iktibasSerdar M. DeğirmencioğluSavaşı ve işgali reddetmek - Serdar M. Değirmencioğlu

Savaşı ve işgali reddetmek – Serdar M. Değirmencioğlu

Orjinal yazının kaynağıevrensel.net

Ben Arad 18 yaşında. 7 Ekim sonrasında İsrail’de siyasi nedenlerle askerliği reddeden üçüncü genç. O da Tal Mitnick ve Sofia Orr gibi yargılandı; 20 gün askeri hapis cezasına çarptırıldı ve hapse konulacak. Bu ilk cezası ve yeniden ceza verileceği kesin. Tal üç kez, Sofia ise iki kez hapis cezasına çarptırıldı.

“İlkelerim için bedel ödemeye hazırım,” diyen Ben Arad ile yapılan ve 972 Magazin sitesinde 5 Nisan tarihinde yayımlanan söyleşiyi sizler için biraz kısaltarak Türkçeye çevirdim.

***

Ben vicdani reddin konuşulduğu bir ortamda büyümedim ama eleştirel düşünen ve her şeyi sorgulayan biri olacak şekilde yetiştirildim. Herkesin askere gittiği bir aileden geliyorum. Benden iki yaş büyük olan ağabeyim şu an orduda subay. Birçok arkadaşım asker. Etrafımdakiler askerliği reddetme konusunda benimle aynı fikirde değiller ama bazen kimi noktalarda anlaşıyoruz. Etrafımdaki insanların çoğu kararıma saygı duyuyor; doğru olduğunu düşündüğüm bir şey için savaşmamı ve ilkelerim için bedel ödemeye hazır olmamı takdir ediyor.

Önce işgali sorgulayan ve ancak ondan sonra kapitalizm ve sömürgecilik gibi küresel meseleler hakkında düşünmeye başlayan çoğu İsrailli solcudan farklı bir yol izledim. Küçük yaşlardan başlayarak küresel ısınma ve çevre konusunda çok kaygılanıyordum. Bu düşünceler beni antikapitalist bir ideolojiye götürdü; o da beni sömürgecilik karşıtlığına ve oradan da işgale karşı mücadeleye taşıdı.

Savaştan önce zaten askerlik yapmaya uygun olduğumu düşünmüyordum, ancak çok fazla gösteriye gitmedim ve eylemlere katılmadım. Savaş başladıktan sonra kendimi harekete geçmek zorunda hissettim. Bunu yapmanın hem kendime, hem de dünyaya bir borç olduğunu hissettim.

Hamas saldırısının vahşeti, barış ve ortak bir gelecek umudunu ortadan kaldırmaya yönelikti. Bu saldırının İsrailliler üzerindeki etkisi hâlâ güçlü. Pek çok insanın 7 Ekim ardından ilk tepkisi, Hamas’ı güç kullanarak yok etmekten başka çare olmadığını düşünmek oldu. Bunun bir tür çelişki olduğuna inanıyorum: Şiddetin güç kullanılarak yok edilebileceğine inanmıyorum. Saldırılar ve kara harekatı Gazzeliler için sadece acı bir gerçeklik yaratır, açlık ve hastalık yayar. Bu da sadece Hamas’a verilen desteği büyütür; kaybedecek hiçbir şeyi olmayan yeni nesiller üretir. Gazze’nin işgali ve buna karşı verilen direniş sadece şiddet döngüsünü güçlendirir. Terörizme karşı mücadele siyasi bir mücadele olmalıdır.

Ben aslında kimseyi askerliği reddetmeye çağırmıyorum. Vurgulayabileceğim tek şey var: İnsanların algılarını incelemeleri ve sorgulamaları; mümkün olduğunca eleştirel düşünmeleri gerek. Askere gidenler, bunun anlamı ve önemi hakkında derinlemesine düşünmeye çalışmalı. Bence askere gitmek siyasi bir eylem. Ama insanlar bunu böyle görmüyorlar. Askere gidiyorlar çünkü yasa böyle, çünkü zorunlu askerlik var. İnsanların eylemlerini ve algılarını çok dikkatli incelemelerini istiyorum.

Askerliği reddetmem dayanışmanın bir ifadesi. Gazzeliler ve genel olarak Filistinlilerle dayanışma içinde olmamız gerektiğini düşünüyorum. Barışa ancak gerilimi düşürmek ve yan yana durmak için çalışırsak ilerleyebiliriz. Bu çaba olmadan ilerleyemeyiz.

Şu anda toplumda bir yabancılaşma olduğuna kuşku yok. Var olan ortamda halkın duymayı reddettiği terimlerle konuştuğunuzda örneğin Gazze’de öldürülen 13 bin çocuktan bahsettiğinizde bu bir yabancılaşma hissi yaratıyor. Ben, zulüm görmek veya hapis yatmaktan çok bundan korkuyorum.

Şu anda hapiste olan retçilerden Sofia ile hapishane deneyimi ve reddine yönelik tepkilerle nasıl başa çıktığı hakkında konuştum. Birisi ona çözüm olarak ne önerdiğini sorduğunda nasıl yanıt verdiğini sordum. Bu biraz zor bir soru, çünkü savaş sona erdiğinde ne olması gerektiğini hayal etmek çok fazla hayal gücü gerektiriyor. Sofia, biz gençlerin her şeyden haberdar dünya liderleri olmadığımızı ve sadece kısıtlı bilgimizle konuşabileceğimizi söyledi. Olası çözümleri düşünmek için önce savaşı durdurmalı ve bugünün ötesini görmeyi zorlaştıran sisi ortadan kaldırmalıyız.

Hapse giderken Otomatik Portakal kitabını götürmeyi planlıyorum. Umarım izin verirler, çünkü şiddet içerikli bir kitap ve bu yüzden el koyabilirler. Bunun dışında Komünist Manifesto, felsefe kitapları ve çok sayıda CD (Pink Floyd, biraz Beatles ve Radiohead) götüreceğim.

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin