaalanında bulunan sistem, cihaz, araç ve ekipmanlara görevli şirket tarafından yapılacak iyileştirme, kapasite artışı, yeni teknolojik sistemlerin kurulması, tadilat işlemleri görevli şirket tarafından yapılacak olup bedeli görevli şirket tarafından karşılanacaktır” maddesinin (8. madde) yer aldığını dile getirdi.
Sözleşmenin 14. maddesinde “Havaalanında mevcut olan tüm altyapı, üst yapı araç, cihaz, sistem ve işletme dönemi süresince bakımlı ve hazır olarak bulundurulması, kesintisiz olarak çalıştırılması, bakım-onarım talimatlarında öngörülen bakımların onarımların bedeli taraflarına ait olmak üzere düzenli olarak yapılması, değiştirilen cihaz parçalarının kayıtlarının teknik seri numaraları tutulması ile yetkili servisleri ile üretici firmaları ile her türlü bakım, onarım işletimi yazılım sözleşmenin yapılması görevli şirkete aittir. Bakım, onarım çalışmaları nedeniyle tesisin işetilememesi gerekçe gösterilerek idareden hiçbir hak talep edilemez” ifadelerinin yer aldığını ifade eden Kapısız, iş insanları açısından bakıldığında bu maddelerin ağır olduğunu anlattı.
Kapısız, hazırlanan zeyilnamede (sözleşmede yapılan değişikliğin yer aldığı belge) “Hava seyrüsefer ve itfaiye hizmetlerine yönelik tüm hizmetler, hizmet alanlarının ısıtma, soğutma, su, enerji, bakım, onarım ve işletme giderleri görevli şirket tarafından ücretin sağlanması istenmektedir. Ancak bu hizmetler görevli şirkete ait olmadığı üzere görevli şirket bu giderlerin seviyesini kontrol edebilecek pozisyonda bulunamamaktadır. Bu sebeple bu maddenin revize edilmesi mümkün müdür?” sorusunun yöneltildiğini açıklayarak, devletin de “Hava seyrüsefer ve itfaiye hizmetlerine yönelik tüm hizmet anlarının ısıtma, soğutma, su, enerji, bakım, onarım, işletme giderleri işletme dönemi boyunca görevli şirket tarafından ücretsiz sağlanacaktır” cevabının verildiğini bildirdi.
Zeyilnameye bakıldığında burada herhangi bir ihtilafın söz konusu olmadığını söyleyen Kapısız, zeyilnamedeki başka maddede ise şu sorunun yer aldığını belirtti:
“Hava seyrüsefer ve tüm sistem yatırımlarının görevli şirket tarafından sağlanması istenmektedir. Ancak bu hizmetler görevli şirkete ait olmadığı üzere bu maddenin revize edilmesi mümkün müdür?”
Kapısız, devletin bu soruya da aynı cevabı vererek, tüm yatırımların görevli şirket tarafından yapılması gerektiğini söylediğini kaydetti.
İlgili şirketin tüm bunlara rağmen yüzde 47,5 oranındaki ödemenin devlete yapılmasını ve gerisinin de kendisine kalmasını kabul ettiğini dile getiren Kapısız, 2012’de ihalenin kazanıldığını ve işletmeye başlandığını ifade etti.
Kapısız, şirketin 47,5 oranındaki ödemeyi 4 sene sonra vermeye başlayacağının belirlendiğine işaret ederek, ilgili şirketin 4 sene sonra apron kısmının kendilerine devredilmediği gerekçesiyle bu ödemeyi vermek istemediğini, verecekse de sözleşmenin süresinin uzatılmasını talep ettiğini açıkladı.
Bu talebin ardından sözleşmenin 4 sene uzatıldığını ve 2018’e kadar hangarın sorunlu bir şekilde yıkıldığına dikkat çeken Kapısız, 2019-2020 ve 2021’de pandemi sürecinin yaşandığını söyledi.
Kapısız, meydanın ne zaman açılacağıyla ilgili birçok bakanın açıklama yaptığını hatırlatarak, son hükümetin Türkiye’deki seçim döneminin de yaklaşması nedeniyle propaganda sürecine katkı koymak amacıyla milli günlere denk getirilerek meydanın açıldığını anımsattı.
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Erhan Arıklı’nın meydanın açılacağı tarihi açıkladığı dönemde henüz meydanın testinin yapılmamış, cihazların getirilmemiş ve ışıklandırmaların hazır hale getirilmemiş olduğunu belirten Kapısız, mükellefiyetini yerine getirmeyen şirket sahibine istenenleri yaparsa ileriye dönük söz verildiğini iddia etti.
Kapısız, şirketin 7-8 kat masraflarla daha büyük pistle aynı geliri sağlamak için zorlandığını dile getirerek, şirket sahibi Emrullah Turanlı’nın bu masraflardan, her türlü giderin kim tarafından ödeneceğinin ihtilaflı olduğunu öngören Ek Sözleşme 5 ile kurtarıldığını ifade etti.
Kapısız, şöyle devam etti:
“Ek Sözleşme 5 ile bu maddeleri okuduklarında hangi giderin kime ait olduğunun ihtilaflı olduğunu savunuldu ve devlet de bunu kabul etti. Yapılması gereken temizlikten navigasyon, seyrüsefer operasyonlarını teknik olarak gerçekleştirecek ekipmanların bulundurulmasına kadar –yani havacılık güvenliğini etkileyecek şeye kadar- hepsi ansızın ihtilaflı çıktı.
Bu iş tahkime bağlandı ve Türkiye’den hakem heyetinin gelmesi gerekti. Bu okuduklarımızı biz anlayamadık, buradaki yargı da anlayamadı ve hakem heyeti 2023’ün Aralık ayına kadar gelecek ve olayı temize çıkaracak. Heyet, bunu devlet, bunu şirket ödüyor diyecek. Hakem heyeti çalışmalarını bitirmedi, çalışmaya devam ediyor ama bu sırada Erhan Arıklı Meclis’ten tahkim süresinin bittiğiyle ilgili açıklama yaptı. Hakem heyetinin ise bundan haberi yok.
Şirket de ‘Hakem heyeti gelene kadar yapacağım yatırımlar için bana teminat bir teminat yazacaksınız. Hakem heyeti bu giderlerin benim sorumluluğumda olmadığını söylerse bu ödemeyi bana geri verirsiniz.’ Devlet bu yazıyı alıp Savcılığa gitti. Savcılık da bu maddeleri okuduktan sonra bir kuruş bile harcanamayacağı ve teminat verilemeyeceği yönünde görüş verdi.”
“Kasım ayında skandal yaşandı”
Havacılıkta eksikliklerin yaşanmaması, tüm hizmetlerin sürdürülebilir olması gerektiğini belirten Kapısız, yatırımları kimin yapacağı belli olmasına rağmen devletin bunun aksini savunan bir sözleşmeyi imzalaması sonucu bundan yolcuların etkilenmekte olduğunu kaydetti.
Kapısız, bu durumunda KKTC’yle alakası olmayıp o hava sahasından geçen yolcuların da etkilenmekte olduğunu dile getirerek, bu hava sahasından geçen uçağın kontrolden çıkarak kaza yapabileceğini ifade etti.
Kasım ayında büyük sorun yaşandığını anımsatan Kapısız, hava sahasında 10-15 uçak bulunduğunu, iki uçağın çatışma (konflikt) durumuna geldiğini hatırlattı.
Bu uçakların müdahale edilmemesi durumunda buluşacaklarını ve ayırma limitlerinin içine gireceğini söyleyen Kapısız, havacılık kurallarına göre talimatlarını verdiği sırada cihazın çalışamaz duruma geldiğini vurguladı.
Kapısız, talimatı verdiğini ama geri dönüş alamadığını, pilotun, kendisinin verdiği talimatı doğru anlayıp anlamadığının belirsiz kaldığını belirterek, pilota seslendiğinde frekansın gittiğini de gözlemediğini kaydetti.
Kendisinin gördüğü yeri Nicosia ile Türkiye merkezlerinin de görebilmesi nedeniyle Türkiye ile telefon bağlantısı kurmaya çalıştığını dile getiren Kapısız, telefon hatlarının da kesildiğini anladığını ifade etti.
Kapısız, cep telefonunda kişisel iletişimi olan birisine ulaştığına ve onun da kendisini o sırada çalışma üzerinde olan başka birisine yönlendirdiğine işaret ederek, bunun havacılıkta bir kara gün olduğunun altını çizdi.
Böyle bir durumun 1974’te bile yaşanmadığına dikkat çeken Kapısız, böyle bir şeyin kabul edilemez olduğunu anlattı.
Kapısız, tüm bunlara rağmen Meclis’teki bir konuşmada İngiltere’den bir kuruluşun Ercan Havalimanı’nı denetleyeceği ve onay alırsa havaalanının uluslararası uçuşlara açılacağı söylemlerinin ifade edildiğini belirterek, kasım ayında yaşanan sorunun da kara kutu yoluyla görünebileceğini kaydetti.
Kasım ayında sistemde yaşanan kopukluğun sebebinin elektriklerinin kesilmesi ve jeneratörün işleve girmemesi olduğunu dile getiren Kapısız, ihtiyaç duyulan cihazın eski olduğunu ve ihtilaflı maddelerden dolayı bunların alınmadığını ifade etti.
Kapısız, havacılıkla ilgili arka planda olması gerekenlerin hiçbirinin olması gereken durumda olmadığına işaret ederek, bu eksiklikleri tamamlaması gerekenin görevli şirket olduğunu ancak devletin ihtilaflı maddeleri kabul etmesinden dolayı bu noktada kriz yaşandığını vurguladı.
Bakanın, hükümetin, bu kesimlerin çevrelerinin ve bazı basın mensuplarının yeni yapılan bir binada eksiklik yaşanmasını doğal karşıladığına dikkat çeken Kapısız, bunun bir cehalet göstergesi olduğunun altını çizdi.
Kapısız, sendikacılığı bırakarak muhalefet partisi gibi bu keşmekeşlerle uğraşmak zorunda kaldıklarını belirtti.
“Yeni pist sorunlarla boğuşuyor”
Aynı sebeplerden dolayı yeni piste meteorolojik cihaz getirilmediğini kaydeden Kapısız, getirilen mobil meteorolojik cihazın da belli başlı görüş bilgileri veremediğini söyledi.
Kapısız, eski pistte bunları sunan cihaz bulunduğunu ancak yeni pistte böyle bir imkanın söz konusu olmadığını dile getirerek, “Pilot piste inecek ansızın meteorolojik bilgi eksikliğine uğruyor. Bekle diyoruz. Eski pistin kontrolünü yapıyoruz. Eski pistte her şey tamamsa eski piste gelmesini söylüyoruz. Gelir eski pistte iner. Eski pist ile yeni pist arasındaki bağlantı yolları tamamlanmamıştır. Pilot, indikten sonra dolaşır ve diğer piste gider dolaşıp meydana gelir bu sırada ikinci uçak da onu bekler” dedi.
Yeni meydana geçildiğini, binaların boyandığını, aydınlatmaları güzel durumda olduğunu ifade eden Kapısız, aynı zamanda eski pistte üç trafiğe hizmet verilebilirken bunun bire düştüğünü anlattı.
Kapısız, verimliliğin azaldığına, masrafların arttığına, işletim kullanım kolaylığının düştüğüne işaret ederek, böyle sorunlar yaşanacaksa yeni meydana neden geçildiğini sordu.
“Bakanlar Kurulu, bakana lisans verme yetkisi sundu”
“Dilsiz ve sağır” rolü oynayan yöneticilerin sürekli seçildiğini belirten Kapısız, yetkililerin usulüne uygun davranmadığında cezalandırılmadığını kaydetti.
Kapısız, yetkililerin kendileri dinlememesinin sebebinin de bu olduğunu açıkladı.
Sistemin tamamen yanlış olduğunu dile getiren Kapısız, bu kadar eksiklik olan yere çalışma izni ve lisan verilemeyeceğini ifade etti.
Kapısız, bu alanın lisanslandırılmasının da Lisanslandırma Kurulu’na ait olduğuna işaret ederek, bu Kurulun da Sivil Havacılık Dairesi Müdürü başta olmak üzere birçok teknik dairelerin müdürlerinden oluştuğunu açıkladı.
Lisanslandırma Kurulu’nun bu alana lisans vermediğine dikkat çeken Kapısız, Bakanlar Kurulu’nun tüzüğü düzenleyerek Lisanslandırma Kurulu’nun altına “Bakan, 6 aylığına lisans izni verebilir” ifadesini eklediğini söyledi.
Kapısız, bakanın lisans vermeye yetkisi yasal değilken yapılan tüzük değişikliğiyle bunun yasallaştığını belirterek, yeni pist yerinde elektrik planlamasının da olmadığını kaydetti.
Yeni pistin inşaat elektriğinden yararlandığını ve bunun daha pahalı olduğunu dile getiren Kapısız, Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu (KIB-TEK) tarafından belirlenen ücretten azının verildiğini ifade etti.
Kapısız, KIB-TEK’in devlet eliyle zarara sokulduğuna işaret ederek, bunların sorgulanmadığını vurguladı.
Kapısız, bu meydana iniş yapılıp yapılamayacağının tartışılır olduğunu söyledi.