Hafta başı AB temsilcisi Ursula hanım Lefkoşaya geldi. Amaç, Kıbrısın AB üyesinin yirminci yılını kutlamaktı. Nikos ve Ursula AB üyesi Kıbrısta, sarayda kutlamalar yaptılar. İnanılmaz övgüler anlatıldı. Fakat, tılsımlı bir yolculuğa Nikos ve Ursula birlikte çıktılar. Uçak yolculuğu Beyrut idi. Elbet bilgisi olmayan kimseler, akılarına başka durumlar da gelir. Durup dururken Lübnan yolculluğu nerden çıktı diye.
Lübnanın önemsenecek görünümü yoktu. Hat da Cumhurbaşkanı dahi yaklaşık niki yıldır seçilemediği için sarayı da boş. Başbakanı da istifa etme geçiciliğinde duruyor. Başka tehlikeler de vardır: İsrail Lübnanı bombalıyor. Gelişi güzel yaşam tarzı sürüyor. Ekonomik kriz ile siyasal belirsizlik cendresinde olan bir ülkeydi. Peki, Nikos ve Ursula neden Lübnana gidiyor?
Tam da bunamış aklımla dalga geçer g,bi vakti harcarken, hemen hafta sonu haberin gelip beynime yeniden şok tedavisi yaptırdı. Kıbrıs yine tekneyle ara bölgeye mültecielr geldi. Bunlar Kıbrıs Cumhuriyeti sınırına geçtiler. Yakalandılar. Gelen mülteciler Lübnandan oluyordu. Hafızam balık olmadığı için benim de yılın başında yazdığım Lübnan makalesi geldi. Nedeolsa arşivim ve beynim ortaklaşa konumunu koruyor. İlgili yazıda Lübnan sorununu ve giderek Kıbrısa mültecilerin yoğunlaştığı tehlikesini yazıyordum. Üstelik sadece Kıbrıs cumhuriyetinkontrolundaki topraklarla yetinmeyip Kuzey üzerinden de kaçak olarak güneyen sokulduğu bilgileri de yoğundu. Konuyun ozaman araştırıp makaleştirdim.***
Sonuçta uçak Beyruta indi. Ama, Lübnanda cumhurbaşkanı hala seçilmedi. Başbakan da geçici.. Ozaman Meclis başkanı ile görüşüldü. Konuya yabancı olanlar “herhalde yardım edecekler” nbeklentisi vardı. Bazı foncu veya İsrail yanlısı ise Lübnan hükümetinden hizbulahı dizginleme talepleri olasılığını da düşünenler vardı. Ama hiçbiri değildir. Kirli politik emperyalist yüz yine ortaya seriliyordu. Nikos ve Ursula Lübnana mülteci paketi imzalatılar. İmzaya göre Lübnana bir milyar URo verilecek ve bu parayla Lübnan yönetimi mültecilerin ülkeden çıkıpnKıbrısan gitmelerinin engeleyecektir. Yani, Lübnana mülteci olan insanlarınülkede tutma karşılığı para veriliyordu. Tıpkı Türkiye ile yapılan anlaşmaya benziyor.
Nikos mutlu, Ursula da AB adına önemli adım atıldığına inanç vardı. Ama gerçekleri kimse konuşmuyor. Hele şu çirkin politik tutumu nedense baştta batı ve Kıbrıs kamuoyu sorgulamıyor. Öyle ya bize ne.. Oysa, Lübnanda yaklaşık iki milyon Suriyeli mülteci var. Nifusunun önemli kısmına eşitdir. Yetmedi: batı dünyası Suriyeye anbargo uyguluyor. Lübnanı da katılmadığı, bazı durumları engelemediği için de birçok alanını bu anbargo zincirine katıp zaten kötü olan duruma yeni ateş saçmaktadırlar. Nedense Ursula hhanım ağzınınaçıp da Lübnannı rahatlatma dreken, Suriye nedeniylem uygulanan Anbargolar sözünü da eklemedi. Tavır falan da denmedi. Ama para verilerek kendilerin de katgısı olduğu Suriyeli mültecilerin Lübnanda tutulması talebini anlaşmayla taşlandırıyorlar.
Lübnan ordusu yetiştirilecek, mavzeme verilecek, alt yapılı sağlığa da yardımcı olacaklarmış. Yoksuluk ile mülteciliği idare edip Lübnana ihale edecekler demektir.
Lefkoşa Beyrut böylesi anlaşmayı oluşturdu. Benzerinin önceden Mısır ve Türkiye ile gerçekleştirildi. Tunusu da AB nin Ruandaası oalrak düşünülüyor. Ama Lübnan yoksul. İsrail füzeleri yağıyor. Ülke darmadağın. Üstelik hala sabotajcısı dahi bilinmezliğe havale edilen Beyrut limanı katgısı da ülkeği kağostan kağosa çeviriyor. Ama AB diyor ki sen mültecileri tut, ben de sana para verecem. Orduna donatım ek katgım olacak. Arada iş yerini bulsun ve probaganda algısına yardımcınolacak sağlık altyapı yardımı da gelecek. Nikosun Ursula yolculuğu bir anlamda AB için önemli anlaşma olarak da kaydedildi.****
Kıbrıs bundan yirmi yıl nönce AB üyesi oldu. Kuzeyi tani ki yok. Çünkü malum Kopenhak imzasına ngidilip saklanıldı. AB üyeliği için imza atılmadı. Bu Türkiyede oy birliği ile karar verildi. Denktaşdan Erdoğana, ANıtdan Güle olan milli güvenlik konseyinde de oy birliği ile kararlaştırıldı. Nedense bunlar hep yirmi yıldır unuturuldu. Öyle unuturuldu ki şu yalan her zaman taraftar buluyor: “AB rumları alıp bizi dışarda braktı. Tek yanlı davrandılar”.. nitekim sarayda Nikos ve Ursula AB üyeliğini kutlarken, nameler dizerlerken, Kopenhakta kaybolan ve imza atmayarak Kuzeyi dışta brakan Tahhsin bey yeniden yalan makinesini Taarla kurup sıkmaya başladılar. Yalnız galiba Ünalın komisyonlu Türkiye işbirlikçi ihalesiz yakıtın denetimsiz olduğunu da unutular. Bu yüzden söyledikelri pek de duyulmadı. Herhalde bu defa gaz ihdiyacı için sarmısaklı fasulye yeneleri gerekirdi. O kokuyu da ancak onlardan fırsatlı kıyak bekleyen veya ganimet kapanlar bu pis kokuyu “gül kokusu” deyip savunacak kişiler hissedecek.***
Kısaca, bir Lefkoşa Beyrut yolculuğu izledik. Yolculuk önemli. Öyle önemli ki bizi de kemere sarması mümkün. Unutmayalım, Lübnandan kaçan mülteciler ayni zamanda Kuzey yyoluyla da Güneye geçiyor. Bu yol ile kazanan birim erkan da var. ama bizi ilgilendirmez. Kim bilir sıra eğer gelirse, Kuzeyden Güneye geçen kaçak yollar sorgulanıp tavırntakınılırsa, ne çıkar belli değil. Ha, arada bize değil de Türkiyeye de Güneye gidecekleri tutup para teklif edilirse, ne olur, bende bilmem. Sakın olmaz demeğin: zaten Türkiye AB arasında böylesi anlaşma da var.
Bölgede savaşlar sürdükçe, ekonomik krizle yorksuluk derinleştikçe, iklim bozulmasıyla kuraklık tırmandıkça mültecilerin de göç yoluna düşmeleri kaçınılmazdır. Helen Lübnan gibi olursanız sonunuz duman.