yaklaşımlarÖzkan YıkıcıYeni Kaledonya'dan haberiniz var mı? - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Yeni Kaledonya’dan haberiniz var mı? – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Çok uzakta adalar devleti denemez. Fransanın son dönem adıyla ilhaklaştırdığı adalar bölgesidir. Avusturalya Yeni Zelanda arasında bulunan bir büyük ve iki küçük adadan oluşuuyor. Fazla bilgi detahyına dalmadan da konuya girelim. Okyanusların korkunç dalgalarında bulunan bu bölge, yeniden son günlerde olaylarıyla gündeme oturmaya başladı. Öyle oturdu ki Türkiye medyası da bazı kesimleriyle konuya yer verdi. Orada yaşanan olaylar ve Fransa gerçeği oluşu konuya duyarlılığı da artırıyor.

Yeni Kaledonya olayları yeni değildir. Hat da doksansekizde bir anlaşma dahi yapıldı. Fransız ilhak toprağı olan Yeni Kaledonya hep yerli Kanatların direnişleriyle zaman zaman konu olmaya dek geldi. Yetmişler ortasında başlayan yerli Kanatların isyanları DOksansekizde uzlaşma gibi duruldu. Fakat, Fransa ile ilhaklaşma birleşkesi, bölgeye yeniden ateşleme getirdi. Adalara taşınan yeni nifusa oy hakı da verilerek adeta Kanatlar daha azınlık durumuna getirildi. Yeni Kaledonya aslında şu anda yaşanan K. Kıbrıs gerçeğine de uyarılar yaratacak adalar gerçeğidir. Yeni Kaledonya sömürgecilikten kırkaltı yılında ilhaklaştırılarak kolonilikten ilhakla geçti. Adaların öteki gerçeği de şu veya bu şekilde taşınan Fransa nifusuyla resmen yerel Kanatlar azınlığa düştü. Böylelikle önemli aldatmaca da yaratıldı. Çünkü taşınan nifus yerli nifusu geçince, oylaalarda da kandırmaca algısı da oluşur.

Son dönemde Yeni Kaledonyada yapılan bağımsızlık refarandumlarda bağımlı kalma oy üstünlüğü, resmen taşınan nifusun gerçeği ile sağlandı. Bu nedenle üç defa yapılmak istenen referandumun üçüncü bölümüne kanatlar bazı nedenlerle katılmadı. Ne yazık bizim burada da meşur bir gazeteci sanki bağımsızlık lehine evet çıkacakmış havasıyla seçimi boykotu eleştirdi. Oysa yapılan boykot resmen çoktan bozulan dengenin etkisiyle oluştuğu ortadaydı.

Aslında konuyla alakalı birkaç makalem var. özellikle yerel ahlkın ayaklanması ve doksansekiz anlaşma şekliyle alakalı birkaç söz yazdıydım. Önemli uyarım koloninin ilhaklaşma sürecinin anlaşılmasına ağırlık verdim. Çünkü ben, seksenlerdeki birikimim ile K. Kıbrısın salt sömürge veya koloni değil, fırsat olduğu anda ilhaklaşma hedefi olduğuna inanıyordum. Gerçi ikibin aşında Ecevit ile Denktaşın özellikle yayınlanan AB merkezli raporla bu işi zorladıkları sızıntıları oluyordu. Kuzeynin Türkiyeye bağlı özerk olma düşüncesi karşılık buldu. KTÖS bu nedenle Ecevitin resmini de kaldırdıydı.

Fakat, duruma bakın: Türkiyede Sol Haberde Engin Solakoğlu “ki K. KIbrısta diplomat olarak bulundu” Fehim Taştekin de Duvar gazetesinde konuyla alakalı yazılar yazdı. Bazı kanalarda olayla ilgili habrler yorumlar oldu. Tabi ki kimine göre de Türkiye Azerbeycan göüyle. Hemen akla geldi: Türkiyede bu şekilde yapılan birkaç konferasnsa Frtansanın okyanuslardaki ilhak bölge erel temsilcileri katıldıydı.

Yeni Kaledonyada son dönemde madenlerin de olduğu özellikle de Nikel gerçeği durumu daha da duyarlaştırdı. Bir anlamda Fransanın okyanuslardaki stratejik önemli ilhaklaşma adalarıydı. İkinci dünya paylaşım savaşında da Japonlara karşı kulanımda önemli yer aldı. Batmayan Fransa stratejik gemisi olarak tarihi rolunu da aldı. Bu yüzden direk ilhak edrek, bölgeğe nifus taşıtarak adeta yerlileri azınlıa getirdi. Sonuçta yerliler, melezler ki Polonezler de diyen var ve direk Fransızlardan oluşan sosyolojik yapıya da geldi.

Tüm bunlar Yeni Kaladonların tarihi bağımsızlık mücadelesini de sürdürdü. Topraksızlaştırma ve nifusun çoğunluğunu kaybettirerek ada batmayan okyanus gemisi olarak kalıcılaştırılmaya çalışındı. Son yasayla da yine de şüpe üzerine yeni yurttaşlıklarla adeta oylamalarda yerel kazanımı da daha da etkisizleştirmeğe yönelindi. Kanatların direnmeli de nundan. Üstelik örgüsel kimlik de sosyalist halk kurtuluş adıyla yapıhyorlar. Elbet Fransanın dünyadaki politik tutumları sonucu karşıt olanlar da yeri geldiğinde yerli ayaklanmalarını desteklemeleri de kaçınılmazdır. Buda konuyu ulslararasılaştırmaya daha da ateş yakmaktadır. Salt yerli direnişi değil de uluslararası rekabet hegemonyası da eklenince, Yeni Kaledonya olayları gündem sınırına gelir. Suçlamalar başlar. Oradaki gerçek yerine karşıt dış güçler kuramına geçilir. Ne tesadüf ki aynisi birçok olayda yerel direnişler hep uluslararası alana gelince böylesi başka emperyalist duvara gelir.

Nedersiniz: Yeni Kaledonyadan alınacak uyarılarımız var mı: boşuna değil toprak ve nifusun elden alınması politikası ilhaklaşmanın temel kuralı haline gelmedi: anlarsak anlarız. Ama Engin Solakoğlu ile Fehim Taştekini de bu yazıdan sonra okursanız, nedemek istediğimi de daha iyi anlarsınız.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
351AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin