Varsın, hala yaşananın adını koymasınlar. Yumuşak ifadelerle geçiştirme algısına sarılsınlar. Dünyada resmen faşist dalgalar çok yönlü hem devlet şekline hem de sokaklarda kendini gösteriyor. En son ingilterede yaşandı. Özellikle göçmen veya yabancı düşmanlığı ırkkçı yapının nedenli karşılık bulduğu İngiltere kanıtıyla tekrardan suratımıza vurdu. Öyle vurdu ki ufak bir cümle dahi faşistleri sokağa çıkarmaya yetip artı.
Önemli öteki tehlike de düşünce alanında yansıdı. Tekrardan olan normal davranış haline geldi. Sorgulanmadan söylenen bir cümle, insanları öfkeyle sokağa atmaya yetip artıyor. İngilterede olduğu gibi, üç çocuğu bir Müslümanın öldürdüğü sosyalmedya yayınıyla öfke sokağa yansıtıldı. Bunu küçümsemeyelim: ırkçı düşünce ve haber bazen algıyla devşirilip birden kitlesel patlamaya geçer. Örneğin, ingilterede olayı Müslüman değil de ismi konulmadan veya başka kimlikli birisi dense, bu denli günlerce oluşan sokak öfkesi olmayacaktı.
Hemen Türkiye kıyasıyla da anlatalım. Türkiyede örneğin ki oldu bir çocuğa cinsel taciz yapılsın. Suriyeli derseniz olay ülke çapında yaygınlaşır. Kayseri de olduğu gibi. Oysa tarikatlarda hem de defalarca çocuk tacizleri, istismarları olmasına karşın brakın önemli tepkileri, bunun kapatılması veya erişim engeli konulma tutumu olayları yaşandı. Buda bize salt olay değil kimlikçi ırkçı düşünce faşizminin de davranışlardaki rolunu anlamamızı dayatmaktadır.****
Son yıllarda iyice faşizmin değişik versyonlarıyla yaşama normalliğine geldik. Artık faşist partileri kabul görme davranışına sokma adına “aşırı sağ” veya parti isimleriyle söyleyerek, hükümete girmelerinin de normal hale getirildi. Seçim kazanma olasıklıkları seçeneksizliklerde daha da öne çıktı.
İkinci önemli dalga ise kitlesel harekete geçirerek, taban kazanma ve iktidara yönleme kuralıdır. Burada da göçmen karşıtı, yabancı düşmanlığı üzerinden ırkçılıkla davranışın öne gelmesidir. Sorunları sınıfsal değil de daha çok yabancılara yıkarak öfke yaratılmasında yönlendirme haline sokuldu. Böylelikle sermaye hem kendi karına devam ederken, ırkçılığı da kulanıp devlet biçimi veya muhalefet eksenine de oturtmaktadır.
Burada önemli bir noktayı da belirtelim: göçmenler veya mülteciler benzeri kesimler ikili kısgaca sokuldu. Sermaye bunları daha ucuz işleterek, örgütsüz kulanarak daha fazla kar yapıyor, sosyal örgütlenmeleri de kırıyor. İkinci kulanım ise yeni seçenekleştirdikleri faşizme de taban aracı haline sokuyorlar. Sistemin tüm sorunların nedeni olarak yabancılar konularak, ırkçı idolojiyi besliyorlar. Sisteme karşı olan öfke ise her gelişmede sokakta patlamasını da yaratıyor. Hele olayda gööçmen veya mülteci denilince, ırkçı damıtmayla öfke hemen zemin buluyor. İngilterede de olan budur.
İngilterede üç çocuk buçaklanıyor. Sosyal medyada bir yayında bunu Müslüman kişinin yaptığı yazılıyor. Hemen karşılık buluyor. Olayın dehşeti yanında, yapanın öteki olması ve sorunların nedeni görülmesi sonucu, sokaklar birden kaynadı. Geniş tepki sokakla birleşti. Anlaşıldığına göre de faşistlerin örgütlenmeleri iyidir. Kolay değil bu olalyı hem idolojik olarak kulanma hem de birçok çevrede yapma ayni anda bir şeylerin olduğunu gösteriyor. Kitlesel belirli kesim karşılığı varlığı kesin. Bunu imkar edilse de doğrudur. Zaten son seçimlerde faşist partilerin parlementoya girmesi ve iyi oy alması da bunun net kanıtıdır.
Olayın olduğu yer İngiltere. Dünya kapitalist sisteminin önemli metropol ülkesi. Siyasal kurumsallaşma konunun önemlini gösterior. Neoliberaleşme ile birlikte, aslında özellikle muhavazakar partiler faşist öğelerin bir kısmını zaten resmi idoloji yaptılar. İngiltere de Teçirizimle birlikte bunu gerçekleştirdi. Sistemin sömürge efendisi İngiltere, ayni zamanda ucuz emek için sömürgelerden de insanlara gerektiğinde yer veriyor. Her ülkede olduğu gibi, İngiltere de bu süreçte alt yapısını, emek ucuzluğunun göçmen kesimle geliştirdi. Sendikaların da gücünü kırdı.
Şimdi kapitalizim krizde. Muhavazakar ve sosyaldemokratlar yönetemiyor. Krizlere seçenek oluşturaıyor. Sermayenin bir kısmı bilinçli şekilde faşizmi bu yüzden destekliyor. Hem ucuz emek kulanma, hem ırkçılıkla idolojik yaklaşım geliştirme ikilemini kulanıyorlar. Artık eskisi gibi faşistlik tehlike değil gerektiğinde seçenek veya devlet biçimine gelecek şekilde alan açıldı. İngiltere de bunu yaşadı. Ama öyle bir gerçeklik var ki bazen hesaplanma ezberi yetmiyor. Bunu da İngiltere bize kanıtladı.
Bir çocuk katli ve adına İslamcı denilerek suçlama, kültürel faşistleşen kesime hareket alanı aştı. Üstelik gerçek değil de yalan kulanılmasına rağmen. İslamcı olduğu yalanlansa dahi öfke dinmedi. Sokaklar ısıtıldı. Buna karşılık anti faşist protestolar da oldu. Ama acıdır, faşistlerin siyasal yapı ve kültürel gerçek kadar, anti faşistler ortak eksene sahip değildir. Öyle ki kısa zaman önce yapılan seçimleri kazanan işçi partisi dahi bu anlayıştan çoktannuzaklaştı. Tepki var da ortak karşı mücadele ile sistemi sorgulama eksik. Bundan dolayı değilmi ki bazı ülkelerde sırf faşistler kazanmasın korkusuyla öteki sağ liderlere sol hemen teslim olup arkasında dizilmektedir. Fransa bunun son kanıtı..
Kısaca, faşist gerçeklik, adı konmasa da bir olayla birlikte, igilterede nedenli kitlesel karşılık bulduğu ve örgütsel davranışla bir olayla ortaya çıktı. Bu aslında dünyaya net mesajdır. Avrupada zaten faşist partiler yönetimlere geliyor ve devletde evrilmeyle faşist devlet biçimine doğru kayıyor. Kitlesel ırkçı karşılıkla da sokakta yerini alıyor. Seçeneksizlik ve kriz, faşist meydanı açıyor. Solun eksikliği, sistemin yönetilemez oluşu, ekonomik kriz ve militarisleşme gelişmeleri, tam da faşizmin istediği koşullardır. İngilterede yaşananlar, bize olayın nedneli cidi olduğunu işaret ediyor. Üstelik yeri geldiğinde dilimizden düşürmediğimiz Kıbrıslı varlığı da unutuluyor. Oysa ingilterede epey Kıbrıs kökenli vardır. Kültürler çatışması eksenine gelince, patlayan nehirin nerde duracağı belli olmaz.
Son olarak sizi doksnlara getirecem: ünlü AmHenkniton kültürler savaşı deyince, çoğumuz nasıl sorusuyla sorduk. Pek inanan olmadı. Ama şimdi kültürler veya kimlikler çatışmasının yeni faşist ve savaşlarla ne olduğu artık tartışılmaz stratejinin günümüz yaşananıdır. Buyrun İngiltere gerçeğine.