Ülkenin ekonomi politikasının iktisat bilimiyle alakası yok. Erdoğan’ın, dünyada benzeri olmayan ‘faiz sebep enflasyon sonuç’ teorisi hayata geçtiğinden beri iktisatçılar zorda. 2018’de “Dolar 10 lira olacak” dedikleri için ‘provoke edici paylaşımlar’ yaptıkları gerekçesiyle 38 gazeteci ve ekonomist yargılanmıştı. Görevi bıraktığını Instagram hesabından duyuran eski Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Dolar 10 lira olacak, 15 lira olacak ya, daha çok beklersiniz” demişti. Çok beklemedik ve daha fazlasına şahit olduk. İktisatçı Mahfi Eğilmez, sanayi üretiminin düştüğü, işsizliğin yükseldiği Türkiye’de ekonominin stagflasyona gittiği uyarısında bulundu. Eğilmez, üç gün önce de ekonomik büyümenin yavaşladığını, işsizliğin arttığını ve Türkiye’nin stagflasyondan slumpflasyona geçiş riski taşıdığını vurguladı. Bu işin daha gramajın eksiltildiği şrinkflasyonu, kalitesinin düşürüldüğü skimpflasyonu var. Sorunu ne iktidarın yapısal reformları çözebiliyor ne de Merkez Bankası’nın faiz politikaları. Çünkü bütün bunların üzerinde ve hepsini içeren daha büyük bir derdimiz var; adalet, artık mülkün temeli değil.
***
Tıpkı iktisatçılar gibi hukukçular da süren davalar, açılan soruşturmalar ve tutuklamalarla ilgili değerlendirmelerde bulunurken meseleyi yasal bir zemine oturtamıyor. Çünkü yaşadıklarımızın hukukla ilgisi yok. Yüksek Seçim Kurulu tarafından 14 Mayıs 2023 genel seçimlerinde aday olmasının önünde hiçbir engel görülmemiş olan ve Türkiye İşçi Partisi Hatay milletvekili seçilen Can Atalay, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) hak ihlali kararına rağmen hâlâ hapis tutuluyor. T.C. Anayasası’nın 153. Maddesi gayet açık. AYM kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Nokta. AYM, vekilliği düşürülen ve hakları elinden alınan Can Atalay ile ilgili nihai kararını verdi. Bu doğrultuda derhal serbest bırakılmalı ve Hatay halkının iradesinin temsilcisi olarak Meclis’teki yerini almalı. 30 Ocak 2024’te AKP’li Bekir Bozdağ yönetimindeki Meclis’te, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’nin kararı okutularak vekilliği düşürülen Can Atalay ile ilgili itirazı değerlendiren AYM’nin, Atalay’ın vekilliğinin düşürülmesinin ‘yok hükmünde’ olduğuna dair 22 Şubat tarihli tespiti 1 Ağustos’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. 16 Ağustos Cuma günü, Can Atalay için olağanüstü ve yine son anda yapılan bir değişiklikle AKP’li Bekir Bozdağ başkanlığında toplanan Meclis’te yapılması gereken AYM kararına uyarak Atalay’a haklarının iade edilmesiydi. Olmadı. İktidar, Türkiye’nin artık Anayasa ve AYM kararlarına uyulmayan bir ülke olmasının yanında; eski topçu Alpay Özalan’ın kürsüde konuşma yapan TİP Milletvekili Ahmet Şık’a yumruklu saldırısıyla da, Meclis’te bile muhalif seslerin şiddetle susturulmaya çalışıldığı bir memleket olduğunu dünyaya ilan etmiş oldu.
***
Can Atalay, tıpkı diğer Gezi Davası tutukluları gibi, içindeki tutarsız ve yetersiz iddiaları görebilmek için hukukçu bile olmaya gerek olmayan bir iddianame ile hapiste. Henüz, bazı partililerin Sinan Ateş suikastıyla ilişkili olduğuna dair şüphe ve şaibelerden kendini kurtaramamış olan MHP, iki kez beraat eden Atalay’ın terörist olduğunu söyleyerek Meclis’teki olağanüstü toplantıya katılmadı. Meclis Başkanı Numan Kurulmuş, ki kendisi AKP’ye katılmadan önce “2023’te kredi kartı borcu dolayısıyla evine icra gelmeyen hiçbir evin kalmadığını duyacağız” demişti, toplantıya başkanlık etmesi için usule aykırı şekilde Bekir Bozdağ’ı görevlendirdi. Bozdağ, zamanında Fethullah Gülen’e gönderdiği gönül dolusu sevgilerle tanınan kıdemli bir AKP’li. AYM kararına ve Anayasa’ya apaçık karşı çıkarak mülkün temelini oyan iktidara yönelik sert ve denk açıklıkta bir konuşma yapan Ahmet Şık’a AKP’nin ‘fedai’ kadrosundaki Alpay Özalan saldırdı. Şık, AKP sıralarına doğru, Soma ve Ermenek’te ölen işçilerin, Aladağ’da ölen çocukların, Çorlu’da ölen yurttaşların hakları için mücadele etmiş Atalay’a terörist diyenlere, kendilerinden olmayan herkesi nasıl da kolaylıkla vatan haini, bölücü, terörist diye yaftaladığını hatırlattı. Yalan mı? Bu ülkede gazeteciler, hak savunucuları, akademisyenler, öğrenciler, farklı düşünen kim varsa terör örgütü üyesi olmak ya da propagandasını yapmak suçlamasıyla hapse atılmadı mı? Erdoğan bu ülkenin milyonlarca yurttaşına “bunlar çürük, bunlar sürtük, bunlar terörist” demedi mi? Dedi. İşte böyle böyle adalet mülkün temelinden söküp çıkarıldı. Can Atalay’ın, AYM kararı tanınmayarak vekilliğinin düşürülmesi, seçmen iradesinin yok sayılması, Meclis’teki kürsü dokunulmazlığının kana bulanması Anayasal düzene karşı bir başkaldırı değil de nedir?