Kolay değil: bir olayı tam bininci sayısına ulaştırmak. Üstelik basit gelişme değildir. Riskleri olan, birçok baskı yasakla da yol devam etme gerçeği de vardır. Cumartesi Anneleri yaklaşık otuz yıldır kayıp evlatlarını arama eylemleri yapıyor. Etkinlik Galatasaray meydanında yapılıyor. Daha gerçeği yapılmaya uğraşılıyordu. Yasakları yaşadılar. Dövülüp yerlerde sürüldüler. Ters kelepçelenmede yaşlı kadınları yerlerde sürünürken gördük. Ama, sonuçta bininci etkimliğe de geldiler.
Amaçları gayet insaniydi: oniki eylül cuntasıyla başlayan kayıplarının kemiklerini istiyorlardı. Adaletin uygulanmasını talep ediyorlardı. Her hafta bir kayıbın resmiyle yakın yaşadıkları anlatılıyordu. Ama buna dahi dayanamayan devletin de kendisini buluyorlardı. Dövüldüler. Yeri geldi yasaklandı. İnsanların evlatları veya yakınlarının aranmasını suç ve yasaskla karşılama dönemleri gelip geçti. Dönem oldu ara vermek zorunda kaldılar. Yasaklar karşısında direnmeğe de devam etiler. En son içişleri bakanı Süleyman Solunun yine Galatasarayda etkinlik yapma yasağına takıldılar. Bininci etkinlikteki açıklama da tarihi itiraftır: “etkinlik yapmaları için, bin inci sine izin verdik”…
İnsanlar evlalarını arıyor. En azından bir mezarı olmasını istiyorlardı. Gidip de onu anacak yer talepleri vardı. Buna dahi tahammül edilmedi. Brakın tahamülü, kaybolan kayıbın bulunması veya ne olduğu hakında bilgi dahi verilmedi. Birçok ana ve yakını kayıbın ağıt arayışı ile öldü. Kahırdan ölenler veya yaşlı haliyle yerlerde sürülen kadınlar adeta olayın vahimetini göstermeğe yetiyordu. Sonuçta kayıp vardı ve çoğu gözaltındayken veya evden alınırken kayboldu. Devletin gözetiminde olanların da hikayeleri epey kabarıktır. Oniki eylül ile başlayan süreçteki kayıpların bulunması istiyordu. Ama ne yazık ilgi ve arama yerine çoğu defa tam tersi oldu. Gidrek sırf deje ere etme adına acılar yarışı rekabeti dahi uygulatıldı. Tüm bunlara karşılık yaklaşık otuz yılda bininci etkinliğe gelindi. Yol nekadar alındı, en tahmin edemiyorum. Fakat, kesin olan Türkiye kamuoyu pekde gereken desteği vermediğidir. Hat da kahıp aylelerine değişik damgaları vuranlar dahi oldu.
Şimdi otuz yıla yakın eylemin binincisine geldiler. Sayı üç kelime. Ama içeriği rakamsal ile yaşanan yaşam gerçeği ile tamamlanınca, gerçekten utanılacak yakın tarihin kirli sayfalarıyla karşılaşmatayız. Kaybolan evladını ararken, mezarı dahi yok denilirken, adalet kelimesi dilden dökülürken, nedense onca mahsumluğa karşı karşılık bulmaması kadar kötü durum olamaz.
İnsanlar Cumartesileri Galatasaray meydanına gidip bir kahıp hiayesi anlatmaya çalışırken dahi brakın duyarlılığı, tersten engelerle karşılaşınca, bu kahırla ölümler de olurken, diyecek söz de brakmıyuor. Ama dile kolay: tam bininci etkinliğe gelindi. Tüm engelemelere rağmen. Ama yol alındı mı: oda başka soru.
****
Bu konuda dünyada yankı bulan etkinlikler seksenler yılında Arjantinde anaların örgütlenip kayıplarını gündeme taşımalarıyla etkinleşmeğe başlandı. Arjantin anaları mücadelsine kamuoyu destek verince, ona göre bazı seçimlerde de seçenek halinde oy da bulunca, oldukça yol alındı. Birçok cunta kirli uygulaması ortaya çıktı. Okurken dahi tüyler ürperiyordu. Ama yaşandı. Arjantindeki başarı ve dünyadaki yankı bulma elbet öteki ülkeleri de etkiledi. Türkiyede de doksanbeş yılında kahıp anaları örgütlenip Cumartesi Aneleri olarak kayıplarını duyurmaya çalıştılar. Ama Arjantin kadar başarılı oldukları söylenemez. Türkiye kamuoyu beklenen desteği vermedi. Yargı karşılık oktasına taşıamadı. Onun için Cumartesi günü bininci etkinlik sayısına ulaştı. Direnerek ve evlalarını talep ederek yıllar akıp geçti. Zorluklara karşın direndiler. Gözyaşları altında kayıp hikayelerini aktardılar. Kamuoyundan destek beklendi. Gözaltı kayıp olayları öyle sızıntılıydı ki geçmişi bileler için bir başka kendi hikayesine gelenler de oldu. Ama doğrusu kamuoyu beklenen duyarlılığı göstermedi. Sanki normal bir olaymış davraışı oldu. Devletin tutumunu ise yukarda zetledim. Zaten gözaltı ifadesi dahi yetiyor. Oniki eylül ve sonrası sorgulanırken bu anaların feryatı akla gelmeden attık imkansızdır.
Çok şey istemiyorlar. İnsanın en basit insan olma talebi seslendirilmeye çalışılınıyor.güçlü kurumları da yok. Kayıpların kemiklerini alıp mezarı olmasıdır. Yargılanıp adaletin oluşması hedefleridir. Acılarını en azından bilinmezlikte değil kemikleri mezarıyla yaşamak istiyorlar. Ne olduğunu öğrenmek amaçlı hikayeleri anlatıyorlar. Sizce çok mu: bence insan olmanın en basit insalığıdır. Bu dahi sorun oluyorsa, yapılanların kirliliğine karşılık kamuoyu ses veremyorsa, geldiğimiz konum oldukça iyi değildir. Hele acı yarıştırma veya evladının kemikleri nerede diyene tters kelepçe, asaklama getirme davranışı, artık söylenecek söz brakmıyor.
Kısaca onca acıyla hem de engelemeğe karşın, yine de bininci etkinlikle direnmeleri ancak selamlayıp saygıyla karşılamaktan başka bir çrem de yok. Cumartesi analarını selamlayıp onlardan ders alıp, direnme ve ayni acıların da yaşaması adına sorgulayıp yğzleşmek gerekir. Arjantin en azından bazı sayfaları açtı. Öyle kirli işler oldu ki demeğin gitsin. Ortak nokta şu her iki ülkede sorgulanan süreç cuntalar ve neoliebraleşme sürecidir. Buda siyasi ders olarak alınsın.