Celal Başlangıç Türkiye’nin yakın tarihine derin izler bırakan en önemli gazetecilerden biri olarak bilinir. 12 Eylül sonrası kısaca “bölge” olarak anılan Güneydoğu Anadolu bölgesinde insan hakları ihlallerini Türkiye gündemine taşıyan gazeteci oldu.
Bunların başında da “Cizre’nin Yeşilyurt köyünde insanlara dışkı yedirilmesi” haberi gelir. Cumhuriyet tarihinin kara sayfalarından biriydi. 1989 yılının 14-15 Ocak gecesi yaşanmıştı bu korkunç olay… Celal o tarihte Cumhuriyet gazetesinin yazı işleri müdürü idi.
∗∗∗
Celal Başlangıç 1956 yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Ege Üniversitesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Yüksek Okulu’ndan 1978’de mezun oldu. Gazeteciliğe öğrenciyken 1975 yılında Ege Ekspres gazetesinde başladı. Sırasıyla Demokrat İzmir, Politika ve Cumhuriyet’in İzmir bürosunda çalıştı. 1981’de Güney İller Bürosu (Adana) Temsilcisi oldu. 1984’te de yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Başlangıç, Evrensel gazetesinin kurucu genel yayın yönetmenidir. Daha sonra Radikal gazetesinde yazdı. Son olarak Artı Gerçek haber sitesini ve Artı TV haber kanalını kurdu.
Celal’in meslek kariyeri her ne kadar üst düzey görevlerden geçtiyse de o hep “muhabir ruhu” ile çalıştı; haberlerini, röportajlarını bu çerçevede okurlarına ulaştırdı.
Gazetecilik üzerine yazılan metinlerde sıkça yer alan bir saptama vardır:
– Gazeteci tarihin tanığıdır!
Geride bıraktığımız 20. yüzyılın son çeyreği yazılırken “bölgede” olan bitenleri araştıranlar, Celal Başlangıç’ın, “Tel Boyu İnsanları”, “Ölüm Kuşun Kanadında”, “Korku Tapınağı” kitaplarında bulacaklardır aradıklarını… Sonradan üzerinde çalışmış olsa da onların büyük çoğunluğu Celal’in telefonla yazdırdığı “bölge” haberlerdir.
∗∗∗
Celal Başlangıç ile yollarımız toplumsal olayları izlerken sıklıkla kesişiyordu. 1993 yılında Milliyet Bağcılar’a taşınıp da Celal de Radikal’e gelince neredeyse her habere birlikte gider olmuştuk. Bunların başında da Metin Göktepe Davası’nın Afyon’daki duruşmaları vardı. Dava Metin’i öldüren polislerin mahkûmiyetiyle sonuçlandıktan sonra onunla birlikte “Göktepe Gazetecilik Ödülleri” komitesinde yer aldık. İlk ödülü de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nail Güreli’ye Celal vermişti.
Celal’in babası Kemal Başlangıç, Avrupa’da şöhretli bir sirk yıldızı idi. Üç ayrı cins ayı ile gösteri yapıyordu. Türkiye’ye geldiği bir zamanda onunla röportaj yapmıştım. Celal de yanımızdaydı. Bir soru da Celal’e sordum:
– Sen de baban gibi bir iş yapmayı hiç düşünmedin mi?
– Türkiye’de gazetecilik yapmak, yırtıcı hayvanlarla gösteri yapmaktan daha tehlikeli değil mi?
Kısacık kara mizah cümlesiyle Celal, çabuk okunan bir kitap yazmıştı.
Babasıyla bir meyhanede konuşurduk. Kemal Başlangıç bir kadeh kırmızı şarabı bütün yemek boyunca bitirememişti. Sorunca da “Ben içki içmem” demişti. Bu diyaloğun arasına Celal girdi:
– Babamın Tekel’e olan borçlarını ödemek için ben bu kadar çok içiyorum!
Celal Başlangıç, Aziz Nesin’in tam tersiydi. Aziz Abi yazılarıyla güldürürdü ama yanında olanları tedirgin edecek kadar ciddi biriydi. Celal ise yazılarıyla katiyen paralel olmayan bir mizahi damara sahipti.
Kendisiyle de çok dalga geçerdi. İki kişinin öldüğü bir otomobilden ağır yaralı olarak sağ çıktığında “Merak etmeyin” demişti:
– Kötülere bir şey olmaz!
Biz biliyorduk ki Celal hem iyi bir gazeteci hem de çok iyi bir insandı. Şimdi onu bu sözlerin hatırlatsam “Siz haklıymışsınız” diyebilir. Çünkü 60’lı yaşlarını bitiremedi.
Hiçbir çabası boşuna değildi. Gazeteciliğin en parlak örneği oldu. Giderken de çok anlamlı bir günü seçti:
– Celal Başlangıç Dünya Basın Özgürlüğü Günü olan 3 Mayıs’ta veda etti!