yaklaşımlarÖzkan Yıkıcıİsrailin paradoksal tutsaklık algılarında sıkışma - Özkan Yıkıcı
yazarın tüm yazıları:

İsrailin paradoksal tutsaklık algılarında sıkışma – Özkan Yıkıcı

Yeniçağ podcastını dinleyin

Benim makalelerimi dikkatli okuyanlar, son gelişmelerin göstere göstere geldiğinin çıkarmasını kolayca yapar. Metanyahunun ABD parlementosundaki konuşma ile karşılaştığı durum, sonradan görüştüğü seçim adaylı kişilerle konum, zaten genel mesajı vermeye eytiyordu. Yine sadece son dönemde israilin ısrarla savaşı bölgeleştirme hamleleri de ortada sık sık gerçekleşiyordu. Öyle ki Yemeni vuran, irana karşı suikastler, Suriyenin bonbalanması normal haberin de gerisine düşürtüldü. Gazze katliyamı kırkbin katliyam cesetiyle sayısalaşıyoru. Plan ise malumdu. Lübnana da saldırı yapacağı, oradaki Hizbulaha darbe vurma siyaseti açık sesle vurgulanıyordu. Provakasyonlar ve saldırılar gırla gidiyordu.

Öte yandan, batı medyası ve devletleri ısrarla konuyu “israilin güvenliği” algısıyla örtüyordu. İnsanlara onca katliyam saldırganlığını normalleştiriliyordu. Nitekim Lübnan olayı da öyle idi. Batı medyacılar hemen Hizbulahı uyarıyor, saldırgan olan Hizbulahmış algısını yaratıyordu. Halbuki suikast ve saldırılar israilden geliyordu. Klasik algı probaganda israili Lübnanda da saavaşı tırmandıracağı mesajı hep veriliyordu. Dünya kamuoyu da hazırlanıyordu. Üstelik Amerika ve İngiltere başta olmak üzere gemileriyle israile güvence adına hem de adamıza varan yerleşimle Doğu AKdenizde rollerine hazırlanıyordu.

Hafta sonu Lübnan yazımda artık konunun cidi olduğunu anlatıyordum. Eski birikimleri de hatırlatıyordum. Örneğin, Cihatcılar kimyasal silah kulanırken, batı medyası Suriye kulandı denip, Suriyeyi füzelerle dövüyordu. Sonradan olay açıklanmasına rağmen, Cİhatcılara ayni tutum yapılmaması da siyasetin devamı şeklinde gelişiyordu. Neden uyarıyordum: Suriyenin işkal altında olan Golen tepelerine bir roket düşer. Dürzi çocuklar ölür. Ne tesadüf ki Golan tepelerinde 12 çocuk ölürken, ayni anda Gazzede israilin yıktığı binada kırk çocuk katledildi. Dünua kamuoyu yine çifte sdandartın sonucu bunlarda uyguladı. İsrail hemen Hizbulahı suçladı. Zaten Metanyahunun Amerikan şov parlemento dansından sonra, aldığı desteklerle bölgede birşeyleri tırmandracağı beklentisi bende hemen oluştuydu.

Hem hafta sonu makalemde hem de Salı günkü internet tv yayınında en azından okuyucum ve izleyicimi uyardım: daha sonuç alınmadan tıpkı öteki provakasyonlar gibi İsrail ve atı hemen düşmanı belirledi. Ardından da yıkım hamleleri yaptılardı. Golan tepeleri olayında İsrail suçlarken, Hizbulah ise ilişkisi olmadığını açıklıyordu. Enazından tarafsız kesimlerin sortuşturma zamanı verilmesi dahi yapılmadı. Çünkü karar net idi. Üstelik demir kube diye önemli savunma mekanizması da varken..

Bunlar tesadüf değildi. Yaşanan Ortadoğu deneyiminin katgısı vardı. Nitekim, Salı günü prokram sonrası hep aklımda bir boşluk kaldı. Tekrar tekrar anlatmak gerekirdi: birincisi, israildeki devlet faşist biçiminde kurumsallaştı. Metanyahu eğer savaş durursa kendi yargılanacak konumda. Uluslararası alanda da artık sabıkalı. İkincisi ise hep tekrarla karşılaşma korkum vardı: araştırılmadan hemen suçlanma olacak, sora da tırmandırma saldırısıyla hamleler olacaktı. Belli ki Amerikada izin alındı. Öyle ki daha İsrail iki önemli katliyam suikasti yaparken peşinden ABD dışişleri bakanı “israile karşı gelecek saldırıda, israili koruyacağız” deekten de çekinmedi.

Saldırı bekleniyordyu. Nitekim yine İsrail beyrutda füzelerle vurma hamlesini aptı. Hizbulahin önemli liderlerinden biri öldü. Ama içimde kuşku vardı. İsrail tırmandırma ile irana da yönelme planı hep vardı. Şüpeli bekleyişim uzun sürmedi. Bu defa iranda bulunan Hamas liderlerinden Hamaney kaldığı yerde vuruldu. Bir anda iki örgüt lideri vurulduydu. Hemen ekleyelim: İsmail Hamaneey son işkal altında yapılan seçimde seçimi kazanıp Filistin başbakanı oldu. İsrail Hamas vekielrini tutuklayarak bir anlamda hükümeti de bozdurtup işleri tersdüz yaptıydı. Nedense Haneyi hep suçlarken bu özeliği unutturuluyor.

Batı ekseni olayın nedeni ile yapanın cezalandırılmasını değil elbet, onlar israila karşı saldırı olmayıp, tırmanma gerçekleştirilmesin havasına döndüler. Buda klasik Ortadoğu politikasının yeniden üretilen şeklidir. Saldırgan İsrail, katliyam yapan ayni çevre olurken, hep ötekileri suçlayarak ve hareket etmemeye çağıran bildiriler okuyorlar.

Sakın Kıbrısı unutmayalım: Limasolda Amerikan gemisinin işi ne: Larnakada Amerikan deniz üstü niçin kuruluyor. Bunlar yetmiyorsa, Hizbulahın açıklamasını hatırlayalım: Kıbrıs Hizbulaha karşı kulanılırsa, onlar da buradaki bazı tesisleri vuracaklarını açıkladı. Ama buranın umurunda değil. Üstelik AB önkarakol roluyla da para koparmaya çalışan çok kesim var.

Türkiye ise bir ironi. İsraile petrol Türkiye üzerinden epey miktarda gidiyor. Enerji kaynağının merkezi de Azerbeycan. İsraile enerji kesme Türkiyenin elinde. Ama sorgulayan yok. Başka bir tartışma ise şimdilik buraya gelmedi. iranda Heneyi vuran füzenin Azerbeycandaki İsrail üstünden kaynaklı olma olasılığı vurgulanıyor. Ekleyelim mi, yine önceki yazımda yazdığım gibi: Erdoğan Karabağa girmekten söz ederken, Azerbeycan gerçeği ile İsrail ile yanyana olmaya dokunmadı…

Bukadar karışık ortama son bir ek daha yapalım: kısa zaman önce BBC araştırmalarında bizat ilgili kurumun Lübnan muhabirinin Hizbulah alehinde haber hazırladığı ortaya çıktı. Pek de haber olmadı. Ama kafalarda hep şu çivi gibi çakıldı: Hizbulah Softadır. Neden mi batı bölyle istedi. Foncular bunları söylemek için kaynak alıyorlar.

Kısaca, faşizmin ne olduğu, emperyalist sistemin gerçekliğini yeniden İsrail merkezli, Amerikan onaylı olarak yaşıyoruz. Onlar vuruyor yıkıyor. İktidarda kalmak, kar elde etmek için insan kanıyla yıkanıyorlar. Fakat, kazara onlara karşı hamle yapınca da “terörist” algısıyla suçlanıorsunuz. Ama kelimesiyle onca katliuamlar haklı gösterilmeye çalışılınıyor. Kıbrıs da Ortadoğu ülkesi. Dibinde denizle karayı yaklaştıran coğrafyadır. Ne işi var Limasolda Amerikan gemisi. Larnakada deniz üstü ihdiyacı mı var. genel Kıbrısta Kuzey dahil Nato askeri olduğunu kaçı kabul ediyor. Ama toplamda şunu hep gördük: yemeni vuran uçaklar, iran füzelerini patlatan tayyareler ve nice vuran füze Kıbrıs adasından havalandı. Ama bilen pek yok. Hele politikacılar, çok kolay teslimiyet uyskusunda olmaya devam.

Son ucuz yalan ise şu: tüm dünya ağızbirliği etmiş gibi “Hamas ve Hüzbulah tırmandıracak mı” diyor. Halbuki tırmandırmayı hem de katliyamlarla yapan İsrail. Böylesi yalan dünyanın Göbels versyonuyla bizi sarmalayıp doluyorlar.

- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
311AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin