Günlerdir ttatil sonlandı. Uzun günler adeta dondurtulan yaşam ansızın aralandı. Brakılan yerlerden tatil sonrasına yansıyan sorun kadar, tatil döneminde de resmen güncelleştirilen konular da gerçekleşti. Ben de tatili Lefkoşadan Karpaza, Mağusadan Omorfoya varan geniş yerlerde dostlar ile tanıdıklarla karşılaşacak derecede geçirdim. Fakat, adı bayram olsa da sorunların ağırlığı adeta sarsıcı biçimde hissediliyordu. Bu arada kimi bildik kişiler de tatili tatil ile taşlandırdı. Ama her zamanın kaderi olarak tatil sonlandı. Hem de yeni hafta başı Pazartesi günüyle birlikte.
Güne gözlerimizi aşmadan ön çeki günleri şöyle bir düşündüm: klasikleşen tutumum değişmediydi. Bulabildiğim kanalardan yine de günlük gazeteleri takip ediyordum. Okumam ise her arada deyerlendiridiğim önemli bilgilenme beyin yükleme dönemimdi. Fakat tuhaflık üstüne tuhaflık gibi adeta memleket algı oyunlarıyla insanları ilgilenmemeğe çekişleri de yeniden öğrendim. Hani BRT denilen kanal utanmasa Ersin ve Ünalın elbet elçi ve Zorlunun tuvalete girip yaptıkları işlemi daha ekranlara taşıyacak derecede habercilik yapıldı. Birçok tanık olduğumuz olayı nerede ise sıfır derecesine taşıdılar. Bir noktaya parmak basmadan olmaz: önemli BRT izlediğim konulardan biri dahan kalkarken ki basın özetiydi. Öyle bir özet verdiler ki örneğin Avrupanın iki gün bir ünüversite mahşetine hiç dokunmadılar. Gazeteği okumadan geçti. Böylesi kopuş ve resmi algı esirliği de izlemek zorunda brakıldım. Çünkü sağolsun öteki muhalif medya resmen tatilde. Hat da gazete dahi çıkarmayanlar oldu. Donuklaşma muhalif alanda birbaşka yaşatıldı. Sanki dünyada hiçbir gelişme yok,
Miçte sadece resmi zevatın nerede ise tualet eksenini dahi yayınlayacak “önemli habercilikle” ne yazık yaşadım. Türkiye medyası ve ötekiler elbet öyle değildi. Bunu da ekleyelim.
****
Sabahleyin yeni hafta ile tatilin sonlanma zamanıyla gözlerimi açtım. Sanki o günler yaşanmamış ve hayatımızdan çalınmış gibiydi. Bunlar birden daha duyulmadan beynimde canlandı. Brakılıp brakılanlar, bayramda olanlarla adeta bir yumak halindeydi. Öreğin bayramın başında denecek günde resmen tatil havasında Türkiyeye girmek isteyen Evrin Hıncal Türkiyeye sokulmadı. Yine hafta sonu iyice tatil modu dondurturken, iran İsrail ekseninde Ortadoğunun önemli coğrafyasını kaplayacak şekilde, havada dron siha ve füzeler uçuştu. Bir işimize gelinde AB ve Ortadoğu etkilerini konuşuruz. Son gelişme adeta Kıbrıs gerçeğini ve bizim gerçekle değil de algıyla ezberci oluşumuzu da kanıtlıyordu.
İranın göndrediği dronları ve füzeleri etkisiz hale getirme adına hem de israile destekli Ağroturdan uçakların kalkıp müdahale etiği bilgileri de dünyada yer aldı. Ama şanlı K. Kıbrıs tatildeydfi. Birçok konuyla alakalı ülkede acil toplantılar yapıldı. Güney Kıbrıs dahil. Ama şanlı demokratik, egemen eşit devletimizde gık çıkmadı. Hem tatil havası vardı hem de Türkiyeden açıklama gelmediydi.
Ama ekranlarımız kimisi tatilde kimisi yüce makamcılarımızın lafazanlıklarıyla oylanıp duruldu. Haydi dedik ya, tatildeymişler: beyinleri dolu doluydu. Pazartesi günü ise “Yüce Meclis toplantısı” vardı. İster koltuk sahibi ister revsatlı muhalefetin elbet diyecek sözleri olmlalıydı. Ne yazık olmadı. Doğrudürüs açıklama falan beklemedim ve olmadı. Nede olsa artık beyin alanı daraltıldı ve teslimiyet resmen ayuka çıktı. Oysa sayın Tatar, Töre veya muhterem Metin bey şöyle deme şansları vardı: “Türkiyenin sayesinde böyle saldırılardan da kuyrtulduk”! nede olsa teslimiyetin söylem şekline de uygundu. Olmadı.
Hep anlatırdık: ben bu oluşumla yetmişsekiz yılında Cin lakaplı arkadaşımla Ortadoğu ünüversitesinde Stratejik sömürge seminerini de verdim. Önemli araştırma yaptım. Araştırmanın en can alıcı konusu da ingiltrenin adadaki üstleri ve kulanım şekliydi. Hala günümüzde kulanılan ezber ise “Kıbrısın Ortadoğu rüzgarından etkileneceği” ezberi de var. Ortadoğu Proesiyle başlayan sürecin Kıbrısı da vuracağı hep vurgulandı. Ama öyle bir teslimiyet ile hiçeleştrildik ki önemli iranın israile karşı gönderdiği füzeler ve Kıbrıstan da kalkan uçakların İsrail lehine kulanılmasına gık çıkmadı…
Evrim konusuna fazla deyinmeyecem: çünkü tekrarlar iki önemli sonucu yerleştirdi: ne genel tepki oluyor, nede destekleyen çıkıyor. Önemli kesim sesiz. Normalin de gerisine gelindi. Ama genel TC politikası olarak K. Kıbrıstaki belirli düşüncedeki insanı hem de kanıtını brakın kimisinin Türkiye rejimini bize karşı savunma noktasında olmasımdahi insanlarındüşündürtmeye yetmiyor. Meclis muhalefeti mi kararı alana değil de hiçeleşen koltukçulara sorarak oyalama dersine çalışmaktadır. Nede olsa sırayı hala bekliyorlar. Saray ve öteki koltuklara gelmek için önce iyi işbirlikçi ve trbiyeli olmaları şarttı.
Tatil öncesi olan önemli olay nekadar yumuşatmaya çalışsalar da sahte diploma ve bağlantılı gelişmelerdi. Herkesimin önemli kısmı YÖK olayı ile artık konunun kapanma dönemine soulduğu inancına kapıldı. Doğrusu, yalnılma şansları da giderek sıfırlanıyor. Hele olayınn açık itirflara rağmen tek ünüversitede ve dar kessimde tutulması da önceki deneyimleri de hatırlatıyordu. Sadace baş makamcı üstelin Jet, Adapas, ihalesiz yakıt uygulamaları bunu hatırlatmaya yetip ve artıyor. Benim gibi bazı jişilerin ek olarak doksan dönemi lise sahte diploma yaşananı da eklemesi, olaylardaki bakışı etkilemektedir. Zaten YÖK de epey sabıkalıydı. Boğaziçi ünüversitede hala yaşananlardan, ilahiyatçıların değişik ünüversitelerde dekan oluşu ile en acısı ünüversiteden atılan akademisyenlerin suçsuz olmalarına rağnmen işlerine dönememesi, tüm bunlar duruma yaklaşımda önemli birikimlerdir. Gerçi anamuhalefet nlideri sıkılmadan YÖK denetimli başarı beklemesi de ironinin paradoksal dönüşümünden başka bir gerçek anlatamamaktadır.
Kısaca, tat,l sonlandı. Artık sansürlü olsa da konuşulacak durumlar ortaya serildi. Ama bayram öncesi şu Amerika seyahatnamesi ve iki toplumlu fiyasgo gelişmesi nedense hiç karşılık bulmadı. Mektupçu zıplayanların mektubu da karşılıksız kalmış gibidir. Türkiye medyası ise ikili kısgaçta: hem seçim sarhoşluğu hem de yeni gelen dalgaları nasıl durdurma derecesinden sarsılarak savrulma durumundadır. İrandan israaile misilleme gelirken diplomatik kuralların önemini de dayatırken, Ortadoğu da gelecek endişesinde hamleleri bekliyor. Elbet bizde pek konuşturulmayan Türkiyenin de Suriye ırak hesapları da var. ama hiçbirşey şu sonucu değiştirmiyor: tatil sonlandı.