Onbeş Temuz önemli tarihi güünleri içine aldı. Hem Kıbrısta hem de Türkiyedeki yakın darbe gelişmeleri, önemli dönemeçtir. Kıbrısta Yunabistan Cuntasının teşviki, Amerikanın siyasal hesabı ve genel stratejinin uygulanma konumu gibi birçok olguyu bütünseleştirdi. Türkiyedeki onbeş Temuz darbe girişimi ise darbe olmasa da “başarızız” kılınsa da yine de açık rejim değişim yönelişi oldu. Türkiyedeki darbe girişimini, şimdilik öteleyip, eli yılını dolduran Kıbrıstaki askeri darbe ve ardından gelişmeleri yeniden özetleyecek birkaç makalelik yazı yazmaya karar verdim.
Kolay değil: yarım asır geçti. Darbesonrası yeni koşullar brakın benimsenmeği, resmen yerleşip adeta Kıbrısın günümüz koşullarını yerleştiren başlangıç olarak tarihe yazıldı. Kıbrıs gibi yerlerde, koşulların gereği de darbeler dahi iç dinamiklerle anlatılamaz. Tamamen dış dinamiklerin ihdiyacı ve Kıbrısta ayar hapma koşulları çakışınca gerçekleşir. Bu yüzden Kıbrısta genelde son dönemlerde olan siyasal gelişmeler, iç yaşanandan çok, dış müdahalelerle gelişti. Zaten sadece Kıbrıs cumhuriyeti oluşumundaki garantörler uygulamasını doğrudürüs incelersek, direk bağımsızlığın başkalarınca garanti edilen ülke örneğine ulaşırsınız.
Onbeş Temuz yetmişdört dar esi, Kıbrısta fiylen ikiya ayrıştırma ile sonlandı. Olayın özünde hem darbeyi yapan, hem müdahale ile adayı ikiye ayıran hem de genelde onaylayıp devamına da dokunmayan İngiltere ve Amerika adeta ortaklaştı. Kıbrıs iç çatışmaları yerine, dış müdahalelerle Kıbrıs yeni siyasal eksene oturtuldu. Darbeyi yapan Yunanistan, müdahale edip resmen ikiye ayıran ve her gelişmede onay ve destek veren İngiltere ile Kisincır stratejisi olarak anılması tesadüf değildir. Her adımda ABD onayı da olmanın ötesinde gerektiğinde müdahale de edildi. Hat da planlandı.
Darbe döneminde epey tartışmalar oldu. Bazı anlaşmalar yapıldı. Anlaşmalar dahi darbenin sorgulanması ve garantörlüğün yerine getirilmesi yerine, aslına uygun davranıldı. Elilerin fiylen adayı ikiye ayırma ve vbağımsız sürecine sokmama yeni sömürgeci ve benim eklediğim Strat eik sömürge kurallarına göre şekillenme adımı atıldı.
Darbeler çok can yakar. Bazı bilgiler de öğrenilir. Seçenek varsa da sorgulanır. Yenilen taraf veya kaybedenler ister istemez, kaybetmenin acısıyla yaşananı sorgular. Nitekim, darbeyi yapan Yunanistan ve kaybeden Kıbrıs Cumhurieytinde başlangıçta epey tartışmalar yapıldı. Direk İngiltere ve Amerikan eksenli darbe siyaseti belgeleri etrafta dolaştı. Fakat, zaman geçtikçe, darbe sonrası koşullar yerleşip yeni kurumsallaşma oluşturdukça, giderek sistemin sorgulanması da daraldı. Öyle bir hale geldik ki artık Onbeş Temuz nerede ise anılmaz hale getirildi. Hat da Kıbrıs cumhuriyetinde dahi Yunanistan cuntası içeriği de epey boşaltıldı. Kaybetmenin acısı halindeki durumda yine de darbe lanetleniyor. Ama ne tesadüf ki darbe sonrası sistem yeniden yherine otururken, darbecilerin devamı kesimler tecritden yeniden iktidar olma şansını da hep yakalıyor. Buda darbe sorgulanmasının seçeneksizlik sonucu ile hafıza kaybı eklenişi nedeniyle darbeciler dahi yeniden seçimle iktidar olma konumunu da yakaladılar.
Artık darbe yetmişlerdeki gibi sistemle sorgulanma güncelleşmesine taşınamıyor. Sistem yerleştikçe, ayıklanma da oldu. Yeni bilgilere karşın en başta İngiltere ve Amerika sanki hiç rol almamış gibi noktasına çoktannulaştı. Hat da adanın bütünleşmesini ilgili ülkelerin sağlama umudu dahi artırıldı. Halbuki örneğin Makariyos sonrası Kipriyano dahi seçime girerken, Kisinciri suçlayarak da oyları soldan alıyordu. Şimdi darbe adeta silikleştirilip sanki Yunan Cuntasının keyfi davranışı gibi algısına sıkıştırıldı.
K. Kıbrısta ise zaten tarihi yalanlarla resmi yazılım durunu, burada da işliyor. Olayı Rum karşıtı ve maduriyetle “fTürkleri keseceklerdi” ile süsleyip hamasi havada sunuyorlardı. Fakat, öylesibe daralma oldu ki çoğu defa darbenin yıl dönümünü dahi unutuyorlar. Zaten, yaptığım bazı raslege soru sorma hamlelerimde, konuyu hiç bilmeme derecesinde epey kişiye rasladım. Tabi şu gerçekle hep yüzleşiyorum: yerel kesim hafıza kaybı ile resmi tutsaklık sonucu zaen daha başlangıçtan konuyu kendi özüyle kavramadı. Ancak, K. Kıbrısata defakto değişimi ile taşınan nifus olayı hiç yaşamadı. Resmi öğretide de öğrenmedi. Üstelik darbe sonrası gelişmelerle, yeni siyasetin planıyla taşınmaların sonucu da banbaşka eksenden konuya bakıyorlar. Bu nedenle K. Kıbrısta tüm yakın tarihte olduğungibi, konuyu doğrudürüsnkonuşan pek yok. Ama sıkışınca veya konuşak isteyince de “rumlar bizi kesmekn için yaptılar. Türkiye de gelip bizi kurtardı” ezberine sarılıyorlar.
Anlayacağınız: darbe üzerinden eli yıll geçti. Darbeyle başlanan yeni siyasal ayar, çoktan kurumsallaştırıldı. Çoğu darbenin sadece adını vilir. Altını diledği şekilde de doldurur. Önemi ve yapılış gerekçesinden epey koparıldı. Sanki anlatırken bir rüya şekliyle sunuluyor. Önesenmedikçe de içerik epey sığlaşıyor. Kimisi de hiç bilmiyor. Nifus değişini ve darbe sonrasın koşulların yerleşmesi, özün de anlaşılmasına mnenli set ekti. Kesin olan: darbe planlandığı gibi sonutçta adayı ikiye ayırtı. Dahası, ayrışmadan sonra yeni siyasal hamlelerle adetanKıbrıs sorununa yeni halkalar eklendi.
Paradoks olan, hesapta anlaşmalar yapıldı. B.M. başta olmak üzere kararlar aldı. Fakat, tam tersi de uygulamalar oldu. Buda resmenn anlaşmaların da anlamsızlaşmamasına teşvik yaptı. Kıbrıs zaten yakın tarihte hep paradoksal olarak koşullarla savruldu. Hep iki toplum lideri denildi. Ezberletip onların masada çözüm getirileceği de ponpalandı. Oysa askeri darbeyle de yaşananlar, hep dış müdahalelerle KIbrısın ayarlarının kurulduğu gerçekleri de pratikte işledi. Böyle bir Kıbrısta yaşayarak, ordannoraya savrulduk.
Bu girişten sonra, önümüzdeki yazıyla da yeniden eli yıl öncesine gidip, dönem koşulalrı ile darbenin yapılış şeklini özetleyerek hatırlatmaya çalışacam. Göreceksiniz ki konuşturulacaknolan darbenin çok ötesinde gerçeklerin rol aldığı yaşananı vardır.