YBH Kurultayı Olağan Yedinci Toplantısı Parti Meclisi Çalışma Raporu

    318

    Aralık ayında yapılan son kurultayımızın toplantısından sonra politik olaylarda fazla bir değişiklik olmamıştır. YBH, kuruluşundan beri yapmış olduğu değerlendirmelerle halka gerçeğin aynasını tutmuş ve çözüm önerilerini önlerine koymuştur.YBH adı geleceği gören ve önderlik eden anlamında kullanılmıştır. Fakat halkın, çözüm önerilerinin gereğinin yapılması için baskı yapmaya başladığını söylemek olanağı hala yoktur. YBH programında belirtildiği gibi halkımız hala daha kendi benliğine sahip çıkarak ve evrensel değerlere uygun istemlerini gerçekleştirmek için harekete geçerse evrensel dayanışma ile başarılı olacağını bilerek harekete geçmemektedir. Ülkesinde kendisini azınlık durumuna düşürmüş olan gelişmelere karşın sorumluluğu yükleneceğine uygulanan politikaların gerçek sahibi olan Türkiye yetkililerine sığınmaktan vazgeçmemektedir. Onun için YBH sempati toplamakta, söyledikleri takdir edilmekte ama söylediklerinin gereğini yapması için katılmakta olanların sayısı umduğumuz kadar olmamaktadır.

    YBH’nın sloganları Toplumun ezici çoğunluğunun sloganı haline gelmiş bulunuyor. Bu memleket bizim sloganı 41 örgütün oluşturduğu platformun adı olmuştur. Özellikle AB ile ilgili politikalar dolayısıyla YBH adı geleceği gören olarak ve “dediği çıkar” olarak kabul edilmiştir. Mamafih YBH sadece Kıbrıs politikası ile ilgili değil daha gündeme gelmemiş konuları da içeren hemen her konuda görüş saptamış bulunmaktadır. Bankaların ardı ardına çöktüğü zamanda YBH’nın bankaların batmaması için devletin yapması gerekenler konusunda, zor duruma düşen şirketler konusunda ve kredi veren kurumlar konusunda almış olduğu kararlar bunların örnekleridir. Sorunların barışçı yöntemlerle çözülmesi ve savaşı yasaklayan yöntemlerle dış politika uygulamaları hakkındaki kararları da ayrı bir zenginlik olarak sayılabilir. Bunların halkın dikkatini çekmemesi ve YBH’nın dikkat çekmekte başarılı olmaması bugünkü düzenin partileri gereksiz ve Türkiye’nin izin vermeyecekleri gibi sınıflara ayırması nedeniyledir. Buna rağmen YBH çalışmalarını sürdürecektir.

    Kıbrıs sorunu Türk tarafının daha yoğun bir şekilde uzlaşmazlıkla suçlandığı bir devreye girdi. AB üyesi olmaya hazırlanan ve gelecek yıl üyelik sürecinin tamamlanacağı kesinlik kazanmış Kıbrıs’ı çözüm olmazsa Kuzey kesimi işgal altında olduğu için Aquis Communautaire’in dışında bırakacak bir kararla üye yapacak olan AB, Türkiye’nin yapabileceklerini düşünmektedir. Türkiye böyle bir durumda ilhak, iltihak, bütünleşme, ilişkileri derinleştirme gibi deyimlerle anlatmaya çalıştığı tepkilerden bahsetmektedir. AB Türkiye ile ilişkilerine zarar verebilecek adımlar atılmaması için dikkatli davranmakta, Türkiye ise kendisine bir takvim verilirse Kıbrıs’ta çözüme yardımcı olacağı izlenimi vermeye çalışmaktadır. Ancak Türkiye Kıbrıs’ta bir çözüme gideceğini göstermekten kaçınmaktadır onun için takvim alacak olsa da çözüme yardımcı olacağının hiç bir garantisini vermemektedir. Tam tersine zaman zaman Kıbrıs hakkındaki uluslararası andlaşmalara aykırı olduğunu ileri sürerek kendi girmeden Kıbrıs’ın alınmasını engellemeye çalışmaktadır.

    Kıbrıs’taki tutumu Türkiye’nin Kopenhag kriterlerinden olan politik birliğin amaçlarına uygun davranma yeteneğini gösterme kriterine tamamen aykırı düşmekte ve kendi üyeliğini kendi engellemektedir.

    YBH bu gerçekler karşısında Türkiye’ye Aralık’a kadar tutumunu değiştirmesi için fırsat verilmesinden memnundur ama Kıbrıs sorununun çözümüne izin vermediği halde takvim verilerek yatıştırılması halinde sorunun çözümü için son ana kadar bekleyeceğini düşünmektedir. Onun için takvim verilmeden Kıbrıs’ın üyeliğinin gerçekleşmesini ve üyelik süreci başlamayan bir Türkiye’nin dış ilişkilerini ele alış tarzını değiştirmediği takdirde karşılaşacağı yeni durumda kaybedeceklerini yakından görmesini tercih etmektedir.

    Türkiye’nin babasından kaldığını iddia ettiği toprakları geri almış gibi hareket ettiği bellidir. Ama Kıbrıslı Türkler için bu yıkım olmuştur. Dünya da çözülemeyen bir uluslararası bir sorun ile karşı karşıyadır. Cenevre konvansiyonlarına aykırı bir durum BM kararlarına ters olarak devam etmekte ve BM’ye meydan okuyan birisine dur denilememektedir. Çok kötü bir örnek oluşturduğu açıktır. Kıbrıs uluslararası bir çıban başı halinde kalmıştır. Dünyaya çözüm borcumuz vardır.

    Kıbrıs’ın kuzeyinde yaşayanlar Kıbrıs sorunu dolayısıyla Türkiye yetkililerinin baskısı altındadırlar. Kuzeyde yaşayanların iradelerine dayanmak iddiasını yapabilmek için içerden kaleyi fethetmek amacıyla rejime dışardan para pompalayarak, kendine muhtaç sektörler besleyerek ve dünyada görülmemiş oranda memur ve saire kadroları açarak yozlaştırılmıştır. Beslemeler ordusu ile takviye için de UHH gibi örgütler ve yeni basın yayın organları takviye edilmiştir.

    Bu ortamda seçim yoluyla rejim değişikliği yapmak halkın henüz ulaşmadığı bir öz güvene ulaşmasıyla olası olabilir. Bunun farkında olanlar duruma göre şekil alan politikalarla oy avcılığı yapmaya çalışmaktadırlar. Bir taraftan “bu memleket bizim” sloganına sahip çıkmakta öte taraftan “çözümden sonra AB” gibi barışa karşı, uluslararası hukuka aykırı, Cenevre konvansiyonlarına ters politikaları savunmaktadırlar. Bu durum “Yurtsever” yani milliyetçiliği ve her türlü şovenizmi ret edenler tanımına girdikleri izlenimi verenlerle gerçekten yurtsever olanların ayırtına varılmasını zorlaştırmaktadır.

    Karar taslakları olarak üyelerimize dağıttığımız belgelerde görüleceği üzere YBH’nın “yurtsever” tanımı açıktır.

    Buna rağmen bazı üyelerimiz, YBH’nın anlayışındaki yurtseverlik kavramına uyar ama YBH onları dışlar diyerek bazı partilerle iş ve güç birliği dayatması yapmaya kalmışlardı. Bilindiği gibi YBH güç birliği için her zaman önde gitmiştir. Bunun seçim işbirliği dahil nasıl ve hangi konularda yapılacağı belirlenir ve gerçekleştirilirdi, ancak belirsiz bir tutum takınarak seçim işbirliğini ilkesiz bir şekilde gerçekleştirmeye çalışmak ve gerçekleştiremeyince dönüp dönüp konuyu gündeme getirip çalışmaları aksatmak kabul edilecek bir şey değildi. Çalışmaların selameti bakımından yürütme kurulundan alınmaları üzerine süratle parti kurmaları, yurtsever diye tanımladıklarıyla anlaşmaya gitmemeleri ve daha partide en üst organ olan Parti Meclisinde üye iken parti kurmaya gerekçe olsun diye olağanüstü kurultay çalışmaları yaptıklarının ortaya çıkması onların YBH’ya saygılarının olmadığının, başka amaçlarla hareket ettiklerinin kanıtıdır.

    Parti Meclisimiz yerel seçimler nedeniyle bir gurup üyenin yarattığı üzücü ve düşündürücü sorunlarla uğraşmak zorunda kalmıştır. Toplantılarında ilk kez sonuç almak zorlaşmış, tartışmalar normal boyutların ötesine taşmış ve zenginliğini yitirmiş bulunuyordu. Ama buna rağmen Parti sürdürmekte olduğu çalışmalarını aksatmamaya,yaptığı çalışmalara yenilerini ekleme gayretini devam ettirmeye çalıştı.Bu çerçevede,Bu Memleket Bizim platformunda etkinliğini korumuş, Bu platformun daha etkin çalışmalar yapması için öncü görevini sürdürmüştür.

    Siyasi İş ve Güç birliklerini zorlamış, bu çerçevede sınırlı da olsa CTP ve TKP ile de ülke sorunları üzerinde diyalog sürdürülmüştür.TKP ile birtakım ortak toplantılar ile TKP ve CTP ile son yerel seçimlerde Lefke’de bağımsız adayın desteklenmesinde ortak hareket edilmiştir.

    Partinin Dış etkinliği de devam etmiştir. Yurtdışı ve Rum tarafı ile diyalog ve temaslar hızla devam etmiş ve Rum tarafından da katılanların olduğu etkinlikler düzenlenmiş ve düzenleyenlere desek verilmiştir.

    AB ve Avrupa Konseyi ziyaret edilmiş, Alman hükümet ve parti yetkilileri ile görüşülmüş, Londra’da temaslar yapılmış, Londra örgütümüzle ilişkiler geliştirilmiştir

    Partinin bir yan kuruluşu olan BİLBAN’ın Rum tarafındaki benzer kuruluş İKME ile ortaklaşa düzenlenen eğitim amaçlı yurtiçi ve yurtdışı toplantı ve seminerlere katıldı.

    Parti içi eğitim çalışmaları düzenlendi ve bu amaçla tüm ilçelerde çeşitli konularda seminerler yapıldı.Ayrıca Parti Genel Merkezinde üyelere yönelik lisans kursları düzenlendi.

    Son Yerel Seçimlere Değirmenlikte katılındı ve her zaman olduğu gibi bu kasabada yine başarılı sonuçlar elde etti..

    YBH Gençlik

    YBH Gençlik 2001, Aralık ayından bugüne kadar gerek Kıbrıs’ta gerekse de yurtdışında çeşitli çalışmalar yapmaya devam etti.

    YBH Gençlik bu süre zarfında çeşitli sohbet toplantıları düzenleyerek, çeşitli yayınlar hazırlayarak gençlik içerisinde çalışmalarda bulundu.

    Tüm Kıbrıs’ta çalışmalar yürüten gençlik yapıları ile gerek yurtiçinde gerekse de yurtdışında çeşitli çalışmalar yapılmış, ortak bildiriler yayınlanmıştı.

    Karanlık güçler tarafında öldürülen Kavazoğlu ve Misaoulis’in anma gecesinin ilki 7 Nisan, 2001 tarihinde YBH Genel Merkezinde eski sendikacıların katılımı yapılmıştı. Anma gecesinin ikincisi de 11 Nisan 2002 tarihinde yine eski sendikacıların katılımı ile yapıldı.

    TKP Gençlik Kolları, ve CTP Gençlik Kolları, Kıbrıslı Gençlik Platformu, Kıbrıs Gençlik Hareketi, Ekim Gençlik Devrimci Dayanışma Konseyi ve Kıbrıslı Gençlik Grubu ile hep birlikte veya tek tek çeşitli eylemlere yönelik ve ortak etkinlikler için çalışmalar yapıldı.

    Güney Kıbrıs’tan da EDON, NEOS, ONED, NEDISY, NEDIKI ve NE.OI gençlik örgütleri ile yurtdışında ve güney Kıbrıs’ta çeşitli çalışmalar yapıldı.

    Kuzeyden ve güneyden 9 gençlik örgütünün katılımı ile İki Toplumlu Gençlik Formu oluşturuldu ve Mart 2002 tarihinde Budapeşte de buluşularak Kıbrıs sorunu ve AB ilişkileri üzerine ortak bir deklarasyon hazırlandı. Forum 1 Eylül 2002 tarihinde ara bölgedeki Ledra Palace Otelinde yoğun bir katılımla da ortak bir ‘Barış Festivali’ de düzenledi.

    Uluslararası İşbirliği İçin Kıbrıs Konseyi (CYCIC), YBH Gençlik’in yaptığı üyelik başvurusunu kabul etti. 2003 yılı içinde toplanacak genel kuruldan sonra YBH Gençlik Konseyin faal üyesi olacak.

    Avrupa’da Almanya Sosyal demokrat Partisi (SPD Jusos), Yunanistan Komünist Gençlik (KNE), Yunanistan Sosyal demokrat Parti (PASOK) gençlik örgütleri ile çeşitli temaslarda bulunuldu.

    YBH Gençlik, Atina’daki KNE’nin 2001, Aralıktaki 8. Kongresine ve PASOK’un 2002, Şubattaki 5. Kongresine de katıldı.

    YBH Gençlik ayrıca Sosyalist Gençliğin Uluslararası Birliği (IUSY) ile de olan ilişkilerini geliştirdi ve 2002, Ekim ayında Larnaka’da düzenlenen uluslararası seminerde akif olarak yer aldı. Seminer sırasında NEOS’la birlikte hazırlanan ortak deklarasyon IUSY Genel Sekreteri tarafından da imzalandı ve IUSY Başkanlığının toplantısı sonrasında bu deklarasyon Birliğin Kıbrıs konusundaki dökümanına dönüşecek.

    Sonuç

    İç sorunların bir kısım üyemizin Partiden ayrılması yüzünden bu erken Kurultay toplantısına neden olmuştur. Bu vesile ile çalışma dönemi başında Parti Meclisinin aldığı karar uyarınca da, İlçe örgütlerimizin yenilenmesi sırasında, üye kayıtlarımız da tazelenmiş oldu Bu şekilde. Partiden ayrılanların naylon üye yazma çabaları engellenerek sağlam üye kayıtları ile üyeye saygı pekiştirilmiş olmaktadır. Ayrılmazdan önce Partinin tüzüğünü zorlayarak kendi kurallarına saygısını yok etmeye çalışmışlarsa da başarılı olamamışlardır. Üyelerimiz bugün kurallarımıza daha çok bağlılığa güvenebileceklerdir.

    İlke ve kural tanımadan oy avcılığı için her şeyi yapan partiler kalabalığı içinde YBH üyesine saygılı, ilke ve kurallara bağlı bir parti olduğunu kanıtlamıştır.

    Tüzük’e aykırı olarak Yürütme Kurulu üyeliğini her işin başı bir başkan gibi kullanmaya artık izin verilmeyecektir. Tüzük değişiklik önerileri de bunun ifadesi ve pekiştirmesi için yapılmaktadır.

    YBH kurulduğu günkü ilkelerine bağlı olarak, yılmadan görevini sürdürecek ve Rejimi teşhir ederek Kıbrıs sorunun çözümüne evrensel değerlere bağlı olarak katkıda bulunacaktır. Ön şartsız AB’ye katılma politikasını sürdürecek ve şovenizmin birini atıp ötekini benimsemek anlamında olmamak kaydıyla “yurtseverlik” ve “yurtsever birlik” için çalışacaktır.

    YBH bugünkü ekonomik politikalarına rağmen AB’ne üye olunmasını, sonar AB içindeki görüş birlikteliği içinde olabilecek ilerici,sol,sosyalist parti ve örgütlerle iş ve güç birlikleri içine girerek savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için mücadelesini sürdürecektir.

    Parti Meclisi’nin ek raporu olarak Yürütme Kurulu’nun raporu

    Parti Meclisi’nin raporu hazırlanırken henüz 12 Aralık olayları yani Kıbrıs’ın üyeliğe davet edilmesi öncesi idi. Parti Meclisimiz Kıbrıs’ın çözüm olmadan da üye olmasının çözüm baskılarını azaltmayacağını tam tersine arttıracağını değerlendirmişti. Çözüm için baskılar yetmez de Türkiye ve Denktaş kanadı çözüme yolu açmazlarsa Kıbrıs üyeliğe davet edilecek ve çözüm çabaları Nisan’da imzalanacak Kıbrıs AB üyelik andlaşmasına kadar geçecek sürede sonuç vermek üzere devam edecek görüşünde olan Parti Meclisi’nin değerlendirmeleri doğru çıktı. Baskılar Türkiye’nin 28 Şubat’a kadar çözüm arama sözü ile güç kazandı ve Türkiye Kıbrıs sorununu çözmezse AB üyeliğinde ilerleyemeyeceğini anladı. AB üyeliğine karşı olanlar bunu memnuniyetle karşıladılar ama AB üyeliği isteyenler Türkiye kamuoyunda da baskılar yapmaya başladılar. Türkiye Yunanistan, ABD ve AB üyelerine Denktaş’a ve UBP’ye rağmen çözüm sözü verdi. Kuzey’de yaşayan Kıbrıslılar, Maronit ve Rumlar dahil üyelik için çözümü desteklediklerini açıkça ortaya koydular. YBH’nın sloganları meydanları inletti.

    UBP’nin bir çok üyesinin itirazına rağmen Parti meclisi kararı ile BM paketini reddetmesi ve UHH aracılığı ile “red” mitingi düzenlenmesine asker ve sivil TC yetkililerinin önayak olması Derin Devlet’in Türkiye hükümetine komplo kurduğunu anlattı. Türkiye’nin demokratikleşme ve sivilleşmesi bu komplo kurucularının tasfiyesini gerektirmektedir.

    Kıbrıs sorunu rayında ilerlemekte ve 28 Şubat’a kadar bir programla görüşmelerin başlamasına ve Türkiye’yi temsil edecek bir yeni “Denktaş”ın bulunmasına yönelik çalışmalar da başladı. Çözüm isteyen Kıbrıslılar artık “Denktaş istifa” sloganları atmaya başladılar. YBH’nın yıllar boyu söylediği gibi Kıbrıslı Türkleri temsil eden ve Kıbrıslıların tümünü dikkate alan bir temsiliyet arzulanmakta ama mevcut şartlarda buna olanak görülmemektedir. Çünkü bugün yapılacak seçimde bile buna olanak vermeyecek güçler yerli yerinde durmaktadır ve zaman sınırlıdır. YBH’nın seçim çare değildir görüşü bir kez daha kendini böylece kanıtlamaktadır. Onun için temsil olanağı olsun diye sivil toplum örgütleri ve siyesi partilerin katılımı ile çareler konuşulmaktadır. Geçen seçimi o kadar önemseyip de siyasi kavgalar çıkaranlar televizyonlardan birlik beraberlik söylevleri veriyorlar ama acele seçim diyemiyorlar. Yani YBH’yı teyiden seçimin anlamsızlığını peşinen kabul eden öneriler yapıyorlar.

    Kıbrıs sorununun çözümü artık uluslararası bir sorun olarak ele alınarak şartlar elvermediği için Kuzey Kıbrıs’a fazla kulak vermeden ele alınacak ve Kıbrıs’ın AB üyelik andlaşmasının hazırlanması tamamlanmadan sonuçlandırılacaktır. Yoksa herkesin evine döneceği ve Kıbrıs Cumhuriyeti Anayasası’nın uygulanacağı çözüm dayatılacaktır. Bundan dahi gocunacak bir şeyimiz yoktur. Kıbrıs’ın Kuzeyi’nde yaşayanların Türkiye tarafından denetlenmesine olanak veren yapının (asker sivil TC yetkililerinin gücü) devamının ortadan kalkıp kalkmayacağının değerlendirilmesi en önemli çözüm şartımızdır. Gerisi demokratik bir şekilde değerlendirilecektir.

    Korkunun ecele faydası yoktur insanlık mücadelemiz devam edecektir.