Ortadoğu büyük bir istikrarsızlığın girdabında. İsrail’in Filistin’deki kıyımı, İran-İsrail gerilimi, Irak’taki gerilim, Yemen’deki savaş, Suriye’deki çatışmalar, Lübnan’daki istikrarsızlık… Farklı ülkelerde birbirinden bağımsız gibi görünse de bu sorunların adresi aynı kapılara çıkıyor: Emperyalist müdahalecilik, nüfuz kavgası, güç savaşları, paylaşım mücadelesi. Büyüğü, küçüğü tüm aktörler – yerel, bölgesel, küresel- pozisyon alma, oyun kurma veya kurulan oyunu bozma arayışında.
Gözler İsrail’in Gazze saldırılarına kaymışken Kuzey ve Doğu Suriye’de Kürtlerin düzenleyeceği seçim tam da Ortadoğu’daki kaotik gelişmelerinin ortasına düştü.
Ve haliyle yeni bir krizin kıvılcımını ateşledi. Suriye, Türkiye, Irak ve İran’ı doğrudan etkileyen seçim nedeniyle tehditler, restleşmeler havada uçuşuyor.
Suriye’nin kuzeydoğusunda ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) egemen olduğu Rojava’da ilk kez seçim düzenlemiyor. Aralık ayında genel seçime gidilmişti. Ancak bu seçimin bugün böylesine tartışma konusu haline gelmesinin Ortadoğu’daki gelişmelerle doğrudan ilgisi bulunuyor.
11 HAZİRAN SANCISI
Kürt güçlerinin kontrol ettiği Kuzey ve Doğu Suriye’deki seçimin tarihi 11 Haziran. Cezire, Deyrazor, Rakka, Fırat, Minbic, Efrîn-Şehba ve Tabka kantonlarında yapılacak seçime 30 parti katılacak. Rojava Özerk Yönetimi üç milyondan fazla seçmenin oy kullanma hakkına sahip olduğunu açıkladı. Beş yılı aşkın süredir bölgede yaşayan göçmen ve mülteciler de seçimde oy kullanabilecek.
Seçime girecek parti ve ittifaklar şöyle:
• “Özgürlük İçin Halkların ve Kadınların İttifakı” aralarında PYD, Kongreya Star, Suriye’nin Geleceği Partisi ve Zenubiya Kadın Topluluğu’nun da bulunduğu 22 parti ve örgütten oluşuyor.
• “Daha İyi Hizmet İçin Hep Birlikte İttifakı” çatısı altında ise 5 parti bulunuyor. İttifakta Demokratik Yeşiller Partisi, Kürdistan Çağdaşlık Hareketi, Kürdistan Kardeşlik Partisi (PBK), Suriye Kürt Demokrat Sol Partisi ve Kürdistan Emekçiler Birliği yer alıyor.
Bunların yanı sıra Suriye Ulusal Demokratik İttifak Partisi, Ulusal Kalkınma ve Demokratik Değişim Partisi ile Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi seçime katılacak diğer partiler arasında.
BARZANİCİLER BOYKOTTA
Kürtlerin ana bileşeni olduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki Rojava Yönetimi’nin seçim kararına sadece Türkiye, İran ve Suriye değil Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) de karşı. Erbil’in kontrolündeki yapıların oluşturduğu Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) seçimleri boykot edeceğini duyurdu. ENKS çatısı altında yer alan Suriye Kürdistan Demokrat Partisi (PDK-S) Genel Sekreteri Muhammed İsmail, “Bu tek parti seçimi. Seçimlere katılmıyoruz ve bize göre meşru da değil. Bir parti kendi başına askeri güçleriyle seçim yapıyor” ifadelerini kullandı.
Buna karşın SDG ve PYD’nin domine ettiği Rojava Özerk Yönetimi cephesi mutlu. Açıklamalarda “Kuzey ve Doğu Suriye seçimleri demokrasi şölenine çevrilmeli. Seçimlerde katılım ne kadar güçlü olursa temsil düzeyi ve meşruiyeti de o kadar güçlü olur” ifadeleri kullanılıyor.
ÖZERK YÖNETİMİN ÇAĞRISI
Özerk Yönetim, Şam hükümeti ile kendileri arasındaki ilişki ve sorunların bir iç mesele olduğunu, seçimlerin sadece Suriyelileri ilgilendirdiğini, Türkiye’nin güvenliğiyle bir ilgisi olmadığını belirtti. Seçimlerin Suriye’de genel siyasi çözümün gelişmesinde olumlu rol oynayacağı da ileri sürüldü.
Türkiye’nin seçimi hedef almasını da eleştiren Rojava yönetimi, “Suriye topraklarının birliğini koruduğumuzu göstermek istiyoruz. Bu bölgede özerk bir yönetim olarak sorunlara genel çözümler bulmaya ve yerel demokrasiyi bölgelerimizde uygulamaya çalışacağız” denildi.
ANKARA ŞAM’DAN ÖFKELİ
Seçime en sert tepki Türkiye’den. Öyle ki bu tepki, Şam’ı da gölgede bırakacak türden. Salı günkü MGK bildirisinde “PKK/KCK-PYD/YPG’nin ve ona sağlanan desteğin bölgemizdeki tüm unsurlarıyla birlikte bertaraf edileceğini, milli güvenliğimiz ve komşularımızın toprak bütünlüğü hilafına herhangi bir oldubittiye fırsat verilmeyeceğini bir kez daha vurguluyoruz” denildi.
MGK toplantısından bir gün sonra İzmir’de Efes-2024 Tatbikatı’na katılan AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Türkiye, Suriye ve Kuzey’inde terör örgütünün teröristan kurmasına asla izin vermeyecek” ifadeleriyle olası bir müdahalenin sinyallerini verdi. Cumhur İttifakı ortağı MHP Lideri Devlet Bahçeli de salı günkü grup toplantısında Şam ile işbirliğine gidilmesi çağrısı yaptı, SDG’nin ortak askeri operasyonla sonlandırılması gerektiğini vurguladı.
ABD DE SEÇİME MESAFELİ!
“Özerk yönetim”in seçimine ilişkin ABD’den de “Koşullar uygun değil” açıklaması geldi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel, Suriye’de “herhangi bir” seçim için koşulların uygun olmadığını, bu mesajı bölgedeki aktörlere ilettiklerini söyledi.
KÜRTLERİN HESABI NE?
Gelişmeleri yakından takip eden gazeteci-yazar Yusuf Karataş, seçimlerin böylesine tartışma konusu haline gelmesinin bölgedeki gelişmelere bağlıyor. Karataş’a göre, “İsrail’in Gazze’deki saldırıları/işgali, bölgedeki gerilimli noktalarda yeni çatışma ve saldırıları tetikleyici bir rol oynadı. Bölgede egemenlik/paylaşım mücadelesi içindeki bütün güçler yeni sürecin ortaya çıkardığı sonuçlara göre pozisyon almaya çalışıyor.”
Karataş Suriye Kürtlerinin bu adımı atmasındaki saikleri şöyle açıklıyor: “Suriye Kürtleri, ABD’nin çekilmesi iddialarının gündemde olduğu ve Suriye yönetiminin de bölgedeki gerilim ve çatışmalardan uzak durmaya çalıştığı bir süreçte bu adımı hem kendi siyasi meşruiyeti ve hem de önümüzdeki dönemde çözüm konusunda olası pazarlıkların bir dayanağı haline getirmek istiyor.”
Karataş şöyle diyor: “Erdoğan iktidarı bölgedeki gelişmelerle de bağlantılı olarak ABD-NATO eksenine daha fazla bağlanma yönünde adımlar atıyor ve bu temelde bölgede yeni roller üstlenmeye çalışıyor. Rojava’da geçtiğimiz dönem yapılan genel (meclis) seçime tepki göstermeyen/gösteremeyen Erdoğan yönetiminin bugün Rojava’daki yerel seçimleri ‘devletleşme girişimi’ gibi gösterip yeni operasyon için baskı oluşturmaya çalışmasının arkasında da bu yeni pozisyon arayışı ve bu temelde sürdürülen pazarlıkların önemli bir rolü bulunuyor. ABD emperyalizmi, kendi bölgesel çıkarları temelinde Suriye Kürtleriyle (SDG) askeri olarak işbirliği yaptığı halde özerk yönetimi siyaseten tanımıyor.
Dahası ABD, Suriye Kürtlerine işbirliğinin ‘IŞİD ile mücadele’ ile sınırlı olduğu ve onları Türkiye’nin olası operasyonlarına karşı korumayacağını söylüyor. En son ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Patel’in Rojava’da ‘koşulların seçim için uygun olmadığı’ açıklamasını da bu politika (Kürtlerle işbirliğini Türkiye ile doğrudan karşı karşıya gelmeyecek bir noktadan sürdürme) içinde değerlendirmek gerekiyor. Elbette bu gelişmeler karşısında Rusya ve Esad yönetiminin tutumunun ne olacağı da önem taşıyor. Sonuçta karşımızdaki siyasi tablo bize Rojava seçimlerinin (ve bir parçası olduğu Kürt sorununun) diğer bölgesel gelişmelerle ne kadar iç içe geçmiş olduğunu ve atılacak her adımın bu gelişmeler ve egemenlik mücadelesi içinde anlam kazanacağını gösteriyor.”
ŞAM SEÇİME NASIL BAKIYOR?
Suriye yönetiminin seçime Türkiye kadar sert sözlerle tepki vermemesi dikkatlerden kaçmıyor. Şam’da yaşayan gazeteci Sarkis Kassargian Şam’ın diğer seçimlerde olduğu gibi bu seçime ve benzer durumlara siyasi değil güvenlik perspektifinden baktığını, bu nedenle siyasi açıklamalar yapmaktan imtina ettiğini söylüyor. Suriye devletinin bu seçimi “illegal yapı”nın “illegal seçimi” olarak gördüğünü, kabul etmeyeceğini belirtiyor. Şam’ın Kürtler tarafından kurulan yapıdan hazzetmese de başından beri askeri seçeneği de reddettiğini ifade eden Kassargian, Suriye’de mevcut statükonun devam ettiğini, Kürtler ile Şam arasındaki müzakere ve diyaloğun kesintilere rağmen sürdüğünü ifade ediyor. Bu temasların da ağırlıklı olarak istihbarat ve askeri kanallarla yapıldığına dikkat çekiyor.
Kassargian da bu seçimlerin bölgede yapılan ilk seçimler olmadığını vurgulayarak, şöyle diyor: Bundan önce de komin seçimleri oldu. Ayrıca Aralık’ta Suriye Demokratik Meclisi başkan seçimleri oldu. O seçimlere Türkiye bu kadar tepki vermemişti. Bu seçimlerin bu kadar köpürtülmesinin arkasında başka türlü bir senaryo olduğunu düşünüyorum. Bu senaryonun da ya Ankara’nın Amerika üstüne baskı yaparak bazı tavizler almaya çalışması olabilir ya da yeni bir askeri hareketin zemini hazırlama olduğunu düşünüyorum.”
ORTADOĞU’DA SICAK YAZ
Erdoğan 31 Mart yerel seçimlerinin hemen öncesinde “Kemeri tamamlayacağız” diyerek Kuzey Irak’a askeri bir operasyon yapılacağını ve burada bir “tampon bölge” oluşturulacağını ilan etmişti. Şimdi de benzer bir askeri harekat sinyalleri seçim üzerinden Kuzey Suriye için veriliyor.
Kürtlerin merkezinde yer aldığı Irak ve Suriye’deki gelişmeler birbiriyle entegre. ABD’nin, Rusya’nın, İran’ın, Türkiye’nin ve de bilumum gücün varlık gösterdiği bölgede her aktör oyun peşinde. Ortadoğu’yu çok daha sıcak bir yaz beklerken yeni çatışmaların fitili ateşlenebilir.