Klasik davranıştır: önce duyduğunuz gelişmeye önem veririz. Konuşuruz. Olay devam edince de önemi kayboluur. Normaleşir. Giderek sıradanlaşıp artık önemli hamle olsa da gündemleşmeden uzaklaşır. lUkrayna bu konuda önemli deneyimdir. Özellikle son dönemde Rusyanın Ukraynaya girmesiyle dünya adeta sarsıldı. Probaganda algı operasyonları yankı oldu. Konuşulup, yerel sorunlar dahi Urayna olaylarına bağlandı. K. Kırıs dahi bundan nasibini aldı. Öyle etkili oldu ki yönetenlerin çoğum ülke iç sorunlarını dahi Ukraynaya dayadı. Kriz ve beceriksizliklerin adına Ukraynadaki savaşı da katarak savunma yaptılar. Gerçekler değil, algılarla adeta probaganda esiri haline getirildik.
Bu durum epey sürdü. Özellikle batılı Kolektif emperyalist kesimden gelen boykotlar ve anbarglooların etkileri, kaçan Ukraynalıların durumu adeta konunun daha da gündemde tutulmasına neden oldu. Devamında da tavırlar ve propagandayla sürdü. Fakat, savaş devam edip de net sonuç gelmeyince, gündemden düştü. Yapılan açıklamalar dahi dehşetli olsa da gereken yankıyı bulmadı. Bazı kararların ülkeleri savaşa sürükleme ytehlikesi olsa da yine de artık Ukrayna savaşı sıradanlaştı. Gündemden düştü. Normal haliyle kalıyor. Tek olan Ukraynalıların yaşadıkları dehşet idi.
Gözler başka tarafa kayarken, Ukraynada istenen olmuyordu. Bunun üzerine başta ABD ve AB, enazından savaşın sürüp de Rusyanın yıpratılma konununa konuldu. Savaşın devamı ile Rusyanın kuşatılma planı hala işliyordu. Bu nedenle bazı girişimler de karşılıksız kalıyordu. Yine de Ukraynaya silahlar yayıyordu. Beklenti en azından kontrolü savaşın sürmesiydi. Varsın, Ukraynalılar ölsün, kaçsın ve ülke yıkılsın. Batılı sermaye kesimleri için anlamı yoktu. Yeter ki enazından Rusya yıpransın ve darbe alsın hesabını işletiyorlardı.
Fakat, son dönem Rusya lehine olan gelişmeler, Batılıları yeniden hareketi tırmandırma sürecine soktu. Natodan başlayalım: Nato genelsekreteri Soltanger, Ukraynaya verilen silahlarlar Rusya toprakları içerinin vurulmasını açıklıyordu. Açıklamayı yapan sıradan biri değildi. Nato üst yöneticisiydi. Üstelik Natoya üye birçok ülke vardır. Bunlardan birisi de Türkiyedir. Savaşı resmen Nato Rusya eksenine sıcak şekilde tırmandırma demeciydi.Yetmedi, Frtansa başkanı Makron ikidebir Ukraynaya asker göndereceğini açıklıyordu. Almanya ise askeri yardımı artıracağını belirtiyordu. Amerika ise yardıma devam tehtit sınırını yükseltme politikasına artırma gazı veriyordu. İngiltere zorunlu askeriliğ geri getirmeği tartışıyor. AB askeri yatırımlarını artıracağını duyuruyordu. Bunlar hep Ukrayna üzerinden geliştirilen politikalardı…
AB Rusyanın mal varlığı fayizlerine el kohyup Ukrayna lehine kulanma kararı da alıyordu. Slovakya başbakanı suikast girişimi de düşündürücüydüü. Rusyaya karşı AB politikasına karşı olduğu için ve Ukraynaya silah gönderimine karşı olması duruşu, Suikast olayında kuşkularla yaklaşımlar epey fazladır.
Son gümlerin sıraladığım nbazı gelişmeleri, Ukrayna konusunda batılı kesimin öyle pek de duracakları olmadığı mesajı veriyor. Hele de Nato genelsekreterinin yaptığı açıklama, resmen savaşı Rusya Nato eksenine çekmeden başka bir anlamı yok. Ama batıda ve özellikle AB ülkelerinde şu tezat da var. Başta Almanya ve Polonya olmak üzer sıkılmadan Rusyanın başkentlerini alacağı probagandası hala sürüyor. Rusyanın Avrupayı işkal edeceğini belirtiyorlardı. Bu gibi düşünceler ise kaçınılmaz olarak AB ülkelerinde faşizmi yükseltiyor. Yönetime geriyor. Şimdilik faşist kualisyon veya başbakanlı avrupada hala devletler biçim olarak yerleşmedi. Ancak, yapılan probaganda sonucu hüküemtde oldukça giderek göçmenlik düşmanı salgısıyla da faşizme eyilimin artacağı kesin. Ama şun yalan bile tutuyor: Fransızlar liderlerine bakmadan eğer sıkılmadan Rusya başkente gelebilir açıklaması karşılık buluyorsa, asker gönderme haberi gereken tepkiyi almıyorsa, batının yeni çılgınlıklar yapacağı kesin. Hele de kriz artık Pazar ihdiyacı yoğunlaştıkça…
Amerika ise gayet rahat. Çünkü hem askeri sermaye kar üstüne kar yapıyor, hem de istihtam için alanlar da açılmaktadır. lUkrauyna çok uzakta. Oradaki göçler ve yıkımlar AMerikaya pek yansımaz. Ayrıca Rusyadan da uzak. Üstelik Ukrayna savaşı daişine yarıyor. Hem temel stratejisi için hamle oluyor hem de bol bol askeri sanayisi kazanmaktadır. Bu koşullar da Amerika için rahat davranma konumu üeretmektedir. Bu yıl var olan seçimde Ukraynanın etkisi de malum. Onca müdahil olmasına karşın Amerikada Ukrayna savaşı konumunda tepkiler yok. Gazze için durum biraz daha farklı. Çünkü en başta ünüversitelerde dahi Filistin lehine eylemler yapılıyor.
Kısaca, Ukrayna savaşı tam sıradanlaşmışken, batı yine de endişeli. Yeni sıçrama hamleleriyle daha genele yükseltme hamleleri yapıyor. Nato yetkilisi dahi tırmandırma diyorsa, demek ki başlangıç tesbitimiz yeniden doğrulandı. Ukraynada Rusya ve batı kolektif Emperyalist mücadelesi yaşanmaktadır. Batı onca gerçeğe rağmen Ukrayna vasaşıyla kendi kurallarının da sıfırlanmasını yaşatı. Minsk anlaşmasını bozan batı.. Rusya ile yapılan silahları sınırlandırma anlaşmasını bozan yine Nato… Son istanbulda anlaşma noktasınangelen Ukrayna Rusya görüşmlerini bozan İngiltere.. daha neyi sayacam. Uluslararsı hukuk mu dediniz: Minsk anlaşması veya uluslararası silah protokolerini kim bozdu? Sonra, Rusya ululslararası anlaşmalara uymuyor yalanı da ne yazık güçlü probaganda aygıtlarıyla inandırıcı geliyor. Şimdi son gelişmelerle Ukrayna savaşının yükseltilme tehlikelerini de bizat batılın en yetkili ağızlar söylüyor. Dünyada babış hareketlerinin cılızlığı, sosyalist seçenğin etkisizliği gelinen koşulların çok kolay yalanlarla yaşatılmassına da zemin hazırlanmaktadır. Olan, Ukrayna halkının resmen yok edilme cenderesinde rekabetin tutsağı olmasıdır.