İktidar ve yandaşları Washington’daki NATO Zirvesi’nden Türkiye adına bir “başarı” çıkarmaya çalışırken alınan kararların ülkenin başına ne tür çoraplar öreceğini saklamaya çalışıyorlar. Türkiye’nin önem verdiği birçok konunun metne yansıdığının ileri sürüldüğü bildirgede en kıvanç duyulan nokta ise iki yıl sonraki zirvenin Türkiye’de yapılacak olması. Ancak gerek zirvedeki konuşmalar gerekse de 38 maddelik sonuç bildirgesindeki maddeler Türkiye’nin büyük bir tehlike ile karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
ÖVÜNDÜKLERİ MADDELER
• NATO’nun 2026 zirvesinin Türkiye’de yapılacak olması.
• Terörizmin ikinci büyük tehdit olarak kayda geçirilmesi.
• Müttefiklerin birbirlerine yaptırım uygulamamaları gerektiği yönünde Vilnius kararının yeniden teyit edilmesi.
• Balistik füze savunması bağlamında tüm NATO müttefiklerinin tamamen koruma kapsamına alınması taahhüdü yeniden kabul edildi.
• NATO-AB arasında işbirliğinin bir müktesebat temelinde yürütülmesi kararı.
İKTİDARIN GİZLEMEK İSTEDİĞİ TEHLİKELER
Rejimin “başarı” diye sunmaya çalıştığı bu maddeler, Türkiye’nin bugününü ve yarınını ipotek altına alan tehlikeli kararları gizleyemiyor. Washington’daki 75’inci kuruluş yıldönümü zirvesinde sadece Türkiye’yi değil, bütün bir küresel güvenliği tehdit eden kararlar açık bir deklarasyonla kayda geçirildi.
– Balkanlar ve Karadeniz NATO gölüne çevriliyor
Batı Balkanlar ve Karadeniz, NATO açısından stratejik öneme sahip bölge olarak ilan edildi. Bölgenin “güvenliği ve istikrarı”na katkı adı altında NATO’nun burayı Rusya’ya karşı merkez üsse çevirmesine karar verildi. NATO’nun buraya yığınak yapması, Romanya ve Bulgaristan’ı özel olarak seçmesi yeni gerilimlere neden olacak. Bu da her yönüyle Türkiye’yi etkileyecek.
– Savaş örgütü Ortadoğu’ya sokuluyor
Bir Atlantik ittifakı olan NATO’nun Ortadoğu’ya fiilen sokulmasının önü açıldı. Savaş örgütü NATO’nun Ürdün’de ofis açmasına karar verildi. “Ofis”, İsrail’in güvenliğini sağlayacak ve de İran’a karşı ileri karakol işlevi görecek. ABD ve İngiltere, İsrail ile NATO ilişkisini derinleştirme peşinde. Uzun vadede “ortaklık” ilişkisinin daha da geliştirilmesi planlanıyor. NATO askerlerinin bu vesileyle Ortadoğu’ya ayak basacak olması Filistin, Suriye, Irak denkleminde Türkiye’yi de her yönüyle etkileyecek.
– Milli gelirin yüzde 2’si savunmaya gidecek
Ekonomik kriz derinleşirken silahlanma ve savunmaya milyar dolarlar akıtılacak. ABD’nin dayatmasıyla pek çok ülke gibi Türkiye de milli gelirin (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla-GSYİH) en az yüzde 2’sini savunma harcamalarına ayırma koşulunu yerine getirdi. Ankara’nın bu yıl GSYİH’nin yüzde 2,09’una karşılık gelen kaynağı savunmaya ayırması kayda geçildi.
– Ukrayna savaşına “resmen” taraf olundu
Washington’daki zirvede NATO, fiili olarak yer aldığı Ukrayna’da “resmen” devreye sokuldu. 32 ülkenin liderleri Ukrayna’ya silah yardımı ve askeri eğitim sorumluluğunu NATO’ya devretti. Bu da NATO’nun savaşa aktif olarak dahil olması demek. Bu karar, olası bir savaşa “ittifak”ın önemli bir üyesi olan Türkiye’nin de dahil edilmesi anlamını taşıyor. Türkiye veya herhangi bir ittifak üyesinin bundan kaçınma şansı yok.
– Kiev’e milyar dolarlar akıtılacak
Bildiride, İttifak üyelerinin gelecek yıl Ukrayna’ya en az 43,3 milyar dolar askeri yardım sağlayacakları taahhüt edildi. Türkiye de Ukrayna’ya bu yardımı sağlamak zorunda kalan ülkelerden birisi. Ve payına da yaklaşık 1 milyar dolar düşüyor. Bu yardım askeri teçhizat göndermek şeklinde de olabilir başka türlü de. Halktan sakınılan kaynaklar dahil olunmaması gereken bir savaş için harcanmış olacak. Ekonomik, siyasi, askeri yardımlar artarak devam edecek. Bu da daha fazla ekonomik yük demek.
– Nükleer silahlar ve nükleer caydırıcılık
Zirve bildirgesinin bir diğer önemli maddesi de NATO’nun bir nükleer ittifak olduğunun ilan edilmesiydi. Nükleer caydırıcılığın ittifak güvenliğinin temel taşı olduğunun belirtildiği bildirgede, nükleer silahlar var olduğu sürece NATO nükleer bir ittifak olarak kalacaktır denilerek Rusya ve Çin’e açık mesajlar gönderildi. Bu nükleer tehditlerin ne tür bir felakete yol açabileceği gündeme getirilmedi.
– Çin’e karşı Asya-Pasifik görevi
Zirvenin en önemli bir diğer kararı da bir Kuzey Atlantik İttifakı olan NATO’nun dünya jandarmalığına soyunmasının resmen ilan edilmesi oldu. NATO Çin’e karşı Asya-Pasifik’e yöneltildi. Japonya, Güney Kore, Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda NATO zirvelerinin artık yeni “müdavimleri.” Emekli diplomat Engin Solakoğlu da “NATO’nun artık bir Atlantik ittifakı olmaktan çıkarak dünyaya nizam vermeye çalıştığını” söylüyor. Ve haliyle Asya-Pasifik seferinde Türkiye’ye de görevler yüklenecek. Ve Ankara’nın bu görevlerden kaçınması mümkün olmayacak. Benzer bir durum Amerikan emperyalizminin hedefindeki olası İran ve Kuzey Kore görevleri için de geçerli olacak.
ÜLKE ATEŞ HATTINDA KALIR
Zirveden çıkan kararları BirGün’e değerlendiren gazeteci-yazar Murat Yetkin’e göre NATO’nun Rusya’yla doğrudan çatışması halinde Türkiye ateş hattındaki ülkelerden birisi olacak. Yetkin, “Olası bir savaş halinde “ittifak”ın güney kanadındaki en önemli üyesi olan Türkiye’nin bundan kaçınması mümkün olmayacak. NATO’da tüm kararlar oy birliği ile alınıyor, haliyle NATO savaşa girerse Türkiye de girecek. O nedenle ben Türkiye’nin ve sadece Türkiye değil başka NATO üyelerinin de Rusya doğrudan bir NATO üyesine saldırmadan Rusya’yla savaştan uzak durma çabasında olacağı kanısındayım. Çünkü Türkiye’nin de bu kararlarda imzası var/olacak. Bu nedenle kararlar bağlayıcı ve “ben yokum” deme seçeneği yok. Rusya ve İran ile komşu Türkiye “ittifak” içinde askeri güç sıralaması açısından üçüncü sırada. Bu ülkelere yönelik herhangi bir müdahale her yönüyle Türkiye’yi olumsuz etkiler” dedi. Yetkin, yetkinreport.com’daki “Ankara NATO Zirvesi sonuçlarında aradığını buldu mu?” yazısında da NATO’nun küresel saflaşmanın netleşmeye başladığını deklare ettiğini belirtiyor.
ÇEMBER İYİCE DARALIYOR
ABD ile Rusya arasında tarafların kendisine tanıdığı görece “özerk” alanda “denge” adı altında top çevirmeye çalışan AKP iktidarı için mesafe kısalıyor. Batı emperyalizminin NATO’yu bir global jandarmaya dönüştürme girişimleri Saray rejimini ilerleyen günlerde açık taraf tutmaya zorlayacak. Pragmatist gerekçelerle Ukrayna’da bugüne kadar açılan kapı iyiden iyiye kapatılmaya çalışılacak. Üyesi olduğunuz emperyalist askeri birlik komşu bir ülkeye karşı savaş baltalarını çıkarırken büyük bir “gurur”la “Türkiye NATO’nun belkemiğidir” diyen Saray rejiminin “ben bu oyunda” yokum deme şansı olabilir mi?