yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYaşanan tutumlara dokunma - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yaşanan tutumlara dokunma – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Sömürgelerde, faşist rejimlerde, benzer otoriter ve sömürülen ülkelerde klasik siyasal kültürleşme kurumsallaştırılır. Olanı değil de istenilen kabullendirilir. Buna uygun değişik ifadeler kelimelerle anlatılıp olayın simgesi haline getirilir. Grçekler değil de istenilen hegemıonya idolojik kulanım yaygınlaştırılır. Böylelikle bilimden koparılarak, gerçeklerden uzaklaştırılarak, rejim kendini yeniden üretme aygıtlarını da kültürlerle oluşturur. Bu davranışlar yaygınlaşıp kurumsalaşır. Örgütlenip merkezi hale sokulur. K. Kıbrıs da kendi yaşam gerçeği sonucu özellikleri de taşır. Onlarla siyasal yapı kültür olguları oluşturur. Öyle oluşturur ki giderek sistemin de ifadesinin olmazsa olmazıdır.

Mış gibi kavramı yaşanan gerçeğin ifadesidir. Yokn olduğu veya olmayan bir olguyu varmış gibi gösterip olduğu inancını yerleştirir. Davranış gerçeklere göre değil de istenilen sistem anlayışıyla oluşturulur. Uçurum kopukluklar oluşur. Buda sistemin kültüründen siyasetine her alanda aegemen olur. Sanırım sadecce son atanmışların atanma şekli ve sıkılmadan “egemen ve eşit” ikilemi bununn en kolay anlaşılacak yaşananıdır. Değişik çevrelr bunu bilse de sırf kültürel kabul, çıkar sağlama ve karşı çıkmanın bedeli nedeniyle hala bağımsızmış davranışı veya demokratlık havariliği havada uçurulmaktadır. Ayni şekilde en üsten başlayan hem de kendi yasal kurallarına aykırı durumlar yaşanıp normalleşirken, tutup da hukuk ve adaletle kelimelerle karşımıza gelmeleridir.

Bu sömürge tipi yaşamda, üstüne ilhaklaşma geleceği olasıığını yapılanışı da konulan yerde yaşamanın da bakışlarda faydası bu. Nitekim yaşarken şu sonuca da ben geldim: “sanırım” kelimesi gayet kullanışlı düşünce kaçışı haline de geldi. Aşağda anlatacağım konu buna gayet uygundur. Ama geneli onca gerçek karşımıza gelirken, hala bunları yok saydırtma kelimelerinden biri de sanırımdır. Çünkü ya imkar edip kaçmanın aracıdır veya bazı damıtmalarla konuyu saptırıp yapılanın özünden kaçırıoılmasını sağlamaktadır. “nmutlaka bir şey  yaptı veya bizim bilmediklerimiz var” sığınma esrumanları rövençtadır. Yaşanandan kaçışta kendi düşünce sağtırmanıza sanırım kelimesi de oldukça güel yere yerleşir.

Şimdi gelelim son günlerin örneğine. Yine Türkiyeye giden bir yurttaşımız Türkiyeye sokulmadı. Malum gerekçeği artık yazmayacam. Çünkü, somut içeriği var. Yapılanı örtme ve tılsım koyup birilerine hitap edilecek şu güvenlik milli kelimeleri oturtuluyor. Gerçek olan sokulmayan insan dahi neden sokulmadığını bilmeyecek. Bilmeyecek de gösterilen bahaneyle belirli kesime dilediği sanırım cümleleler kurmasında yardımcı olacaktır.

Evrim Hıncal Türkiyeye girmek isterken sokulmadı. Fazla düşünecek değilim. Ama şunu eklemek şart: ülke TC sömürgesi olmasa son atamalar gibi ilhaklı yapılanış üst düzeye gelmexe, başta medya ve partiler ayağa kalkacaklardı. Benzeri var. Dünyanın hem de bizden daha net bağımlı yerler dahi sömürge efendinin ülkesine vatandaşını sokmayınca, sorgularlar. Gazeteler mahşete medya ise ilk haber sutunundann verir. İnanmayan bu konudaki tüm bize yakın ülkelerin durumuna baksın. Hat da bizden daha da geride olan bir dönenmin ırkçı Güney Afrika rejiminin uydu Sisgay gibi örnekleri incelesinler. Yazdığım örnekleri hep karşılarında bulacak. Hat da örneğin Sisgayda resmi sömürge polis komutanının dahi isyanına raslayacaklar.

Ama burası K. Kıbrıs.. tepkimi, bazı çevreler olmasa kimse duymayacak. Onca medya ve gazete haberi hemen hemen hiç vermedi. Daha önceleri de K. Kıbrıstan bazı kişiler Türkiyeye sokulmadı. Ayni gerekçelerle. Üst birokrat, yazar gibi önemli kesimlerden gelen kişilerdi. Ama bu dahi dikati yoğunlaştırmada yetmedi. Daha pişkinliği, bu insanlrı tanımayan ama yalakalı eksenli veya ilgisiz kişiler sıkılmadan “mutlaka bir şey yaptılar. Durup dururken Türkiye neden sokmasın” diyecek derecede gerçeklerden kopuşlarını görüyoruz. Koltukçular mı.: hep tekrarladık. Kimisi atanan, kimisi Antalya toplantısına çağrılarak partisinden de habersiz koltuğa oturtulan efendiler, neden ses çıkarsınlar. Öteki kesimler de saptırma silahını zaten buldu: konu eğer gündemde yer buljursa, seslerini de cıyaklaştırarak “hükümrt” deyip, sanki muhalefet yapmış havasına girecekler. Türkiye gerçeği ve ordaki rejimin klasik uygulama olmasına deyinmeyefcekler.

Bir kişi daha Türkiyeye sokulmadı. Gerekçesi tabusal hamasi havadan bir name. Ama K. Kıbrısta hala konu gündem değildir. Artık normal yyolculuk hhaline gelen gidiş gelişlerde dahi TC yetkililerine konuyu soran da yok. Buraya gelip bize demokrasi ve hukuk dersi de veriliyor. Hele adiyaman katliyamında güvenilen adaletin ne olduğu lafları hala uçuşuyorsa, gerçeklerden epey uzaktayız.

Aslında Türkiye Kıbrıslıları sokama tutumuna pek baş vurmazdı. Üstelik Türkiyeye karşı olunan kimi kesimler dahi pek az bu davranışa tanık oldular. Oysa son dönemlerde Türkiye rejiminin geldiği aşama nedeniyle bedeli buraya da yansıdı. Ama mış gibi yaşamaya devam edildi. Hele arada Tufan yasaları da içsel hukukta sömürgeciliğe ilaç gibi geldi. Bu koşulalrda Türkiyeye sokmama başladı. Üstelik bir kısmı bizi eleştirip Türkiyeye dokunmayalım diyen kişiler de var. Ama demek ki birgün gelir ifadesi K. Kıbrısta da yazılıyor.

Son Evrim Hıncal olayı K. Kıbrısta birkaç çevre dışında ses getirmedi. Üstelik tam da bu uygulama olurken bizim işbirlikçi koltukçular hamasi hava kesip egemen eşitdir arabeski cihatçı makamından okuyorlardı. Değişmeyen gerçek, yolcu yolundaydı. Birçok insan Türkiyeye gitmekten korkuyor. Öyle kötü ki kimlerin yasaklı ve neden bu listeye konulduğu hiç bilinmiyor. Bilinmeyen ise korku ve şüpe yaratmaya da daha rahat koşul hazırlar. Hele son dönemki engelerdeki bazı isimleri görünce, bir zaman bizi Türkiye ile uğraşmayan kesimden olması da acı paradoksal yaşanandır.

Kısaca, biz konuşmasak da unutsak da bahanelerle süslesek dahi gerçeke değişmez. Üstelik bazen ööyle yerden vururki demeğin gitsin. Kimisi Türkiyeyi soyutlayıp hükümet muhaliflik le konuyu saptırır. Maymunlar hikayesini hatırlatır. Ama bir başka maymun hikayesi de var: gerçekleri değil de gerçekleri örtmek için oynatılan maymunlar var galiba bizim işbirlikçi oyun listemiz epey kabaracak. Olan ise ortak denilen Kıbrıs veya Kuzey Kııbrııs hat da hamasi kjulanımlı Türk ifadeleri dahi ortak payda kuramadı. Coğrafi ortak davranma çok uzak. Böyle olunca da sömürgeci dilediği gibi sahneye oyun koyma kolaycılığı var. Şüpe ve korku da olunca son başlanılan Türkiyeye sokmamalar da gayet sesiz halde devam eder. TC muhalefeti de konu sanki yokmuşçasına uymaya devam. Bu yol ile de gelecek taşları da örülüyor. Haydi kolay gelsin.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin