yazılariktibasMacron’un koalisyon valsi - Harrison Stetler

Macron’un koalisyon valsi – Harrison Stetler

Fransa’da seçimden altı hafta sonra Macron hâlâ sol cepheye hükümet kurma şansını vermemek için elinden geleni yapıyor. Aşırı sağ ve merkez ile azınlık koalisyonu kurmak için birçok kaotik senaryoyu deneyecek

alıntı yapılan kaynakbirgun.net
Orjinal yazının kaynağıjacobin.com
diğer yazılar:

Emmanuel Macron daha ne kadar topu taca atacak? Geçtiğimiz ay boyunca, Fransa Cumhurbaşkanı resmi tatil yeri Provence ile Olimpiyatlar arasında gidip geldi. Madalya kazanan sporcularla birlikte sahneye çıktığı anlar için defalarca başkente geri döndü. Ancak 11 Ağustos’ta Paris Olimpiyatları’nın sona ermesi, Macron’un temmuz ayında ilan ettiği siyasi ‘‘ateşkesin’’ de sonunu getirdi.

Olimpiyatlar, Macron’a haftalar önce siyasi projesine vurulan sert darbeyi örtbas etme imkânı sunan kısa bir ‘‘balayı’’ dönemi sağladı. 7 Temmuz’da, Macron’un yaz başında çağrısını yaptığı erken seçimler, parlamentodaki koalisyonunun altındaki zemini kaydırdı. Cumhurbaşkanının müttefikleri, sol Yeni Halk Cephesi’nin (NFP) en büyük blok olarak ortaya çıktığı Ulusal Meclis’te neredeyse doksan sandalye kaybetti.

Macron, 10 Temmuz’da yayımladığı bir mektupta seçimleri “kimsenin kazanmadığını” iddia ederek, o tarihten bu yana önceliğini NFP’nin hükümeti kurma talebini engellemeye vermiş durumda. Jean-Luc Mélenchon’un Boyun Eğmeyen Fransa’sı (LFI), Fransa Komünist Partisi (PCF), Les Écologistes (EELV) ve merkez sol Sosyalist Parti (PS) gibi partileri içeren sol ittifak, parlamentoda 193 sandalyeye sahip. Bu sayı, mutlak çoğunluk için gereken 289 sandalyenin oldukça altında olsa da, Macron’un Ensemble’ı (166 sandalye) ve aşırı sağcı Marine Le Pen’in Rassemblement National’ı (143 sandalye) karşısında Fransızların “göreli çoğunluk” dediği şeyi sağlıyor. Macron, 16 Temmuz’da, partisinin hizasında olan mevcut hükümeti geçici bakanlar olarak göreve geri getirdi.

O tarihten bu yana matematiksel gerçeklikte hiçbir değişiklik olmadı. Ulusal Meclis’teki en büyük koalisyon olan NFP, hükümet kurma ve meclis çalışmalarını kendi gündemine göre yapılandırma hakkını talep ediyor. Sürpriz seçim zaferlerinden sonra NFP’nin farklı partileri başlangıçta ortak bir aday üzerinde anlaşmakta zorluk çekse de, 23 Temmuz’da nihayet anlaşmazlıklarını bir kenara koydular. Paris’teki Matignon Sarayı’nda koltuğa oturacak adayları olarak üst düzey bir memur ve ekonomist olan Lucie Castets’i seçtiler.

KRİTİK BÜTÇE SEZONU

Böylesine bölünmüş bir parlamentoda gelenek, Macron’un bir “cohabitation” (Fransa’da cumhurbaşkanı ile muhalefetteki bir başbakanın birlikte yönetmesi durumu) olasılığını kabul etmesi gerektiğini söylerdi. Castets’in adaylığının duyurulduğu akşam yapılan bir televizyon röportajında Macron, solun adayını açıkça reddetti ve “Mesele isim değil” ve “NFP’nin herhangi bir çoğunluğa sahip olduğunu söylemek yanlış” diyerek bu durumu açıkladı. Ağustos ortası itibarıyla Macron, solun önerdiği başbakanla bile henüz bir araya gelmiş değil.

Bu, Macron karşıtlarının iddia ettiği türden bir darbe değil, ancak Cumhurbaşkanı’nın alışılmışın dışına çıktığını gösteriyor. Eski merkez sağ başbakan Dominique de Villepin, 11 Temmuz’da verdiği bir röportajda, Macron’un takip etmesi gereken bir “düzen” olduğunu savundu: NFP’nin birinci gelmesi, diğer seçenekler için girişimlerden önce hükümeti kurma şansını onlara vermek gerektiği anlamına geliyordu. Diğer senaryolar, yenilenmiş bir merkezci koalisyon, 47 sandalyeye sahip merkez sağ Cumhuriyetçiler ile daha resmiyete dökülmüş bir anlaşma ya da idari ve bütçe dışında pek fazla yetkisi olmayan bir teknokrat hükümeti içeriyor.

Ancak Macron’un yaz tatili, Fransız siyasi takvimini yeni bir önceliğe bağladı. Sonbahar, bütçe sezonudur ve 2025 finansman yasasının ilk taslakları 1 Ekim’de parlamentoya sunulacak. Mevcut hükümet, bakanlık bazında harcama hedeflerini hazırlıyor, ancak yeni Ulusal Meclis’in hükümet kabinesi olarak onayını almadan daha fazla ilerleme kaydetmesi zor olacak.

SOL İTTİFAKIN ADAYI

Temmuz ayına kadar büyük ölçüde bilinmeyen Castets, adaylığının ardından geçen haftalarda halk arasındaki tanınırlığını artırdı. Aslında, görece belirsizlikten çıkışı, onu sol için iyi bir aday yapan unsurlardan biri oldu. Birlik görüntüsünün altında NFP hâlâ Sosyalist Parti ile Boyun Eğmeyen Fransa’yı karşı karşıya getiren çıkar ve stratejik yorum farklılıklarıyla bölünmüş durumda. Castets, belirli bir akımdan bağımsız olmasıyla avantaj sağlıyor. Eski bir Sosyalist Parti üyesi olarak, ittifakın sağ kanadında Mélenchon’un partisinin aşırı kontrolünden endişe duyanları yatıştırabilir. Ancak LFI için asıl ideolojik zafer, Castets’in sadakat sözü verdiği NFP’yi bir araya getiren programatik anlaşmadır.

12 Ağustos’ta Castets, parlamentodaki ittifakın liderliğiyle birlikte muhalefet partilerine yazdığı bir mektupta olası bir NFP hükümetinin önceliklerini ve yönetim tarzını ortaya koydu. Mektupta “NFP hükümetinin sahip olduğu çoğunluk sadece göreceli ve bu nedenle parlamentoda çoğunluklar inşa etmek için saflarının ötesindekileri de ikna etmek zorunda kalacak” yazıyordu. Yasaların hazırlanmasında muhalefet figürlerini sürece dâhil edeceği ve alt meclis gündeminde onlara daha fazla yer vereceği sözünü verdi.

Programatik olarak bu, Macron için başlangıçta kabul edilemez bir durum. Macron’un danışmanları ve müttefikleri, basına yaptıkları açıklamalarda, başkanın kırmızıçizgisinin, son yedi yılda uygulanan “arz yönlü” politikaların tersine çevrilmesini engellemek olduğunu söylediler. Bunun herhangi bir sol hükümeti imkânsız hale getireceğini — ya da en azından NFP’nin en büyük partisi olan La France Insoumise’in kabul etmeyeceği bir hükümeti doğuracağını öne sürdüler.

GELİŞİGÜZEL İTTİFAK

Merkezde yer alan bir ‘‘cumhuriyetçi eksen’’ koalisyonu hipotezi, bazı gözlemcilerin Bernard Cazeneuve gibi olası adayları gündeme getirmesine yol açtı. Cazeneuve, hem içişleri bakanı hem de François Hollande’ın son başbakanı olmuş, Sosyalist Parti’nin sağ kanadından muhafazakâr bir figür. Bu, Macron taraftarlarının ‘‘sosyal demokrat’’ olarak adlandırdığı türden bir isim. Ancak daha güçlü çekim muhtemelen sağa doğru olacaktır. Sık sık adı geçen muhafazakâr figürler arasında Hauts-de-France bölgesinin sağcı Başkanı Xavier Bertrand yer alıyor. Le Figaro, Cumhurbaşkanı’nın Paris çevresindeki Île-de-France bölgesinin başkanı ve 2022 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhuriyetçilerin adayı olan Valérie Pécresse ile artan bağları hakkında spekülasyon yaptı. Ancak Pécresse’in merkez sağın parlamento grubunda popüler olmadığı söyleniyor.

Merkezin girişimleri, esasen yeni Cumhuriyetçiler grubunun lideri Laurent Wauquiez’e yönelmiş durumda. 2027’deki cumhurbaşkanlığı seçimlerine aday olmayı planladığı bilinen Wauquiez, Macron ile resmi bir ittifak olasılığını reddetti. Ancak temmuz ayında, cumhurbaşkanının koalisyonu ile potansiyel bir “yasama paktına” açık olacağını belirtti.

Bu da oldukça istikrarsız olabilir. Macron’un koalisyonu ve merkez sağ muhalefet mecliste iki yüz oyu zor topluyor. Önceki yasama döneminde birlikte mutlak çoğunluğa sahiplerdi. Ancak 2022-24 yılları arasında merkez sağın neredeyse aynı politikalarına rağmen Macron’un azınlık hükümetini bir ipte yürütmesi, bu iki gücün kalıcı bir ilişki kurma olasılığını zayıf gösteriyor. (Aslında, Cumhuriyetçilerin bu sonbaharda bir güvensizlik oyu vermesinin beklendiği, Macron’un haziran ayında meclisi feshetme kararının hesaplamalarının bir parçasıydı.)

AŞIRI SAĞA BAĞIMLI

Herhangi bir sağ kanat paktının işlemesi için, güvensizlik oylarından kurtulmak adına aşırı sağcı RN’nin örtük onayına daha da fazla ihtiyaç duyulacaktır. Le Pen, geçmişte yasaların geçmesine müsamaha göstermiş ve partisinin düzen ve istikrarın bir gücü olarak konumlanmasından fayda sağlamıştır. RN’nin başbakan adayı Jordan Bardella, bu haziran ayında kampanyasında bütçe disiplinini ana prensip haline getirdi. Ancak bu uzlaşmanın da sınırları olacaktır, zira Le Pen ‘‘düzen karşıtı’’ tavrından tamamen vazgeçemez.

RN’nin bu yaz gördüğümüz neredeyse kaçınılmaz olan atağını engellemek, NFP’nin zafer ilan etmesi için yeterli bir nedendi. Ancak Ulusal Meclis’teki dengeler, bir sonraki parlamentonun sağa çekilme olasılığını artırıyor, bu yasama süreçlerinin her biri her ne kadar kaotik olsa da. Önümüzdeki istikrarsızlık boyunca muhtemelen, sol ittifakın en büyük mücadelesi zorluklarla elde ettiği birliğini korumak olacak. Sadece inatla hâlâ başka bir yol olduğunu göstermek adına.

Çeviren: Umut Can FIRTINA

  • Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Yeniçağ Gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir 
- Advertisement -spot_img
- Advertisement -spot_img
5,999BeğenenlerBeğen
796TakipçilerTakip Et
1,253TakipçilerTakip Et
327AboneAbone Ol

yazılar

Yeniçağ Podcastını dinleyin