yazılariktibasFransa’nın sömürge düzeni tehdit altında - Charlie Kimber

Fransa’nın sömürge düzeni tehdit altında – Charlie Kimber

alıntı yapılan kaynakbirgun.net
Orjinal yazının kaynağısocialistworker.co.uk
diğer yazılar:

Pasifik Okyanusu’nda bulunan Yeni Kaledonya adası halkı, Fransa’nın kolonici iktidarına başkaldırıyor. Fransa karşıtı eylemler günlerdir devam ediyor. Eylemciler araçları ve işyerlerini ateşe verdiler, mağazalar yağmalandı. Bölgede 30 yıldır görülen en büyük eylemlere tanıklık ediyoruz.

Fransa temsilci Louis Le Franc yaşananları “ayaklanmaya” benzetti. 3 ila 4 bin isyancının başkent Noumea’da hala “faaliyette” olduğunu söyledi, Büyük Noumea bölgesinde ise 5 bin eylemcinin daha olduğunun düşünüldüğünü aktardı.

Fransa olağanüstü hal ilan etti ve Ada’ya yüzlerce takviye polis kuvveti gönderdi. Fransa Başbakanı Gabriel Attal “isyancıların ve yağmacıların en ağır şekilde cezalandırılacağını” söyledi. 12 günlük olağanüstü hal kararının “toplumsal düzeni tekrar sağlamak için köklü önlemler almalarını sağlayacağını” söyledi. Fransa yanlısı milislere hükümet tarafından göz yumuluyor.

Eylemleri tetikleyen olay ise, Paris’teki yasa yapıcıların Yeni Kaledonya yasalarını değiştirerek daha fazla Fransız’ın oy kullanmasını sağlamaya çalışması oldu. Yerel liderler bu hamlenin, nüfusun yüzde 41’ini oluşturan yerlilerin siyasi etkisini azaltma amacını taşıdığını ve böylelikle bağımsızlık referandumunun engellenmek istendiğini söylüyorlar.

Nisan ayı ortasında düzenlenen “karşılıklı” yürüyüşlerde bağımsızlık yanlısı gösterilere 55 bin, Fransa yanlısı gösterilere ise 35 bin kişi katılmıştı. Ülke nüfusunun yalnızca 275 bin olduğu düşünüldüğünde, bunlar akıl almaz rakamlar. 2020 yılında yapılan bağımsızlık referandumu yalnızca 5 bin oy farkla kaybedilmişti.

BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ

Garip şekilde Fransa eylemlerin arkasında Azerbaycan olduğunu öne sürdü. Fransa’ya bağlı Martinik, Fransız Ginesi, Kaledonya ve Fransız Polinezyası bölgelerinden bağımsızlık yanlıları Temmuz 2023’te Azerbaycan’da düzenlenen “Koloniciliğin Tamamen Sona Erdirilmesi” başlıklı bir konferansa katılmışlardı. Revolution Permanente sitesine röportaj veren gazeteci ve hak savunucusu Benoit Godin, “Bağımsızlık karşıtı tüm siyasi partiler 2022 seçimlerinde Emmanuel Macron için oy istediler. ‘Bağlılık’ yanlıları ve Fransız devleti ortak hareket ediyor” gözlemini yapıyor.

“Amaç, Yeni Kaledonya’daki Fransız varlığını mümkün olduğunca sürdürmek. Oy kullanma haklarının Fransızlar lehine genişletilmesi önemli bir adım. Kanak halkının ve bağımsızlık yanlılarının mücadelesine doğrudan saldırıda bulunuyorlar. Kanak halkının asla vazgeçmeyeceğini anlamalılar. Özgürlüklerini savunmak zorunda kaldıkları her durumda mücadele ediyor, bağımsızlık için oy kullanmaları gerektiğinde sandıklara koşuyorlar. Başka bir seçenek kalmadığında ise sokağa dökülüyorlar. Fakat birileri seslerini duymamakta ısrar ediyor ve işler şu an kırılma noktasına gelmiş durumda.”

Yeni Kaledonya, nikel madenleri açısından zengin bir bölge. Küresel nikel üretiminin yüzde 6’sı, Yeni Kaledonya’ya ait. Londra borsasında işlem gören vadeli nikel kontratları, eylemler neticesinde bir günde yüzde 7 yükseliş kaydettiler. Batılı şirketler ve Çin, nikel talebinin önemli bölümünü oluşturuyor.

Fransız emperyalistler Avustralya ve Fiji arasında bulunan Yeni Kaledonya’nın, şimdilerde her zamankinden daha önemli olduğunu düşünüyor çünkü Pasifik suları Batı ve Çin mücadelesiyle ısınıyor.

Avustralya hükümeti geçtiğimiz sene AUKUS askeri anlaşmasını imzalayarak İngiltere ve ABD ile askeri işbirliğini resmiyete döktü. Ayrıca Birleşmiş Milletler (BM) kararlarında görülen çeşitli “kolonilerden çekilme” kararlarında da Avustralya Fransa ile birlik oldu ve çekimser oy kullandı.

Emperyalizm karşıtı olduğunu öne süren herkes, Fransa ve müttefiklerine başkaldıran halkları desteklemeli.

BASKI VE İSYAN TARİHİ

Yeni Kaledonya – Paris arası 17 bin kilometre. Fransa emperyalizmi bu toprakları 1853 yılında işgal etti, sert baskı uyguladı ve Kanak nüfusunun topraklarını işgal etmek için bölgeye işgalciler yolladı.

1960’lı yılların sonuna gelindiğinde çeşitli gençlik hareketleri ırkçılığa ve Kanakların içinde bulunduğu yoksulluğa başkaldırdılar. Fransa’nın cevabı, bölgeye daha fazla Fransız ve Avrupalı işgalci göndermek oldu.

1972 yılında dönemin başbakanı Pierre Messmer tarafından kaleme alınan bir mektupta “Kaledonya’daki Fransız varlığı, dünya savaşı ihtimali sayılmazsa, ancak yerli halktan gelecek milliyetçi bir taleple tehdit edilebilir. Fransız vatandaşlarının kitlesel göçü, toplulukların sayısal oranını koruyarak veya lehimize çevirerek bu tehlikeyi önlemeyi mümkün kılmalıdır.”

1988 yılında yapılan Fransız başkanlık seçimlerine 2 gün kala Kanak militanlar Yeni Kaledonya illerinden biri olan Ouvea’daki polis karakolunu ele geçirdiler. Dört jandarma askerini öldürdüler, 27’sini rehin aldılar. Militanlar, BM denetiminde gerçek bağımsızlık referandumu yapılmasını talep ettiklerini söylüyorlardı. Kanak milliyetçilerinin lideri Jean-Marie Tjibaou saldırılardan endişe duyduğunu, fakat sebeplerin Fransız emperyalizminde aranması gerektiğini söyledi. “Ülkemizi çaldıkları günden beri, hain amaçlarına karşı çıkan herkesi ortadan kaldırmaya çalıştılar. Kolonileşme başladığından beri, tam olarak bunu yaşadık” dedi. Militanlar bazı rehineleri bıraktılar fakat Fransız yetkililer nefret dilini sürdürmeyi tercih ettiler. Kolonilerden sorumlu Bakan Bernard Pons, gerilla lideri Alphonse Dianou’nun “Libyalılar tarafından eğitilmiş bir fanatik” olduğunu söyledi. Hâlbuki Dianou, Fiji’de Katolik okulunda eğitim görmüştü.

Başkanlık seçiminin ikinci turu yapılmadan hemen önce Fransız kuvvetler Ouvea’da rehinelerin tutulduğu mağaraya saldırı düzenlediler ve 19 Kanak’ı öldürdüler.

Yapılan katliam ile “güçlü” görünmek ve faşist oyları iktidar partisine çekmek amaçlanıyordu. Operasyona katılan Fransız kuvvetlerin liderlerinden Philippe Legorjus, Başkan François Mitterrand’ın barışçıl çözüm için müzakere yürütme seçeneğini kasten geri çevirdiğini söylüyordu. Kanak milliyetçilerinden biri Fransız liderlerin “suikastçi gibi davrandıklarını” söyledi. “Onları cinayetle suçluyorum. Katliamı engelleyebilirlerdi. Fakat Le Pen’in arkadaşlarından, Kanak kanıyla oy satın almayı tercih ettiler.”

Çeviren: Fatih Kıyman

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
334AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin