yaklaşımlarÖzkan YıkıcıDarbe üzerinden eli yıl geçti 2 – Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

Darbe üzerinden eli yıl geçti 2 – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Onbeş Temuz Yunanistan merkezli Kıbrıs darbesi üzerien eli yıl geçti. Kolay değil: yarım asra varan zaman akışından söz ediyoruz. Darbe sonrası oluşan yeni yeniden yapılanma ise tek kelime ile yapı kurumsallaştırıldı. Artık başlangıç veya sıçrama dönemi pek konuşulmaz.

Yetmişdört Onbeş Temuz darbesini anlamak için, Kıbrısın bazı önemli konumunu bilmek önemlidir. Bilmeme, eşitdir eksik brakıp yanılmayı da getirir.

Kıbrıs, ikinci paylaşım savaşı sonrası yapılan nifus alanı ayrışmasında Emperyalist batı bloğunun denetimine brakıldı. Ayrıca, Kıbrıs İngiltere klasik sömürgesi idi. Yeni Sömürgecilik sürecinde de emperyalist yapıda genişledi. Bir anlamda Kıbrıs bağımsızlık vey demokratik yaşamı yaşamadı. Bir anlamda ada  sistemsel kalıcılaşma politikanın da tutsaklığına girdi. Yapılan hamaleler genelikle Kıbrısın emperyalist blokta kalması ile yeni bölgesel stratejilere uyum sağlama ilkeleri oldu.

İkinci olgu da şu: Kıbrısın şekillenmesinde kendine has bazı uygulamalara da baştan oluşturuldu. Bunların da en önemlisi, adanın batılı sistemde kalması için veya müdahale kolaylığı sağlama adına garantörlük kriteri de konuldu. Adanın sistem içi varlığı bizat üç garantgöre verildi. Buda bağımsızlık göreceli ilkesinin dahi daralması biçiminde kuralaştırıldı. Yetmişdört darbesi açıkça garantörlüğün denilen bağımsızlık değil sistem içi kalıcılaşma gerçeğini yaşatılmasıdır. Adanın bağınsızlığını ve toprak bütünlüğünün uygulayıcısı olan garantörler hem darbe yapan hem de müdahale ile ikiya ayıran ülkeler olması tesadüf değildi. Buda sistem öncelikli ilkesinin pratikte karşılığı olarak pratikte gerçekleştirildi.

Son önemli olgu da şu: hep bize “iki toplum” ninisi anlatılır. Hat da çözümlerin onların eli nde olduğu hatırtırlatılır. Halbuki görerek ve bedel ödeyerek Yetnişdörtdeki gibi bunun kocaman yalan olduğu da kanıtlandı. Garantör edenlerin darbesi ve kararı onların çizdiği çerçevede oluşunun sonuçlarıyla aşayıp tarih yazıldI.****

Kıbrıstaki yetmişdört darbesinin hazırlanış koşullarını da önemli olanları sıralamak gerekir. Ozaman, darbenin neden ile istenilen devamını daha kolay anlaya aksınız.

Çok değil, fazla geriye gitmeden bazı önceki tetikleyici ve ek bilgilerle olaya başlayalım. Yetmişdörten bir yıln öncesine gidelim. Kıbrısta iki kesim arasında ilişkiler gayet doğallaştı. Savaş hali nerede ise yok derecesindeydi. Öyle ki Yetmişüçte seçimler yapıldı. Kıbrıs gerçeği ile rumlar ve türkler imgesiyle ayrı ayrı yapıldı. Cumhur başjanlığında Makariyos tek aday olarak seçim olmadan başkanlığa devam ediyordu. Türk kesiminde ise işler biraz karışık oldu. Sonuçta seçim yapılmadı. Ama, cumhur başkanı muavini Küçük değil Denktaş sandelyeye oturdu. Seçimsiz görünse de işler başkaydı.

Denktaşın operasyonu ile Türkiye merkezli baskılarla önce eski muavin Küçük adaylıktan çektirildi. Ayni şekilde CTP adahyı da Berberoğlu da benzer baskılarla çekildi. Böylelikle Türklerin lideri sayılacak Küçük darbesi Denktaş Bayraktarlık Türkiye müdahaleleriyle inaj oynubda sivil darbe olarak yaşabdı.

Vekil seçimlerinde bazı oynamalar oldu. Rum temsilciler meclisinda olanlar yankı buldu. Sol Akel partisi dokuz aday gösterdi. Dokuzu da seçildi. Başarı, sağ eksende ve garantörler başta olmak üzere epey endişe getirdi. Ayrıca, Makariyos Kliridis çelişkisi de büyüdü. Kliridis daha batılı olurken, Makariyos çok yönlü dans etmeye uğraştı. Bunlar en başta Kıbrıs Yunbanistan ilişkilerini dahan da gerdi..

Özetlenen çelişkili gidişat, zaten sistemin sol paranoyasını artırmakta gecikmedi.***

Gelelim garantörlerdeki duruma: hem Yunanistan hem de Türkiyede direk emperyalist eksenli askeri darbeler devam ediyordu. Bir önemli farkla: Türkiyedeki 12 Mart yönetimi sivileşme adına seçimlere girdi. Yeni Ecevit Erbakan hükümeti kuruluyordu. Yunanistanda ise cunta epey yıprandı. Özellikle Onyedi Kasımdaki öğrenci direnişi ile katliyam, cuntayı epey dıştaladı. Açık desteği sadece Amerikadan alıyordu.

Yunanistan cuntasının yıpranıp uluslararası konumu da zayıflarken, Kıbrıs cumhuriyeti ise çok yönlü ilişkileri geliştiriyordu. Ekonomik bakımdan uygulanan  karma model de epey başarılar elde ediyordu. Bu çelişkili gidişat Yunanistanı epey endişelendiriyordu. Üstelik Kıbrıs takınılan emperyalist paranoyasında “akdenizin Kübası” olarak atlandırılıyordu. Sakalından dolayın da Makariyosu da buna ekletiliyordu.

Buna kiprit yakıp ateşnenen tutum da geldi. Makariyos, adada bulunan Yunanistan askeri danışmanların adadan altı ay içinde ayrılmalarını istemesi de alevi yükseltiyordu. Zaten, batı da hep kuşkular içindeydi. İbgiltereden ise işçi parti yönetimi sesiz gibi dursanda altan alta bazı hamleler yapıyordu.

İlgili gelişmeler elbet Kıbrıs Yunanistan eksenine oturuyordu. Yunanistan açıkça Kıbrısı kaybetmee adına darbeyi düşünmeye hız verdi. Makariyosun babzı kararları da olayı tetikliyordu. Denktaş ise Bayraktarlıkla birlikte Türkiye onaylı operasyonla baskıları artırdı. Öğretmen sendikası gibi kuruluşlara resmen açık tavır kondu. Arif Hasan Tahsini hapse dahi gönderdi. Elbet Makariyos gelişmeleri ile cunta söyletileri beraberinde Türkiye müdahalesiyle alınacak yerler de konuşulmaya başlandı. Buna uluslararası koşulların da net karşılık verme denklemi de kuruldu.

Kısaca, bir yıl önce olan gelişmeler hem Kıbrıs içi hem de garantörler arası yeni hamlelerin beklenmeye başlandığı süreç kolayca anlaşılıyordu. Ama, politik gerçeklikte siuayset fazla anladığını sanmıyorum. Nitekim son çıkan Politis ve Yeni Düzeende Sevgül Uludağın da belirtiği gerçek dahi Makariyosa gereken uyarıyı veremedi. Konu, Ecevitin doktor Ali ihsana gönderdiği mektupla Makariyosun devrileceği bilgisi vardı. Makariyosun uyarılara rağmen cidiye almadığı anlaşılıyor. Tüm bunlar, bir yanda göstere göstere darbenin gelmesi ile Kıbrısta algılama şekilerindeki karmaşa, yaşananın da daha kolay gerçekleşmesine yardımcı olundu.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
357AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin