Pazar günü bayram. Dört gün sürecek. K. Kıbrıs normaliği ile donuklaşma veya dondurma dönemi de demektir. Siyasal gelişmeler donacak, beyinler dondurulup adeta banbaşka hayat eksenine girilecek. Yeniden normale dönünceye dek çoğu gelişmeden de habersiz kalınacak. Bunları düşünerek, son kalan biraz duyarlılığı kulanıp daha çok gündemleşeyen konularla sizi biraz oyalacam. Zaten iklim bozulmasının havası epey yakıyor. Dışarı çıkmak bir yana evde dahi klima yakmadan durulamıyor. Beyin adeta tenbelik hararetine çoktan girdi. Yine de sesizce geçilen durumlarla yorgun halsiz ve üşengeçlikle donuklaşma bayram zamanının kapısına geldik. Tekrar edeyim, daha çok gündem yapılmayan birkaç olayla sesizlikte kalanı canlandırmaya çalışacam.
****
Biraz da düşündürücü güldürü olan konuyla başlayalım. Gülermisin, ağlarmısın yoksa bukadarına da pes mi dersiniz bilemem.. sıcak havada beni ve arkadaşımı başka biri arabaya alıp gidilecek yere doğru yola çıktık. Arabanın arka koltuğunda kitaplar vardı. Arkadaşım birazda alaylı şekilde sanki sıcak havayı klimayla bozma örnekleştirme gibi okuyordu. Arabayı süren de biraz sonra gülmeye başlıyordu. Kitaplar Ersin Tatarla alakalıydı. Kaliteli en pahalı kağıtdan basılmış ve renkli renkli resimler vardı. Özelikle de Erdoğanla tokalaşmalr sırıtıyordu.
Arkadaşım bazı kitapları daha gür sesle okuyordu. Nedeolsa sesi de gürdü. Hele mikrofona koysan güzel probaganda etkisi de olacağı kesindi. Mücahip Ersin tatar diye okudu: güldük. Askerliğini dahi parayla yapan ve yurdışı olma gerçekleriyle de devam ediyordu. Sonra Ersin Tatarın halkçılık kitabıyla, molohiye soyan kadının yanında oturma resmini aktardı. Fakat dahası da vardı: Uç Bey Ersin Tatar! Doğrusu bu ifadelerle hakında kitap yazılmasına nasıl izin verdi diye düşünmekmgerekirdi. Ama düşünmedik. Kendine eşit egemen diyen ve cumhurbaşkanı forsunu kulanan bir şahıs, nasıl müsaade edip de kendini Uç Bey kabul eder düşüncesi dahi tehlikelidir. Ama oluyor. Uç bey demek, bir ülkenin sınırdaki karakol yöneticisi demek olduğu akılda herhalde kalmadı. Başka açıdan ırkçılık ve faşizme gidilen bazı yollardaki herkesi kapzayıp rol biçen idolojinin dışa vurumudur. Neymiş: Ersin Tatatar Uç Beyi imiş. Kitabı var. diyecek söz kalırmı. Ama bu kitaplar kaliteli ve önemli masrafla basıldı. Mehmedali veya Akıncı hat da Eroğlu böylesi kendilerini yerden yere vuracak ve okunurken alay edilecek hem de devlet kaynaklarını harcayıp basmamış olmaları gerekirdi ve öyle de oldu. Ama biz Ersin Tatar dönemiyle daha seçilirken yeni gelinen gerçeği yakaladık. Demek ki devamı da böyle olacak. Bunlar tarih değil resmi siyasetin geldiği aşamayı haykırmaktadır.
****
Sınır bölgesinde mülteciler var. Kuzeyden Güneye kaçak yol ile geçeceklerdi. Güneyde izin vermedi. Sınır arası yeşil aht da bulunuyorlar. Günlerdir orada. Barış gücü ilgileniyor. İnsanlık faciyası. Güney kabul etmeyeceğini söyledi. Kuzeyden tıs yok. Üstelik araştırma da yapılması gerekir. Bu insanları sınıra kim soktu. Kaç para aldı. İnsan ticareti mafyasında kimlerin rolü var soruları dahi konu olmadı. Sadece, sınırda insan faciyasının Kıbrıs versyonu günlerdir sıcak altında yaşanmaktadır. Ama, biz “insancıl duygularımız var” demeği hiç dilimizden eksik etmiyoruz.
*****
Sokata konuşulan bir konu daha var. özellikle Hasan Sözmenerin de deyinmesiyle olay daha bir yaygınlaştı. Alınan, atanan yargıç süreci.. Teyfik Mutun da söyledikleri de ekleniyor. Sınava giren bazı Avukatların da anlatıkları dilden dile dolaşıyor. Sözmener biraz da konuyu “dedikoduların yapılmasıyla” açıkladı. Fakat emekli Yargıç Hasan Sözmener de olayın önemini anlatı. Bunun son sekiz yılda daha da artığını da belirti.
Önemli dokunduğu nokta: bu konuda obektif kriterlerin olmamasıydı. Yine bunların hasıraltı edile edile birikmesini de ekliyordu. Emekli Yargıç Hasan Sözmenerin de yazması, Teyfik Mutun söyledikleri resmi yayınlarda konu olmasa da kamuoyunda belirli çevrelerde konuşuluyor. Son dinlediğim bir yurtaş bana şunu da ekledi: “Özkan bey, şimdi bu durumu duyduk. Yarın konuyla ilgili yargıcın vereceği kararda da hata yakalayınca, yargı konusunda güven etkilenmez mi” yorumunu yaptı.
Gerçekten karşımdaki bunu konuşurken, öncekiler aklımdan geçti. Hasan beyin hatırlatuklarıyla hafifçe güldüm. Unutulan, buranın gerçekleriydi. Yargı kendini nekadar dışta brakır sorgusu hiç yapılmadı. Tabulaştırma ve dokunulmaz hele de yaşanıp da konuşturtmama durumları, birgün gelir patlar. Sanırım gözbebekli bol kazançlı ünüversiteler önümüzde dimdik duruyor. Hala konuşturulmama devam ediliyor.****
Adiyyamana yine gidildi. Mahkeme yeniden önümüzdeki tarihe doğru devam edilecek. Bol sözler söylendi. Ama onca Türk yargısı diyenlere net yanıt Tarih Elçi davasından geliyordu. Bilmem bol bol Türk yargısı diyenler, ayni gün Elçi davasındaki berat kararları konusunda bilgileri var mı?*******
Pazar günü bayram. Bazıları iki günü de tatile eklenme beklentisindeydi. Türkiyede oldu da burada da verirler tahminleri vardı. Ama olmadı. Yine de donuklaşarak gündemden tam da kopma havası var. güneş yakıyor. Tenbelik havası olacak. Bol bol tatile gidenler de olacak. Ama hayat donuklaştırılmış gibi olsa da akıp gidecek.