Yolsuzluklar son dönemde ülke gündemini oldukça meşgul eden konulardan biri. Sorunu çözebilmek, çözümü için önerilerde bulunabilmek için sorunu iyi analiz etmek şart.
Peki yolsuzluk nedir?
Yolsuzluk, görevde olan veya kamusal yetkilere sahip olan kişilerin, kendi kişisel çıkarlarını veya başkalarının çıkarlarını korumak veya artırmak amacıyla yasa dışı veya etik olmayan yöntemlerle hareket etmeleridir.
Temelde, yolsuzluk, güvenilir olması beklenen bir görevin veya pozisyonun kötüye kullanılmasıdır.
Yolsuzluk, çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir.
Rüşvet, bir kişinin resmi bir işlemi hızlandırmak veya etkilemek için para, mal veya hizmetler vermesi veya kabul etmesi şeklinde gerçekleşebilir.
Nüfuz ticareti veya kayırmacılık, bir kişinin resmi görevlerini kötüye kullanarak veya pozisyonunu kullanarak kişisel kazanç elde etmesidir.
Yolsuzluk ayrıca kamu fonlarının kötüye kullanılması, sahtekarlık, dolandırıcılık ve yetki istismarı gibi şekillerde de ortaya çıkabilir.
Yukarıdaki iki paragrafı okurken içinizden “işte bu bizim ülkenin yönetim biçimi” dediniz mi? Ben yazarken dedim maalesef…
Yaklaşık on gündür, on farklı Avrupa ülkesinden, kendi ülkesinde yolsuzlukla mücadelede aktif rol üstlenen profesyoneller ile birlikte Amerika Birleşik Devletleri‘ndeyiz.
Bu on günlük süreç içerisinde hem Avrupa ülkelerinden gelen bu profesyoneller ile hem ABD’nin çeşitli devlet kurumları ve sivil toplum örgütleriyle ile yaptığımız görüşmelerde hem de gün içerisinde yerel halktan bireyler ile fırsat bulduğumuz sohbetlerde gördüğümüz şey aslında yolsuzluğun ayrım yapmaksızın neredeyse her ülkede az veya çok var olduğu gerçeği oldu.
Bizi onlardan ayıran ve üzücü olan esas fark ise; Onlar güçlü bir devlet yapısı, güçlü bir yasal mevzuat çerçevesinde, bağımsız kurum ve kuruluşlar ile bu yolsuzlukların üzerine gidip, mücadele edebildiğini, yeri geldiğinde devlet başkanlarının yasalar önünde hesap verebildiğini, halkın ise devlet yetkililerinin bu yolsuzluklar ile adının anılmasından utanç duyduğunu, bundan utana sıkıla bahsettiğini görmek oldu.
Örneğin, eski ABD Başkanı Trump‘ın başkanlık dönemi boyunca ve sonrasında birçok tartışmalı durum ve yolsuzluk iddiasıyla karşı karşıya kalması, bunlar arasında, vergi kaçırma iddiaları, seçim hileleri ve çeşitli ticari faaliyetleriyle ilgili yasal soruşturmalar bulunması bunlardan yalnızca biri…
Ülkemizde yaşanan onlarca yolsuzluktan dolayı hiçbir yetkilinin yüzünün kızarmaması, istifa edecek erdemi dahi gösteremiyor olması ve nüfusun belli bir kesiminin bu durumu yadırgamaması ve hatta bu yolsuzluklardan nemalanıyor olması ise konunun bizim açımızdan utan verici kısmı maalesef.
Yolsuzluk, bir toplum için derin ve geniş kapsamlı etkilere sahip bir sorundur. Bu sorunun, toplumun yaşamına ve ülkenin genel yapısına olan etkileri ise oldukça çeşitlidir.
Yolsuzluk, sadece birkaç bireyin değil, aynı zamanda toplumun ve ülkenin genel refahını da etkileyen ciddi bir sosyal ve ekonomik sorundur.
Yolsuzluk, kaynakların kötüye kullanılmasına, ekonomik adaletsizliğe, kamu hizmetlerinin kötüleşmesine, siyasi istikrarsızlığa ve toplumun güvenini sarsmaya neden olabilir.
Bu nedenle, yolsuzlukla etkin bir şekilde mücadele etmek, toplumun refahını artırmak ve demokratik kurumların güçlendirilmesi için kritik bir öneme sahiptir.
Bunların neredeyse tümünü ülkemizde de yaşadığımızı söylemek abartı olmasa gerek.
Sonuç olarak, yolsuzluk sadece bir ekonomik sorun olarak değil aynı zamanda toplumun genel yapısını ve vatandaşların yaşamını derinden etkileyen bir sosyal sorundur. Bu nedenle, yolsuzlukla mücadele etmek ve şeffaflık ile hesap verebilirliği artırmak, toplumun refahı ve ülkenin kalkınması için hayati öneme sahiptir.
Bu noktada gerek AB Ülkelerinin gerekse ABD’nin izlediği yol ve kullandığı enstrümanları ise bir sonraki yazımda detaylıca ele alarak sizlerle paylaşıyor olacağım.