Kavram klişe fetişizmi epey yaygın. Neoliberal klişeli algılar kuramları epey sarsıyor. Buna daha dar koşullar da eklenince, kuramın gerçeği ile kulanım şekli arasında makas epey açılır. Devletsel bakma, sistemi koruma adına bazı kuramlar hele de kurumsallaştıkça kutsanır. Yerine göre tabulaştırılır, yerine göre de korkuyla gerçeklerle konuşmayı da engeler. Bu uygulamalar sistemin korunmasına yöneliktir. Kültürleşme dereesine de sokulunca, dokunulmaz ve güvenilmez derecesine dek gelirler. Bu konuda ister adalet ister hukuk kavramı aynen yerini alır. Adalete güven veya devlet hukuk ifadeli kutsanmaları hep tekrarlarız. Daha kötüsü
Tartışılmaz şekliyle de dokunulmaz yapma düşüncesi de yaygındır. Halduki koşulalr düşünülse ve ilgili kuramların kurumsal yeri ele alınsa, çok daha yararlı sonuçlar alma kolaylığı oluşur. Gerçekler ve kutsama engeler bizi hep yanılmaya getirir. Net yaşam dahi tartışılmaz denilen yargı kararlarını, bizat yaşam yanlışları da sergileyerek hep kanıtlar. Gerçekleri vurgulamak ile eleştiri yapma farkını da gözden kaçırmamak da önemlidir. Buda kutsama ve tutsaklık yerine gerçeklerle konuşmanın oldukça önemli olduğu gerçeğinin kanıtıyla karşılaşırız.****
Bu hafta kutsanan ister adalet ister se yargı deyin, yaşananlar epey gerçeklerle adeta dışa vurumu izledik. Yine de oluşturulan kurumsal tabu sonucu konu tam da yerine oturmadı. İlgilenen belirli kesimi dışarıda brraakırsak, ayni teranenin algısı hala etkin. Oysa yaşananlar net idi. K. Kıbrıs ve Türkiyede yargı sürecinde bazı önemli davalardaki gelişmeler, adeta “yargı tartışılmaz, adelete güveniyoruz” ezberin sorgulanmasının gerektiğinin haykırışını yansıtıyordu.
Bunları yazarken, medya Ünal beyin Pergamadaki söylemini aktarıyordu. Halbuki hafta içi özeleikle sahte diploma konusundaki halk isimledirilmesi ile “Juju” olayı üstelin gezme değil konuşma durumu dahi olmaması gerekip, istifa etmesine yetip artıyordu. Ama, Burası K. Kıbrıs.
Üstel klasik ezberi söylüyordu: “Türkiyenin sayesinde yolunuza devam ediyoruz”.. halbuki hafta ortasında öhnemli haber yayıldı. Ben de onu yazdım. Sahte diploma nedeniyle adı geçen ve herkesin tekrarladığı Ünalın yakını yurtdışından adaya döner. Öyle bir dönüş ki resmi medya dışında her yerde konu oldu. En basitiyle “kutsal” yargı dahi eleştirildi. Sorular soruldu. Garip olan Kutret Özersay konuyla alakalı soru sorarken, sadece UBP değil ana muhalefet krevatlı lider Tufan da hukukçu etiketine rağmen hala konuşmadı….
Olay net: hava alanından hemen Omorfoya getiriliyor, erkenden mahkeme yapılıp, teyninatla serbes kalıyordu. Oysa nice K. Kıbrıs vekil ve birokratı dahi kelepçeli tutuklanıp gazetecilere de resim çektiriliyordu. Nitekim bu sabah Şener Levent, Avrupa gazetesinde açıkça: “Konuş Ünal konuş” diye mahşet yapıyordu. Ahali de ilgilenenler hep biliyordu. Bir anda adalet ve hukuk ezberleri yerlebir oldu. Çoğu taraf açıklama yapmadı. Yargıçlar adına yapılan ise başka sorulara neden oldu. Ama “yargı bağımsızdır ve kutsaldır” lafları hala dolaşımda geziyor.
Tabi ki son diploma sahtelemesinde de olduğu gibi, nedense önemli üst elitden durmadan isimler geip geçti. Tam da sahte diploma konusunun kapatılma hamleleri olduğu dolaşımı olurken, takma adıyla Jujunun yurdışı serüveni devam ederken, adaya gelmesiyle ek konuları da ateşledi. Hatırlayın: yapılan son yargı alakalı sıvavlarla ilgili epey konuşulan oldu. Bu durum senelerdir sürdü. Emekli yargıç Sözmenerin yazdıkları ve meclis kürüsüsünden başkan yardımcısı Faziletin söyledikleri de resmi akışa girmese de ahalinin belirli kesiminde konuşuluyor. Nitekim bazı kesimler son Juju kararıyla alakalı şu sorguyu yapıyorlardı: ilgili yargıç, sözkonusu olan durumlarla alakası var mı:…
K. Kıbrısta bu konu gündemde ordan oraya savrulurken, makamcılar ise tınmadan ahaliye gidip kurultay hesabı yaparken, bir de Türkiye gerçekleri vardı. Öyle ya: K. Kıbrıs Türkiyesiz konuşulamazdı.
*****
Türkiyede de yargıyla alakalı durumlar yaşandı. Sinan Ateş davasından tutun, Gar katliyam davasının sonucu yargı konusunu epey sarstı. Adalet derken davalarda olan, ister istemez yargıyı da sorguluyor. Öylesine dvva gelişmeleri oluyor ki kutsal yargı ile gerçekler adeta savaşır hale sokuldu.
Kısaca, haftanın paranomasında yargı oldukça tartışmalarla dolu geçti. Bir anlamda kutsanan ve yargı sonuçlarını kesin sayan algı yerlebir oldu. Şunu göz ardı etmeyelim: koşullar ve devlet şekileri göz önünde tutulmadıkça her kuram eksik kalır. Yargı da kutsal değil, sistemin bir kurumudur. Yönetim şeklinden kuvetler ayrımına dek her olgunun da yansıyıcısıdır. Hukuki alanın da belirleyicisidir. Kuramlar bu nedenle var oldukları koşulalrla birlikte konuşulması şartdır.