Son günlerde çokça kaçındığımız Kıbrısın kendi gerçekleriyle karşılaşıyoruz. Birgün Gazetesinde Gözde Bedeloğlunun Cumammakalesi ve Lübnanda Hizbulahın uarısı, adeta nasıl bir Kıbrısta yaşadığımızın direk vuran gerçekleriydi. Tabi ki Kıbrısta gerçekler yerine, sistemin ayarıyla davranış da olunca, Kuzey Kıbrısta umursamama yalanına sığınma, Güneyde ise yeni oturulan yelpazenin davranışıyla karşılık verildi. Yine de net olan şu: Kıbrısın gerçekleri tam olmasa da bazı gündemleştirmelerle yeniden karşımıza dikildi. Bir eksikle, Kıbrıstan gerçekler düzehyinden yanıt verilmedi. Daha kötüsü, Gözde Bedeloğlunun yaptığı araştırma gerçeği kadar, buradan yanıt verir gibi olanların takındığı tutumdu. Öyle ki onca dokunuş yapar gibi olunsa da Türkiye gerçeğinden dolaşılarak dıştaladılar. Buda, Gözde Bedeloğlunun dikkatli yaptığınaraştırma kendine bilgi veren kaynağın kendiini sansürlemesi sonucu da Türkiye ayağı eksik kaldı.
****
Türkiyede nedense dikkatli okuduğum yazarlardan biri de Gözde Bedeloğludur. Salt Kıbrısla alakalı yazdıkları değil, yazım şeklini de doğrusu beyeniyorum. Bu yüzden zaman zaman Kırısla alakalı makalelerini de kaçırmıyorum. Son CUmammakalesi de önemlidir. Özellikle de Türkiye kamuoyuna bilgi verme bakımından tartışılmaz faydası var. sadece yararlandığı kayakların eksik bilgi vermesi de konunun tam olarak oluşmamasını da etkiliyor. Buda akendi hatası değil, K. Kıbrısaki özellikle CTP taraflıların verdiği bilgilerdeki kendi kendilerini sansürlemeleridir. Hele de ilgili günlerde koltuk bekleme hesabı nedeniyle nCTP Türkiyeye dokunmama paranoyasına dek geldi. Bunu da Gözdeye bilgi vern CTP vekilin anlatıklarıyla da karşılaştım. Halbuki ilgili ünüversite krizinde MHP gerçeği, öteki ünüversiteler dokunmama durumuna gelinmesi, sınırlayarak durdurma amleleri artık yürürlükte. Ama işin içinde MHP varken, mafyaların hesaplaşması da olunca, CTP “acaba” korkusuyla dokunmuyor. Yine de Bedeloğlunun KIbrısla alakalı ünüversite ve insan kaçakçılığı makalesi önemlidir. Türkiye kamuoyuna özellikle de sol kesime biraz uyarı yapsa dahi yeterlidir. Çünkü seksenlere dek sağlanan sol devrimci Kıbrıs yajklaşımı, bu günlerde oldukça uzak. Devletçi ve ırkçı ilhaklaşma çizgisinde dolaşılınıyor. Seçimler döneminde Tatarın ndesteklenmesi boşuna değildi..
İnsan konusundaki ünüversiteden başlayan güneye kaçak geçirme olayı da önemliydi. Bolca Kuzey Kıbrıs ünüversite ezberiyle sektörleşme yasadışılık ilkesi işleyenn yerin sonucuydu. Fakat Türkiyede “hoşgörüşlük veya çağdaşlıkla” işler geçiştiriliyor. Çoğu kesim K. Kıbrısta olanları da bilmiyor. Gözde bu konuda birkaç öreği ulyslararası raporlara giren bilgielrle de uyarısınınyaptı. Tabi burada siyasal Kıbrıs seçeneği olmaması, Türkiyeleşme tutsaklıkla kültürleşme aşaması nedeniyle resmen bunlar seçeneklerle yorumlama aşamasına gelmiyor.
İkinci konu önceki yazımda da yazdığım Hizbulahın uyarısıydı. Aslında Kıbrısı bilen, sömürgeleşme ilkelerine sahip durumdakiler için sürpirz değildi. Ben bildim bileli, Kıbrıstan bölgeğe hep müdahalelerde rol alındı. Hat da operasyonlar dahi gerçekleştirildi. Son dönemin benzer konularını da galiba sadece ben tümüne yakınını yazdım. İşte Lübnan Hizbulahn örgütü de bunun sadece bir tekrarının uuyarısını yapıyordu.
Üstlerden kalkacak ve Hizbulahı vuracak uçaklar gerçeğine dokunuyordu. Olması halinde de buradaki üstleri vuracağını ilan ediyordu. Hristofidisin açıklaması ise gerçekler karşısında ironidir. Hele tarafsızık demesi bir aldatmacanın da ötesinde. Bu konuda atmışlar sonunda Makariyos ikili politikayı güzelce uyguladı. Hem Filistinlilere destek verdi hem de üstlerin arap ülkelerine karşı kullanımına da ayni göz yumağı yaptı. Oysa şimdi özellikle AB sürecinden sonra daha bir açık tutum ve ters açıklamalar yaşanıyor. Hizbulah konusunda da aynen tekrarlandı. Oysa biliyoruz ki son iran füzelerini vurma adına Ağroturdan uçaklar kalkıp rol üstlendiği bizat batı basını tarafından “övülerek” yazıldı. Hhristofidis ozaman ses çıkarmadı.
Son hamleler ise herşeyi anlatıyor. Amerikan deniz ve helikopter üstü sorunun yanıtıdır. “övünerek” Türkiye övgüsüyle konuyu algılıyor. Hizbulah liderinin açıklaması önemlidir. Zaten eğer Amerika ve İngiltere Lübnana müdahale veya israile havadan desek verme kararı alırsa, ilk kulanacakları yerlerden biri Kıbrıstır. Üstelik Kıbrısın AB üyesi olduğunu da unutmayalımm. Bunlar Kıbrısın gerçekelridir. Kuzeydeki Türkiye genelde Nato ve kolektif batı kısgacı hep görevini yapıyor. Bir de hamasi oyalama var: Güneye göre Türkiyenin orayı işkalini engeleme veya Kuzey Rumların yeni oyunları algısKıbrıs gerçekleri, etraftan vururkenıyla probaganda mezesi olarak masaya konulmasıdır.
Kısaca, son olanlar, Kıbrısın tamamen geşmişten gelen sömürgesel oluşumun ürünleridir. Başka türlü olamazdı. Düşünceler de düşünceden kültürel deyeregeldi. Bizler bilsek de bilmesek de farketmez. Kuzey birn de mafyalaşma, ilhaklaşma ve kara para ceneti olarak suç ceneti halindedir. Bunlar aksi değil olmazsa olmazlardır. Bir anlamda Gözde Bedeloğlunun makalesi K. Kıbrısın günümüz çirkefinden çekilen resmin renkleridir. Çirkef öyle büyük ki tüm renkleri yakalamak zor. Hizbulahın açıklaması ise genel Kıbrısın stratejik sömürge gereksiminin kendisidir. Ortadoğu ile AB arası sıkışmanın veya yasal ve ysadışı adanın kaynaşıp fiylen ikiye ayrışmasının gelinen sonucudur. Savaşların ve çirkeflerin adadaki yaşantı biçiminin aynasıdır. Karşıt olmadıkça, salt KIbrısta değil Türkiyenin uygulaalarıyla sınırlınkalınmamalıdır. Ortadoğu ve AB genel politik mengenesinde ada iyice askeri güçle yüklenip patlamaya hazır haldedir. Bizim bazı ahmaklı hamasiciler veya ezberciler