Bazen yaşadığım paradoksal normaliğe yeniden ulaştım. Emekli olmam nedeniyle zaten tatildeğim. Bu defa tatildeyken, birden ilan edilen başka tatil ile birlikte yaşar halde kendimi buldum. Bayram nedeniyle bazı günler daha katılarak ülkemiz hafta sonuna girerken, ayni zamanda kamusal alan çalışanları da tatile girdi. Halbuki basit deyim ile “deliye hergün tatil” modundaydım. Ama ilgili tatil ilanları dahi bizde riski olmadığı için, sistemi sorgulamadığı nedeniyle kolayca lafazanlık konuşmalarına da katıldı. Ama resmi tatilerin bizde önemli bir sosyal katgısı var: birkez, gündemden kopuyor. Siyasal hayat donduruluyor. İlişkiler birbaşka haline sokuluyor. Kopulan dünya ile yine tatil bitişi buluşma niyeti adeta resmileştirildi. Hele de adı bayram da olunca, artık zorunlu olmadıkça herşeyden kopulur. Hat da tatil hemen öncesi olan olayların “olumsuz olanları elbet” dondurtma tatili sonucu unutturulur. Hafıza kaybının kolaycuğı oluşur. Tatil bitip de normale gelince de sankilerle hiçbirşeyn olmamış modunda başlanmaya çalışınılır. Bazıları başlangıç sendromu dahi ifadesine sarılır.
İkili tatil dönemini yaşıyorum. Haftaya girdik. Önemli bir hafta gibiymiş. Ama tam aksi: dondurtma ve gündemden nkopma dreceleri oluşturuluyor. Çok canlı brakılan konuların tam da durdurulma freninin sırası geldi. Herhalde yeniden tatilden çıkarken Cevdet beyin adamızdaki ziyareti ve nasihagları akılda pek kalmaz. Özellikle de sızan bilgilere göre ayar vermesi pek de hatırlanmak istenir. Onun için hafıza kaybı için tam zamanı. Oysa tatil verilmese yüce eclis toplanacak, makamcılar konuşacakndahankötüsü birçok adı sonradab duylacak kararlar da verilecek. Ama resmi konuşma fırsatını kaybettik: Cevdet bey hem de iftar yeeğinde öyle “müjdeler” verdi ki makamcılar adeta hamasi kutsiye duasını okudular. Metin bey de bu defa arpa dağıtım hikayesini okuyordu. Ama durmadan tekrarlanıyor: “egemen ve eşit devlet”…
Ancak bir konu vardır ki taraftar olma sonucu tatile rağmen heryerde konuşuluyor. Türkiyedeki Urfadaki kupa maçında olanlar birçok insanı ikiye ayırdı. Olanı değil de tutulan takıma göre konuşmalar oldu. Hat da bazıları inanılmaz derecede sert oluyor. Fenerbahçenin maçtan çekilmesi ve Galatasarayın kupayı kazanması adeta taraftarlık fubtolunda epey tartışma getirdi. Bazı kişiler duymazlığa veya kimisi de kendince “milliyetçi KIbrslılık” oynamak istese de sonuç değişmedi.
Hep tekrarladığım gerçek tatil dahi dinlemedi. Ama siyasal yaşanmasına rağneb siyasal boyutuyla. Türkiye ngerçeğini bu defa futbolda yaşadık. Önemli deyişken boyutuyla. Çünkü şu veya bu derecenin ötesinde konuya damga vuran takımların taraftarları vardı. Sevinçlerini, yenilgilerini üzüntüyle yaşayan taraftarlar, takım tutmanın sonucu aşanan gelişmeleri de etkilenmeden edilemiyordu. Ama merakımla sorayım: kendine Fenerbahçeli diyen hem de odenli taraftar ki maçı izlemek için istanbula giden koltukçular, son olayda yapılan tutuma karşı acaba taraftar gözüyle AKP gerçeğine dek gitilermi? Bütünsel düşünme, genele ulaşma kriterinin anlamı burada gizli. Oysa hepimiz biliyoruz ki Fenrbahçe yaklaşan kupa maçında sert tutum alırken, iftar masasında hamasi koltukçu Cevdet beye alkış ve eslimiyet gösterisi yapıyordu.
Gelelim yeniden gerçeği tekrarlamaya: K. Kıbrıs Türkiye gerçeği malum. Son yapılan en basit açıklamalarla dahi nedenli sömürgeleşme yanına işbirlikçiliğin de silikleştirildiğini yaşadık. Ama ayni anda hem de Yüzüncü Süper kupa maçında Fenerbahçe sahadan çekiliyordu. Basit maç hesabı veya duygusal tepki değildi. TC siyasetinin her alanda yaşanan uzantısıydı. Federasyon gerçeği, müdahale şekileri ve bunların toplamı sahadaki numaralar artık çirkefi gizlenemez konuma soktu. Eğer olayı salt futbol değil de futbol kurumsallaşmasını ve siaysetin etkisiyle brlikte ele alırsak, siyasal Türkiye gerçeği karşımıza gelir. Zaten Yüzüncü Super Kupa daha doğrusu cumhurieytin yüzüncü yüzyıl de gerçekeştirilecek Süper kupanın macerasi da tam Türkiyelik: Atatürk kupasııj Atatürk adını sildirterek ve Sudi Arabistanda yaptırmak istenrek konu zaten çoktan siyasallaştı. Sonuçta Fenerbahçe direnmeye devam ederken, kupayı alma adına Galatasaray son halkada geri adım atı. Dahası öyle bir siyasallaşma oldu ki İstanbul belediye seçimlerinde Galatasaray yetkileri aKP adayının iftar yemeklerinde probaganda esrumanı olarak rol aldılar. Yeri gelmişken, bizin makamcılar da Türkiyedeki yerel seçimlerde hem de istanbulda AKP adayı Murat Kurunun iftar masasında rollerini yaptılar.
Tüm bunlar tatile örtülemedi. Daha doğrusu alınan birçok rol unuturuldu. Zaten sansüre çoktan konulduydu. Ama Fenerbahçenin maça çıkıp maçtan çekilmesi olayı devam etirdi. Belirtik ya futbol taraftarı olmanın kültürel gerçeği de vardır. Onun için olayın siyasi yönünü yok saysak da yine de konuşuldu. Ayrışma ile gelişmeler tartışma ve bazen sertleşerek devam ediyor. Bunlar K. Kınrısta da yaşanyor. Bazıları küçümsüyor. Hat da Kıbrıs milliyetçilikle dıştalamaya çalışıyor. Oysa önce değiştirmek istiyorsak, gerçekleri bilerek davranmak ve konuşmak şart. Türkiye gerçeğimiz var. Futbolda takım tutma tutumu da kültürleşti. Öyle kültürleşti ki parçanın boşalma dereesine dek geldi. Bunlar yok sayılamaz. Ozaman da alay edip kendince şaklabanlık yapma yerine olayın gerçeği ile anlatıp siyasal yönüyle de deyerlendirilmesini sağlamak önemlidir. Bunun da kısa alanı şu: Türkiyedeki rejimin sonucudur. Federasyonun nasıl seçilmesinden bazı kararların verilmesine dek herşey ortada. Ama tutum da tarafcıl veya bbiraz da gerçeklerden lopup kendini abartanların yaptığı gibi konuyu da küçümseme olmalıdır. Bir Cevdet beyin iftar sofrası ve bir de Fenerbahçenin maçtan çekilmesi. Size Türkiyenin spor ve Kıbrıs gerçeklerinin geniş alanını sunar. Bu olumsuzluklar da sistem devam etikçe süreceği de kaçınılmaz. Doğrultma adına önce gerçeklerle yüzleşme ve karşıt seçeneği örgütleyecek dereceğe gelerek başarma şansı vardır.
Tatil dedik. Dondurtma ve kaçış simgesini vurduk. Ama biraz düşününce, yaşananlarla tatil yapma sevdasına düşünce de pek de tatil olmadığı anlaşılıyor. Ama tatil şuna yarayacak, normal şartlara dönünceye dek çoğu unutulacak. Hepe toplama parti DP çıkışı saman alevi dahi olmadan sönüşüyle karşılaşacağız. Külenmeleri dahi bulmak zor olacak. Tatil havasının Kıbrıs versyonu da bu.