Natonun yetmişbeşinci yıl zirvesi gerçekleşti. Tam da merkezi Vaşinktonda yapıldı. Öyle demokrasi falan veya insan halklarına önem verme, kararları yok. Sadece saldırganlık ve savaş çığlıklarıyla örülü algı porbagandaları aldı başını gitti. Ukrayna cepesi veya Anti Rusya Çin eksenli stratratejiler havada uçuldu. Ama özgürlük denen nesne sadece lagla geçiştirildi. Net mesaj, Nato daha saldırgan ve savaşı yayma politikasına benzin dökerek ateşi alevlendirme siyaseti anlatarak pratikler öneriyordu.
Nato zirvesi Vaşinktonda gerçekleşti. Tam da Natoya uygun çılgın savaş stratejik kararlarla da tamamlandı. Askeri sanayi adete elerini ovuşturdu. Klasik bilinen siyasal duruşlara da tanık olduk. Avrupanın sosyaldemokrat partiler dahi, sermaye tekel vaşına fresmen odun taşıyorlar. Daha ileri gidilerek, Alman Sosyaldemokrat ve Yeşiler Amerikanın uzun menzili füzelerinin ülkelerinde konumlanmasını alkışladılar. Bana birinci paylaşım dönemi tarihi Kağoski politikasını anımsatmakta gecikilmedi. Belkide bu zirvede en memnun kalmayan Erdoğandı. En azından Baydınla görüşüp resmi vermeği çok umut ediyordu. Hat da epey zaman önceden, bu gelişmenin probagandasını dahi yaptı. Buna takılan ülkemiz işbirlikçi foncular sa “Erdoğanın görüşürken, Kıbrısı da karşısında bulacağı” hayaline takılması da ibretlikti.
Nato zirvesinin ardından akılda kalanlar şunlar: başta Ukrayna idi. Öyle ki hem Ukraynaya yeni kırk milyar dolar yardım gönderiliyor, hem de F.16 uçaklar da kısa zamanda Ukraynada olacaktı. Sert laflar kulanıldı. Ukraynanın Natoya alınacağı ve geri dönünmez olduğu vurgulandı. Anti Rusya ve Çin lafları epey yer aldı. Rusyanın en tehlikeli ve Çinin de onu desteklediği ifadeler konuldu. Tam bir Nato saldırganlık stratejisini karşımızda gördük. Önemli başka nokta da Baydın dı. Baydın seçilierken yapacağı söylenenleri yaptı. Natoyu toparladı. Avrupayı peşine taktı. Ukraybnada resmen savaşı ateşledi. Anti Rusya politikasını merkeze koydu. Kisincırın dahi uyarısına önem vermedi. Emperyalist saldırganlığının metnini yeniden gündemleştirdi.
Ancak, Baydın potlar da kırdı. Yine başta Ukrayna üzerinden de kürsüde konuşurken yapıldı. Zelenskiye Putin diye ifade etmesi, en karikatüze edilecek tutumuydu. Kısaca, Nato resmen Nato gibi davrandı.
***
Kısa bazı ek bilgilerle anlamaya yardımcı olalım: Nato gibi kurumsallaşmalar Bİndokuzyüz dörtdeki toplantıyla adım atıldı. Ekonomi alanında İMF ve Dünya Bankası yapılanış hedeflendi. Ticari örgüt de ona eklendi. B.M. ile uluslararası siyasal düzenleme yapısı da planndı. Nato ise sistemin güvenliği adına askeri yapı olarak hesaplandı. Nato Bindokuzyüz Kırkdokuzda kuruldu. Sovyetlere karşı ve genelde Komonizme hedefli siyasal askeri örgüt şeklinde doğdu. Şimdi ise Nato Vaşinkton toplantısında Rusyayı baş düşman koyuyor, komşusu Ukraynaya hem silah gönderiyor, eğitmenlerle orduyu güçlendirme ile Natoya üye etmeyi karara bağlıyordu. Bir anti Rusya paranoyasıyla Avrupayı peşinden sürükleyen Amerikan gerçeği ile karşılaştık.
***
Fazla geriye gitmeyelim: sadece kısa zaman öncesiyle Nato müdahaleleri ve sonuçlarına bakalım. Demokrasi veya örgütlük değil tam aksi gericilik ve karanlıklar yaratı. Afkanistan bunun önemli öreği. Dolaylı yoldan Suriye ve ırak isterseniz libyayı da ekleyerek batı emperyalist müdahalelerin sonunda nelerin geldiğine yine kısa bir bakış yapmanız normaldir. Son kararlara da bakınca, özgürlük katli ile gericilik ve savaşlarla Nato birlikte olmayı güçlendirmeğe, askeri sanayiyi beslemeye devam ediyor.
***
Kıbrısta da Nato ep onuşuldu. Sol eksen var oldukça “Kıbrısın Nato” protestoları oldu. Natonun da başta İngiltere
Stlerini kulanarak bölgede oldukça askeri müdahaleler yapıldığı da bilinip de bilinmezliğe konuldu. Nato Kıbrıs oynunda hep vardı. Hat da atmışbir yılında garantörler Kıbrısın Natoya alınmasını isterken, Makariyos ve Küç,üğün bloksuzları tercih etmesiyle, birden iki kesimli savaşın tırmandırıldığını da gördük. Yine bugünlerin yıl dönümü olan yetmişdört darbesi ve sonrasının da Kisincır planlı siyasasl hamle olduğu kesindir. Benzer çok müdahale veya kulanım oldu. Fakat, Kıbrısta solun cılızlığı, işbirlikçilik kültürünün yaygınlaşması sonucu, bunların konuşulmadığı paradoksu da karanlıktaki kalışın önemli süreçleridir.***
Kısaca, yeni bir Nato zirvesi daha yapıldı. Amerika geyt memnun. Üstelik yangını Avrupa ekseninde tutup kendinden de uzak tutuyor. Ama siyasal karını da Amerika alıyor. Ukrayna ve İsrail gerçekleri ile dünya kamuoyu gerçeği bize sistemin ta kendisini anlatmaya yetiyor. Ama acıngörünüm: dünya ile oynayan, savaş aeşini yayan Amerikan durumu düşündürücü. Kasım seçimlerindeki iki seçenek, bize nerelre geldiğimizin aynasıdır. Bunalrla da nasıl örgür olunacağı sorusunun da hala sorulmaması da makasın nedenli açıldığının kanıtı. Boşuna değildir söylenenler: Haydutların zirvesi.