yaklaşımlarÖzkan YıkıcıNeden bunlar yaşanıyor?!
yazarın tüm yazıları:

Neden bunlar yaşanıyor?!

Yeniçağ podcastını dinleyin

Son aylarda K. Kıbırıs peşpeşe sgandalarla yüzleşme sıkıntısı yaşıyor. Yaşıyor, çünkü hala sonuç yok. Daha ilk baştan neden sorusu yerine, nasl durdurulacak beklentileri etrafta hep uçuştu. Sahtelikle başlayan reçeteden diplomaya veya batırılma ile tüketmede elektrikten KOOPa varan haberler artık hasır altından medya noktasına konuşulmaya başlandı.

Aslında başlığı koyarken bir eksiklik hisetim: neden sorusu yanına yaşananlar değil de daha doğrusu neden şimdi ekletinsi olmak normal şekli olurdu. İlgili konular zaten senelerdir konuşuluyor. Bilinip, daha ileri g,dilip yapıldığı zaman da övülerek fısat rantı da yakalanıoyordu. İnsanlar da normal karşılıyordu. Örnekle, STB ünüversitesi konusunda Orofoda konu konuşuluyordu. Dahası da ekleniyordu. Olayla alakalı eski makamcı için de övgüler gırla geliyordu. Omorfoya yaptığı güzel yatırımlar deniliyordu. İlçeği canlandırılma ödülü gibi ağızdan dökülüyordu. Üstelik ilgili ünüversite daha kurulurken tüm sık sansüre rağmen gazetelerde çıkan arsayla başlayan haberler dahi uyarıcı olmadı. Sonuçta ünüversite sahibi ve bakan ortak kurumda beraber iş yaptı.

Ama paradoksa bakın: dün ilgili yakalanları Omorfo için başarı iş yapan ödülüne layik görenler, birden kendilerinin başarı salydıklarını şimdi suçlandıkları için ters yönten konuşur hale geldiler. lHeykel yerine acaba müşteri kaybetme korkusuyla olayın biran önce bitip ayni mekanizmanın devamını bekleyen epey konuşma duydum.

Konu elbet Türkiye ayağı da olunca bu defa TC medyası da gündeme girdi. Gözde Bedeloğlunun Birgün gazetesindeki yazı, belli ki araştırma yapıp, ona verilebilindiği kakdarki bilgiyle makalesinde olayı işledi. Murat Ağırelin de Halk TV kanalındaki başlangıç yorumu da mutlaka gazetecilik bakımından takip için önemlidir. Fakat, acı gerçeği yine bu defa K. Kıbrıs ayağında yaşadım. TELE 1 yayınında Zeynel Lüle konuya el atı. Buradaki belli ki önceden tanıdığı gazeteciği ekrana çıkardı. Olay önemlidir. Fakat klasik Kıbrıs kaçış maduriyeti başladı. Doğrusunu itiraf edecem: Hüsey,in Ekmekçiyi en azından okuyan ve izleyen biri olarak iyi tanıdığıma inanıyordum. Hakındaki bazı söylenene de önem vermiyordum. Fakat, Emkekçi konuyu özüyle anlatma yerine münferitleştirme ve tüm belirli eksenlilerin yaptığı gibi sanki K. Kıbrıs  normaliği lafazanlıkla bir anlamda gerçeklerden kaçışa oynadı. Onun için tekrar edecem: hep suçu Türkiye medyasına ve özellikle konuyu öğrenmek isteyen kesime yükletmeyelim: tıpkı son verdiğim örnek gibi, bazı medyalar olayı öğrenme adına baş vurdukları zaman, buradaki kaynakların ötlek veya çıkar aşkına kaçışlarının da orada bilgi edinmeğe oldukça katgıları olmaktadır. Hala durum net değil. Durdurulup veya belirli ayarlarla devam üretimi olacakı kısgacında. Hala konu yargıya dahi gitmedi. Unutmayalım: bazılarının münferit dedikleri konu ta doksanaltıdan beri gündeme sahte diplomalar geldi. Hepsi hasır altı edildi. Ünüversiteler konusu mu: daha dün DAÜ iflası ve olanlarını konuştuk. Bir kişi dahi görevden alınmadı. Sahte diploma nedeniyle başka itiraflar da gerçekleşti. Bunlar da devamı sürecine girilmedi. Onun için öyle kaçış veya salt maduriyetle günümüz sistemi savunulursa, sonuçta gelecek karanlığa da ışık tutmuş olacaksınız

*****

Bir başka konu da KOOP cepesinden geldi. Belli ki geliş nedeni biriken borçtan çok sonrası tetiklemelrin de etkisi var. KOOP olunca yine klasik Kıbrıslılık dansı başladı. Olayı yaratanlar ise sesiz. Hat da Dubayde şov yapıyor. KOOP konusu da yeni değildir. Zaman zaman devri veya yapılan rant partizan uygulamalarla hep gelip geçti. Geçince de susuldu. Halbuki genel koparatif başlangıcı seksen başlarına dek gidilir. Kınrısın örek kooperatif yapısını yok etme amacıyla harekete geçildi. Önemli yolsuzluk da ortada dolaşıldı. Sonuçta klasik arpalık politikasıyla özerklik kaldırılıp kooperatifler sahiplerinden alınıp hükümetin arpalığı şekline getirildi.

O dönemde bol bol yolsuzluklar etrafta uçuştu. Kimse yargılanıp ceza almadı. Daha ileri gidilip, yolsuzluk vurguncıların bazılarını bakan dahi gördük. Gayet normal karşıladık. Ozamandan b eri arpalık hale gelen kooperatiflerle neler oldu neler. Önemli soygun dahi yapıldı. Tüm kooperatif kaynaklar ya makamcıların borç almasına veya arpalıkla yandaşları ödüllenmede kulanıldı.

KOOP da bu yolculukta hep karşılığını aldı. Sadece Helimler yolsuzluğunu hatırlatsak yeter ve artar. Onun için koltuk pazarlığında herkes kooperatif merkez bankasını ister. Kaynak ve istihtam rantı çok tatlıdır. Tıkanmalar ve vurgunlar ise aldı başını gidiyor. KOOP olayı ise çoktan biliniyordu. Yine de partili istihtamdan öteki beceriksizlikler durmadı. Her şeyin yanlışını koyunca, bir yere gelip tıkanır. Elbet Türkiye kesimi de fırsatı kulanır. Öyle kılanır ki sunduğu öneride kendinin de olmasını direk önerir. Siyasi dıştalama yöntemini de işin içine kor. Zaten kamuoyu da siyasal rant kullanımından epey şikâyetçidir. Herkes bilir ki kOOP düne dek peynirden helime ihracat yaparken, şimdi onuda yapmıyor.

İlginç karşlaştığım olayla bu konuyu da tamamlayım: Salı günü KOOP ile alakalı birkaç kişi konuşuyordu. Bunlar atıp tutuyordu. Öyle hale geldiler ki yeter ki kendileri devam etme adına kurumun Merkez Bankası denetimine girmesini, kendi adamlarının da görevde kalmasını istiyorlardı. Sonradan ayrılananlarla yeniden tek tek konuşup ayni konuda görüşlerini sordum. Bu defa birlikte nutuk çekenler, bir anda birbirini suçlayarak, kendilerinin ne şahana iş yaptıklarını anlatıyordu. Kıbrıslı içinadeta kurtarıcı kelime oldu “ben yönetici veya bakan iken” laflarını çok kulanır halde kendilerini aklamaya çalışıyorlar.

****

Belli ki daha çok olay olacak. Hele işbirlikçi koltukçular da oldukça zorda. Aman korkusu kötü. Herkesin nerede ise dossyası var. zaten diploma sahtelemede dahi en yakınlarının da adı artık imkar edilmez şeklinde var. bazısı da arkadaşları veya kendilerini dışta tutmakla meşkul. Onun için fazla diyecek lafları yok. Batırma aşamasına getirdikleri KOOP için kendi kendine kurşun sıkacak değiler. Yeni dosyalar da kendilerini zora sokacak. Burada da bir örneği hatırlatalım: bir zamanlar, hani sendikacılar ortak davranmaya başladılar. Ankaraya dek gidip, sorunları anlatıp duruş sergilemeye çalıştılar. Ben şu lafı söyledim: “dikat ediniz, Türkiyeye giderken bazınıza dokunacaklar” uyarısını yaptım. Tanıdık sendikacılar, birlikten ve ortaklaşmadan bana nutuk çekenler oldu. Ama özellikle merkeze yakın bir sendikacı Ankaraya gidip konuştuktan sonra, sürprizle kaşılaştı. En yakınının dosyasıyla resmen sendikal hayatı da sonlandı. Anlayan anlar.

****

Kısaca belirteceğim şu: olayı münferit ve istenen sınırda tutmamamız gerekir. Son gelişmeler adeta olanın açığa vurulmasıdır. İç çatışmalar, el koymalar veya artık gizlenemeyecek dereceğe gelmenin sonuçlarıdır. Zaten kamuoyunda “sadece bu değildir” çıkışı boşuna değil. Başka açıdan ülkemiz öylesine kurumsallaştırıldı. Bunlarla aşadık. Bu yol ile kurumlar ve yapı oluştu. İşte ozaman bir kırılma veya gündemleşme olunca da şaşırma yerine daha serbes konuşma alanı açıldı. Ama kimse sonuca gidileceğine de inanmaz. Sistem sürdükçe, bu kurallarla çalıştıkça arada şişirme veya çelişkiler nedeniyle bazı gerçekler dışa vuracaktır. Fakat sistem değişmeyecek. Belki daha bir Türkiyeleşmenin de koşullarına yardımcı olacaktır. Her olayda ne yazık ayni gerçeklerle yüzleşiriz. Sonra sosyal muhalefet dinamiği ile olmadığı için de unutulur. Daha Dün DAÜ konuşuluyordu. Başka birkaç ünüversitelerdeki sahtekarlıklar gelip geçti. Ama unutuldu. Burada olay karşılığı olduğu ve dikat edersiniz en üst birokrasiye dek gidilme gerçeği ile bize çürüyen sistemin nasıl çirkefleşip çöktüğünün de kanıtıdır. Bunu ayni koşulalrla değil sistemi kökten değiştirerek ve yasal Kıbrıs zeminine ulaşarak ancak yeniden temiz değişken döneme sokma şansımız var. şimdilmdilik böyle bir dinamik de yok. Ana muhalefetin duruşuna bakarak da daha rahat anlarsınız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
325AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin